Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1000Kitap'ın yeni sürümü
Merhaba sevgili okurlarımız. Uzun bir süredir üzerinde çalıştığımız 1000Kitap'ın web sitesinin yeni sürümü nihayet kullanımınıza hazır. Şu anda sadece kayıtlı okurlarımızın ulaşabileceği şekilde erişime açtık. Yakın bir zamanda tamamen yeni sürüme geçeceğiz. Öncelikle açıklamanın devamını okumaya sabredemeyecek okurlarımız için yeni sürümün
274 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Goriot Baba' dan Mevlevî kıssalar.
274 sahifelik bir kitabın içinde derin bir kuyu açmış Balzac ve içini altın suyuyla doldurmuş. Sevginin ölçülü yaşanmasının hayati sonuçlarını anlatmış, fazlası zararken azı karar olmuş. Evlat sevgisi üzerinde durmuş. 18 yy. Avrupasında, sınıf farklılıkları dolayısıyla çürümüşlüğün tadına baktırmış 21. yy çocuklarına. Burjuvaların, yine 18. yy da
Goriot Baba
Goriot BabaHonore de Balzac · İş Bankası Kültür Yayınları · 202114,7bin okunma
Reklam
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Hiçliğe Tırmanan Adam Martin Eden... İncelememe başlarken; Jack London'ın yarı otobiyografik kitabı olarak bilinen bu efsane kitabı çok beğendiğimi belitmek isterim. Kitap günümüzden bir asırdan uzun bir zaman önce yazılmış olmasına rağmen, zihniyet ve değerler açısından statü ve servetin Amerikan toplumunun özellikle söz gelimi üst sınıflar için o zamanlar da bile ne kadar hayati önem taşıdığını gözlerimizin önüne tam anlamıyla sermektedir. Aslında romanın ana temalarından biri bu olmasına rağmen kitapta finale gidiş yoluna girildiğinde insan Martin'e istemsizce hak vererek kaçınılmaz sonun gelmesini beklemeye başladığını fark ediyor. Bu da ana temanın sosyal ve ideolojik meselelerin karmaşıklığına bağlanmasına neden oluyor. Hedefine ulaşmak için çok çabalayan, sefalet ve açlık içinde çırpınan Martin romanın başlangıcından sonuna kadar yalnız, ki başta çalışmıyor olarak yorumladığı için dışlanan hor görülen bir avare olarak bakılan iyi kalpli ama saf temiz Martin, aslında insanlar onu o sefalet içinde çıkardığı eserleri şimdi çalışıyor gibi yorumladığı için ve yavaş yavaş gözü açıldığı, o temiz saflıktan biraz olsun kurtulduğu için şimdi o kendini dışlama gereği duyduğu için yalnız... Başlangıçta Amerikan rüyası idealinde olup onu gerçekleştirmek isteyen, Sevdiği için çalışıp çabalayan bir garip deniz adamlığından (bu arada büyük bir şevkle onu destekliyordum), okuyarak ve gozlemleyerek git gide büyük bir yazar ve düşünür olan Martin'in üzerinde yarattığı o müthiş hayal kırıklığına eşlik etmek beni de benden almayı başarmıştır...
Martin Eden
Martin EdenJack London · İndigo Kitap · 201890,2bin okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
“Kaar neden yağaar, kaarr?”
Gölgesizler Hasan Ali Toptaş’ın okumuş olduğum ikinci kitabı. Daha önce “Kuşlar yasına gider”i okumuş ve kitabın olumlu yönleri olsa da bir bütün olarak fazla beğenmemiş ve burada paylaşmıştım. Bu kitapta ise; kurgusundan hikâyeye, karakterlerden diyaloglara, sembollerden tekrarlara, satır aralarından finaline kadar yazara hayran kaldım. Yazar
Gölgesizler
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · İletişim Yayınları · 201512,6bin okunma
Her şeyinle tam bir insansın...
— "Görüyorsun ya, dedi. Her şeyinle tam bir insansın. Bu senin hem üstün özelliğindir hem eksik yanın. Yaradılışın tam günlük yaşamda her şeyin tam olmasını istiyorsun. Ama olmuyor. Söz gelimi, her işin her zaman amacına uygun biçimde yürütülmesini istediğin devlet hiz- metinde bunu bulamadığın için küçük görüyorsun devlet hizmetini. Sonra, bir insanın çalışmasının her zaman bir amacının olmasını, aşk ve aile yaşamının her zaman bir olmasını istiyorsun. Bu da olmuyor... Yaşamın güzelliği, çeşitliliği, olağanüstülüğü gölgelerden, ışıktan oluşur."
İletişim yayınlarıKitabı okudu
Söz gelimi bir cenaze törenine katılır gibi yürüyorum sokaklarda ve iğne ile tutturulmuş çocukluk fotoğrafım gülümsüyor ceketimin yakasında
Sayfa 8 - Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kimi dinlesem okyanus diye anlatıyor kendini. Oysa keşfedilmemiş bir göl veya mevsimlik bir su birikintisi olmak da mümkün. Söz gelimi gökyüzü olmak da mümkün ama yeryüzünün altında sıkışıp kalmış da olabilir insan.
Kendi hikayemi kendime anlatmaktan, durmaksızın aklımdan geçirmekten bıktım Lin Bey oğlum. Artık içimde eskiyor. Dışarı vuracak sözcükleri bulamıyorum. Sizinle konuşuyorum ya, bir yandan eski anılar kayıyor dilimin altından. Her şeyi içiçe, karmakarışık, yaşandığı gibi anlatmanın bir yolu bulunmadı mı? Söz gelimi İshak Paşa Sokağı'nı, Adliye Sarayı Yangını'nı, Ragıp beyle şu çerçevedeki fotoğrafı hep birlikte, hiçbirine öncelik tanımadan? Hiç bekletmeden, dil altında eskitmeden? Sıralamalara gitmeden? Kendime tarafsızlık parantezleri koymadan?
Sayfa 34
Cehalet, cüretkârdır!!!
Burada birilerinin ileti ve incelemelerini paylaşarak haklarında atıp tutmak pek huyum değil aslında ama bu sefer durum biraz farklı. Zira mezkur gönderi popüler olmuş ve benim anasayfama kadar düşmüş olduğundan bir kaç kelam etmek üzerime vacip oldu. Özellikle ileti sahibinin yorumumu okuduktan sonra beni engellemiş olması bu yorumumu ve
116 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Rus Toplumuna Kısa Bir Bakış: Üç Kız Kardeş
“Sık sık düşünürüm. Yaşama yeniden, ama bu kez bilinçli olarak başlanabilseydi! Yaşamış olduklarımız, hani derler ya, taslak, öteki de onun temizle çekilmişi olsaydı, ne olurdu acaba? Sanırım her birimiz, her şeyden önce, yaşamış olduklarımızı bir daha yaşamamaya, ya da hiç değilse, kendimize bambaşka bir yaşama ortamı, ne bileyim, söz gelimi,
Üç Kız Kardeş
Üç Kız KardeşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167,4bin okunma
Reklam
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"İşte oradalar," dedi yüreğine, "gülüyorlar işte; beni anlamıyorlar, ben bu kulakların dinleyeceği ağız değilim.” Böyle Buyurdu Zerdüşt – Friedrich Nietzsche Çağımızın vebalarından birisi olan “tüketim kültürü”nden nasibini almış kitaplardan birisiyle daha karşı karşıyayız. Süreç hemen hemen bütün eserlerde benzer işliyor. Büyük bir yazar, büyük bir eser yazıyor. Ciddi okuyucular okuyup seviyor, isim dilden dile; eser elden ele dolaşıyor. Gereğinden fazla elden ele dolaşan eser, giderek ele ayağa düşüyor. Nihayetinde eserin derinliğine sızamayan bir grup, esere sızamama gibi bir ihtimalleri olmadığı için (!), eserin abartıldığını söylemeye başlıyor ve yazarının binbir tutkulu hezeyanla ortaya koyduğu ürün bir pop kültür öğesine dönüşürken, kibirli ayakların tekmelerine maruz kalıyor. Milan Kundera, sadece bir roman yazarı değildir, aynı zamanda ciddi bir kültür eleştirmeni ve düşünürdür. Bundan dolayı eserleri her midenin rahatlıkla sindirebileceği türden kolay lokmalardan değildir. Seçkin midelere, seçkin tatlar sunar ama alelade bünyelerde sindirim problemlerine sebep olur. Söz gelimi bu eseri sindirebilmek için, Parmenides’ten haberdar olmak, Beethoven’ın kahkahalarını hissedebilmek, Descartes ile Nietzsche arasında taraf tutabilecek kadar felsefeye aşina olmak gereklidir. Kitap, benim gibi çok felsefe, az edebiyat okuyan ve her şeyden çok gerçeğe tutkun olan birisi için bulunmaz bir nimet oldu. O kadar çok sayfada heyecanlandım, mutlu oldum ve kavrayışım zenginleşti ki, Kundera’yı bundan sonraki yaşamım için vazgeçilmezler listesine ekliyorum.
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
Varolmanın Dayanılmaz HafifliğiMilan Kundera · Can Yayınları · 201910,3bin okunma
“İnsan ömründe bir kez, öleceğini anladığı anda, söz gelimi idam sehpasına çıkarken böyle konuşabilir, içini dökebilir.”
Kültür yayınlarıKitabı okudu
işte ruh halim bu.
Giriş cümlesini bulursa insan, konuşacak meseleler buluyor. Giriş cümlesini bulabilirse yazacak şeyler de. Giriş cümlesini bulursa insan, yürüyecek yolunu seçebiliyor. Eğri olsun, tozlu olsun, gölgeli olsun, nasıl olursa olsun yürüyor insan, eğer giriş cümlesini bulabilirse. Başını eğip gidebiliyor söz gelimi, kuru bir dal kırıklığıyla izler bırakabiliyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.