Mustafa Çiftci'den okuduğum ikinci öykü kitabı...Kitabın adı tahmin edeceğiniz gibi yazarın Yozgatlı olmasından geliyor.
Öykülerinde arkadaşlığı, dostluğu, aile sıcaklığını, sevmeyi, hayat mücadelesini anlatır. Hikayelerinde çok güzel benzetmeler kullanması hikayesine canlılık katmıştır.
Kitap içerisinde beğendiğim bazı sözleri ve
Mekke eşrâfı, uğraşların, yolculukların ve ticari işlerin bataklığında yüzdüğü sırada odalarına kadar sirayet eden yeni bir ruhun farkına vardılar. Bu ruh, Mekke pazarlarının hengâmeli gürültüsünden ve cemiyet sohbetlerinden uzak bir görünüme sahipti. İlk başlarda fısıltıyla başlamış, daha sonra gitgide yük- selmişti. Öyle ki onu ilk başta Varaka b. Nevfel'in vaazlan gibi bir kulaktan girip diğerinden çıkacak bir vaaz zannetmişlerdi. Zamanla anladılar ki, bu ruh ve bu fısıltılar, hayatlarının en derin noktalarına kadar işlemekte, evlerindeki odalarına bile sirayet etmekte, ticari ve toplumsal tüm çıkarlarını ve dengelerini ters yüz etmekteydi. Muhammed b. Abdullah'ın yaydığı bu söz, dinleyenlerde özel bir izlenime yol açıyordu. Onun sözünde, boyun eğmek nedir bilmeyen asi bir ruh, girişimci bir yöntem ve yeni bir gelecek vaadi gizliydi.
Vassaf'ın"ın tarihçilik anlayışı daha çok Ata Melik Cüveyni'nin anlayışına dayanmaktaydı. Vassaf kendisi de Cüveyni'yi takdir ettiğini ve kendine onu rehber aldığını da ifade etmektedir. Hatta burada Cüveyni'yi ve onun eserini överken bir beyit ile "daha bin kitap yazsam ben o buluta nazaran ancak bir damlayım,"
ESMERAY DİRİKER İyi ki Vardın
Anısına Saygıyla ve Rahmetle
Siyahi kökenli Türk oyuncu ve şarkıcı,
(d. 25 Şubat 1949; Emirgan, İstanbul -
ö. 25 Mart 2002; İstanbul).
UNUTAMA BENİ
Bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum; her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada bir tek şeye inanıyorum: O da tecrübe. Sana söylediğim şeyleri otuz seneye yaklaşan bir hayat bana öğretti. Sen de yavaş yavaş yola gelirsin. Benim şurada üç günlük ömrüm kaldı; aklında bulunsun diye bunları söylüyorum. Hayattan fazla şeyler
23. Rabbim kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara "öf" bile deme ve onları azarlama! İkisine güzel söz söyle!
24. İkisine de acıyarak tevazu kanatlarını indir. Ve şöyle de:" Ey Rabbim! Onların beni küçükten yetiştirdikleri gibi sen de kendilerine merhamet et."
İsra suresi
“Bil ki eûzü, ilahi huzura girmek için izin istemek ve kapıyı çalmak gibidir. Bir sultanın kapısına gelen kimse onun izni olmadan içeri giremez. Kur’an okumak isteyen kimse de ebedi sevgili yüce Allah ile özel konuşmak istemektedir. Bunun için dilinin temiz olması gereklidir. Çünkü insanın dili boş söz, yalan, gıybet, iftira gibi şeylerle kirlenmektedir. Bu durumda kul eûzü çekerek dilini temizler .”
"Farklı olmanın neden bu kadar zor olduğundan söz ettik. Ona göre, önümüze konan tek seçenek, öteki insanlar gibi olmak ya da öteki insanların olmamızı istediği gibi olmaktı. Ya uyacaktın ya da boyun eğecektin."
" Ne yaptım da bizi bu hâllere düşürdüm, söylesene?.. Senin imdadına yetişemedim, sen de benim imdadıma yetişemedin, kimse bizim imdadımıza yetişemedi...
Artık söyleyecek hiçbir şey yok:
Söz dağarcığım da üzüntüm gibi yoksul... "
Gündüzün aydınlık ve hareketliliği
ile gecenin karanlık ve durgunluğunun, yaratılışın düzeninde zaruri ve tamamlayıcı rol oynaması gibi, kolaylık ve zorluk da Allah'ın her bir insan için çizdiği planın zaruri unsurlarıdır."
İnan ki biliyorum
Zor
Sanki yarın hiç doğmayacak
Sanki bugün
En zor günün olacak
Sana söz, atlatacaksın
Acın geçecek
Hepsi geçer
Eğer zaman tanır
İzin verirsen geçmesine
O zaman izin ver
Geçsin
Yavaş yavaş
Tutulmamış bir söz gibi
Unut gitsin
Bir varmış, bir yokmuş…
Gelen gitmek için, doğan ölmek içinmiş
Vakit mum gibi erirmiş
Gözler pişman olunmayacak bir güne açmak için kapatılırmış
Nefret yara açarken, sevgi şifa dağıtırmış
Güzel söz en güzel sermaye olurmuş
Gönlünü derya edene umman ikram edilirmiş
Bir verene bin verilir, bir adım gidene on adım gelinirmiş
Sabreden maksûdun en güzeline erermiş..
İstiyorum, sevgili dost, sana söz veriyorum, daha iyi olmak istiyorum, yazgının bize sunduğu bir parça kötülüğü, hep yaptığım gibi, artık geviş getirip durmak istemiyorum; geçmişi geçmişte bırakmak ve şimdinin tadını çıkarmak istiyorum.
Her hazanda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbiri ardına toprağa yatarak yok oluyor. Bu değişmez, umumi bir kanun... Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erilen başka ne var? Hayat yalan... Ölüm hakikat...