Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
EVLİLİK ÜZERİNE 200.000 Yıldır Çözülemeyen Problem Evlilik, en genel tabiriyle, kanun karşısında dinen ve kültürel adetlere uygun biçimde yuva kurmak isteyen kişilerin birleşmesidir. Elimize ulaşan kanıtlara göre bilinen ilk evlilik milattan önce 2350’li yıllara kadar uzanır. Şahsi tahminim ise boşanmalarında aynı tarihte bulunduğu hatta belki
Van seçimleri başta olmak üzere; Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kayyum darbesini engelleyen YSK'ye karşı bu seferde HSK'yi devreye sokarak yeni bir oyunu sahneye koyuyor. Yeni Süleyman Soylu olma yolunda koşar adım gidiyor. Umarım ülkücü ve ulusalcı bürokrasinin kıskacından bir an önce kurtulmak için sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan durumun farkına varır.
Reklam
Hayatın Anlamı
3.Kısım Anlam Tutulması Anton Çehov'un Tri Sestry oyunundan şu kısa diyaloğu dü- şünelim: MASHA: Bir anlam yok mu? TOOZENBACH: Anlam mı? (...) Şuraya bak; kar yağıyor. Bunun anlamı ne? Kar bir ifade ya da sembol değildir. Anlatabildiğimiz kada- nyla gök kubbenin kederlenmesinin bir alegorisi değildir. Philip Larkin'in baharı
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
4.Bölüm: Gecenin Sesi
Yoğun geçen bir iş gününden sonra eve gitmek için çıktım. Ayaklarım ağrımaya başlamıştı. Çıkmadan önce sevdiğim kahvemden almayı unutmuştum. İçimden "Kahvesiz nasıl eve dönerim?" diye geçirdim. Gözlerimi gökyüzüne dikmeliyim diye düşündüm. İnsan ancak bu şekilde kendi varlığının ötesindeki şeyleri görebilirdi.İnsani özelliklerini en üst
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
“Akıllı insan her şeyden evvel ıstıraptan ve tacizden azade olmak için çabalayacak, sessizliği ve boş vakti, dolayısıyla mümkün olan en az sayıda beklenmedik ve tehlikeli karşılaşma ile birlikte sakin, mütevazı bir hayatı arayacaktır ve böylelikle sözüm ona hemcinsleriyle çok az bir ortak tecrübeyi paylaştıktan sonra, münzeviye bir hayatı tercih edecektir, hatta eğer büyük bir ruha sahipse büsbütün yalnızlığı seçecektir. Hayatta nasılsa edebiyatta da öyle: Her nereye dönseniz derhal kendinizi düzelmez, yola gelmez bir insan güruhuyla karşı karşıya buluyorsunuz, her tarafı her bir köşeyi doldurmuşlar, tıpkı yaz sinekleri gibi sürü halinde her yere doluşup her şeyi kirletiyorlar. Bir yığın berbat kitap, gıdasını buğday başaklarından alan ve sonunda onu boğup kurutan edebiyatın istilacı yabani otları da öyle. İnsanların zamanını, parasını, dikkatini -ki bunların meşru hak sahibi iyi kitaplar ve onların soylu hedefleridir- gasp etmektedirler. Dolayısıyla okumak söz konusu olduğunda nerede duracağını bilmek çok önemli bir şeydir. Geri durulacak yeri kestirmedeki maharetin esası, zaman zaman neredeyse salgın halinde yaygın olarak okunan herhangi bir kitabı, sırf bu yüzden okumaktan ısrarla uzak durmaktır denebilir, sözgelimi sebepsiz gürültü şamata koparan, hatta yayın hayatına çıktıklarının ilk ve son yılında birkaç baskıya ulaşabilen, sonra da unutulup giden siyasi veya dini risaleler, romanlar, şiirler ve benzeri böyledir.” -Arthur Schopenhauer (Çevirmen: Ahmet Aydoğan, Say Yayınları, 2019)
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
Ahmet Aydoğan
Ahmet Aydoğan
Reklam
Tirat: Hamlet
Var olmak mı, olmamak mı, budur işte sorun: Aklın katlanması mı daha soylu bir davranıştır vicdansız kaderin attığı taşlara ve oklara, yoksa dertler deryasına karşı silaha sarılıp direnerek yok etmek mi hepsini? Ölmek, uyumak; ötesi yok; hem, uyuduk da son verdik diyebilmek yürekteki sızıya ve bedene doğadan miras kalan binbir sancıya. Bu son yücelişe en derin imanla can atılsa değer. Ölmek uykuya dalmak- Uyumak, belki de rüya görmek: Asıl engel bu ya! Çünkü “Biz kıvranan şu fani kalıptan sıyrılınca o ölüm uykusuna hangi rüyalar girecektir?” Diye kaygıya düşer, kalırız. İşte bu düşünce, çok uzun yaşamayı cehenneme çevirir; yoksa kim göğüs gerebilir kırbaçlı ömrün cefasına, zorbanın haksızlığına, küstahın hor görmesine, karşılıksız kalan sevginin çektirdiği acıya, adaletin yavaşlığına, yönetimin kibrine, değersizlerin sabırlı erdemleri ezmesine, kim katlanır- çıplak bir hançerle kendi hesabını görüp huzura kavuşmak varken? Kim dayanır sanki ağır yaşam yükü altında inleyip ter dökmeye, ölümün ardından gelecek bir şeyden korkulmasa? Keşfedilmemiş bir ülkedir ölüm: Sınırlarını aşan hiçbir yolcu dönemez. Yürek şaşakalır da sineye çekeriz alışık olduğumuz dertleri- Hiçbir bilgimiz olmayan belâlara atılmaktansa. İşte bu bilinç, korkağa çeviriyor hepimizi; Kaygıdan düşen gölgeler hasta edip solduruyor iradenin yürekten kopup gelen canlı rengini- Ve yüce önem taşıyan, umut dolu atılımlar hep bu düşünceye kapılıp ters yönlere giderek eylem adına lâyık olmuyorlar artık.
439 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.