Dürüstlüğü arzulayanlar sevmeye başladıkları insanın hem samimiyetinden, hem de ahlakından yararlanmak için birbirlerine kenetlenir ve daha yakınlaşırlar; amaçları, sevgide eşit olmak, aynı seviyede bulunmak, yardım istemekten çok yardım etme eğiliminde olmak ve bunun aralarındaki saygıdeğer rekabet olmasını sağlamaktır. Böylece hem dostluktan çok büyük yarar sağlanacaktır hem de dostluğun temeli, gereksinmeye değil de doğaya dayandığı için, daha soylu ve daha gerçek olacaktır. Çıkar dostluğa yapışık olsaydı, çıkarın değişmesiyle dostluk da çözülüp giderdi; doğa değişemeyeceği için, gerçek dostluklar sonsuz olur.
Onun için 'yeryüzünde Tanrı'dan sonra en çok insan yaratmış kudret' derler; gerçekten de, onun romanlarında yazdığı insanları, fedakarı, nankörü, hırslısı, hesaplısı, aşığı, köylüsü, şehirlisi, tüccarı, fahişesi, noteri, kadını, erkeği ile canlandırıp bir yere toplasanız, adıyla anılacak bir kasabayı doldurabilecek kadar insan çıkar
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
Petrus ve Pavlus'un " ölümsüzlük"lerinin, soylu insanlığa karşı şimdiye dek yapılmış en büyük ve en kötücül saldırı olduğunu kabul etmek gerekir. - Ve bu felekatin Hıristi-yanlıktan politikaya dek sızmış olmasını hafife almayalım! Bugün hiç kimsenin özel haklara sahip olmak için, egemenlik hakları için, kendine ve kendi gibi olanlara saygı duyguları için - bir mesafe duygusu için cesareti yok...Politikamız bu cesaret eksikliği yüzünden hastadır!
Zihnimin içini dikkatle araştırdığımda arkadaş olmak, eşit olmak, insanları daha yüce amaçlara yöneltmek gibi soylu duygulara rastlamıyorum. Kısaca ve basit sözcüklerle, insanın kendisi olması her şeyden daha önemlidir derken buluyorum kendimi. Başkalarını etkilemeyi hayal etmeyin, derdim, sizleri coşturacak biçimde söylemesini bilseydim. Her şeyi kendi içinde düşünün.
Sayfa 130Kitabı okudu
Eagleton'a göre din, günümüz insanının afyonu değildi, gerçek afyon başta futbol olmak üzere spordu. Spor, artık insanların yüzyıllar boyu uğruna ölmeye hazır olduğu dini inanç, bağımsızlık, kişisel onur, etnik kimlik gibi soylu değerlere tekabül ediyordu. Sağladığı aidiyet duygusuyla kabilesel bağlılık ve rekabetleri, sembolik ritüelleri, efsaneleri, ikonik kahramanları, beden estetiğini, hatta entellektüel tatmini kapsıyordu. Stadyumlar televizyonlarda olmayan insani dayanışma imkanları oluşturuyordu. Spor olmasaydı modern insanlar hayatlarında bulabildikleri büyük bir anlam parçasından yoksun kalırlardı.
Çiçikov: Yani siz, en kazançlı işin çiftçilik olduğunu mu söylüyorsunuz? Diye sordu. -Belki çok kazançlı değil ama namuslu bir iş. Toprağı alnının teriyle işleyeceksin demişler. Buna kim karşı gelebilir? Yüzyıllardır deneyimi, toprak işleyen insanın iyi ahlaklı, temiz, soylu kişi olduğunu göstermiştir. Başka işler yapmayın demiyorum. Fabrikalar olmalı ama tarım ürünleri işlenmeli. İnsana yararlı fabrikalar bulunmalı. İnsanları rahata alıştıran fabrikalar değil. Bütün diğer fabrikalar insanı ahlaksızlığa iten, başkalarının sırtından kazanç sağlayan şeyler üretiyor. Ne kadar kazançlı olursa olsun, milyoner olacağımı bilsem, tütün, alkol, şeker gibi şeyler üreten fabrikalar kurmam. Soyumun bozulmasına yardımcı olmak istemem. Tanrı'nın önüne alnım açık çıkmalıyım.
Sayfa 297Kitabı okudu
Reklam
Honore “de” Balzac / Langeais Düşesi
Gönül için küçük olay yoktur; o herşeyi büyütür. General bu ateşli ruhun koşusuna kendini hızla kaptır­mış ve dolaştığı iklimlerde onu takip etmişti. Bu tutkulu sen­foniyi dolduran imgeleri bütün boyutlarıyla anlıyordu ve onun için bu ezgiler çok uzaklara gitmekteydi. Bu şiir, rahibe kadar onun için de gelecekti, şimdiki zamandı, geçmişti. Kı­rılgan ve şair ruhlular için, acı çeken ve yaralı kalpler için, ti­yatro müziği bile olsa müzik, anılarıyla özdeşleştirip geliştir­dikleri bir metin değil midir? Müzisyen olmak için bir şair kalbi gerekiyorsa, bu büyük müzik eserlerini dinlemek için, anlamak için de şiir ve aşk gerekmez mi? Din, aşk ve müzik aynı olgunun üçlü ifadesi her soylu ruhu kemiren bir dışa vurum ihtiyacı değil midir? Bu üç şiirin hepsi de dünyadaki bütün heyecanlara bir çıkış yolu sunan Tanrı'ya gider. Sayfa : 22 I.Bölüm - Rahibe Teresa General Arnand de Montrivau & Madam Düşes de Langeais Turkuvaz Kitap Honore “de” Balzac / Langeasis Düşesi
Olmak mı, yoksa, olmamak mı? İşte bütün mesele bu: Zihnimizin acı çekmesi midir daha soylu olan Zalim kaderin yumrukları ve okları karşısında? Yoksa bir bela denizine karşı silahlanıp Hepsine bir son vermek mi? Ölmek, uyumak sadece...
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.