O gün evleneceğim kişide Yüz güzelliği değil ahlak güzelliğini arayacağım diye kendime söz verdim.
“Bundan böyle kendi karanlıklarım beni hiç boğamayacak,” diye kendi kendime söz verdim ve kapıyı Öteki’nin yüzüne çarptım. “Üçüncü kattan düşmek de, yüzüncü kattan düşmek kadar hasar bırakırdı.” Düşeceksem çok yükseklerden düşmeliydim.
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
5
Akşam Marie beni almaya geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimi sordu. Benim için fark etmediğini, o isterse evlenebileceğimizi söyledim. Bunun üzerine onu sevip sevmediğimi sordu. Daha önce yanıtladığım gibi, bunun bir anlam ifade etmediğini ama sevdiğimi sandığımı söyledim. "O halde neden benimle evlenesin ki?" dedi. Bunun hiçbir önemi olmadığını, ama eğer arzu ediyorsa evlenebileceğimizi anlattım. Zaten bunu isteyen kendisiydi, ben de evet demekle yetiniyordum. Marie evliliğin ciddi bir iş olduğunu belirtti. "Değil," dedim. Bir an sustu, sessizce yüzüme baktı. Sonra yine konuştu. Aynı biçimde bağlı olduğum başka bir kadından aynı teklif gelse kabul eder miydim, bir tek bunu öğrenmek istiyordu. "Elbette," diye karşılık verdim. Bu kez de kendisinin beni sevip sevmediğini sorguladı, benim bu konuda bir fikrimin olması mümkün değildi. Yine bir süre sustuktan sonra tuhaf biri olduğumu, beni hiç şüphesiz bu yüzden sevdiğini ama belki de günün birinde, aynı sebepten ötürü benden nefret edeceğini mırıldandı. Bunlara verecek cevabım olmadığı için susuyordum, gülümseyerek kolumu tuttu, benimle evlenmek istediğini söyledi. Ne zaman isterse evleneceğimizi söyledim. Ona patronun teklifinden söz edince, Paris'i görmeyi çok istediğini söyledi. Bir ara Paris'te yaşadımı söyleyince, nasıldı diye sordu. "Pistir. Güvercinler ve karanlık avlular vardır. İnsanlar da beyaz tenlidir," diye yanıtladım.
Sayfa 44 - Can Sanat YayınlarıKitabı okuyor
Sırların kendi çıkış zamanı vardır yavrum, bazen de hiç çıkmayabilirler. Öteki dünyada sana sürpriz yapabilirler. Sırları zorlama yavrum, o çıkacağı zamanı bilir, bırak kendi haline. İşte o zaman görürsün neler olduğunu. Unutma yavrum Tanrı'ya senin için dua edeceğime söz verdim, iyi huylu sırlarla karşılaşırsın hayattında. Umarım hayatın hep iyi huylu sırları dinlemekle geçer. Kötü huylu sırları anlatmıyorum bile, o her yeri yakar yıkar biçer. Onlarla karşılaşmamaya çalış güzel kızım.
Fakat bunu asla unutmayacaktım. Annemin ona en ihtiyaç duyduğum anda bile beni istememesini asla unutmayacaktım. En düştüğüm anda bile elimi tutmak istememesini aklımdan hiç çıkarmayacaktım. İyileşmek için tüm çabam kendi ayaklarımın üzerinde durabilmem için olacaktı. O gün kendime bir söz verdim. Kalbimdeki bu sızıyı aklıma kazımıştım ve asla unutmayacaktım.
Kendimde kaçıp gidecek cesareti bulamıyordum; ama sakınganlığı elden bırakmayacağım diye söz verdim kendime.
Reklam
Durum romantik değil, korkunçtu....
Saat 8’de Adnan geldi. Gülüyor, neşeli görünmeye çalışıyordu. Ama, yüzünün ifadesinde bir acılık vardı. Dedim ki: — Biz bu gece, yemekten sonra Nigâr’a gideceğiz. Adnan, o gece evde kalacağını ve İngilizlerin hükûmet darbesini o akşam yapacaklarını söyledi — Ne yapmak istiyorsun, diye sordum. — Biz bu gece evde kalmaya, sonra Meclis’e giderek, eğer kapayacaklarsa, orada bulunmaya karar verdik. — Olamaz! — Sen, kendin, “Hükûmetler düşmanımız, milletler dostumuz,” demedin mi? İngiliz milleti ve parlamenter hükûmetin en eskisi, millî bir cemiyete böyle bir şey yapılmasına engel olurlar. Birdenbire hayalimde Roma senatörlerinin Roma alınırken, sükûnla oldukları yerde oturduklarını gözlerimin önüne getirdim. Ben, birdenbire karar vermiştim. Kâğıtları topladım. En önemli vesika olan Mustafa Kemal Paşa’nın mektuplarını Mahmure Abla’ya bıraktım. Ondan sonra, çarşafımı ve mantomu giyerek Adnan’ın elinden yakaladım. O, isyan eden bir sesle: — Ben söz verdim, dedi. Fakat ben, bu sözün manâsız olduğunu, Anadolu’ya ne kadar önce gidersek o kadar doğru olacağını söyledim. Artık, Ortaçağ’ın bir destanındaki karakterler gibi hareket etmek zamanı geçmişti. Durum romantik değil, korkunçtu.
Söz dedim, söz verdim. Yüzüme bir daha çiçekli masa örtüleri sermeyeceğim. Sokakta kuş ölüsü bulmuş çocuk gibi ağladım. Söz dedim, söz verdim. Ruhumu gömdüğüm yer hala belli. Güneşi özledim, sonra seni Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.
Sayfa 44 - MetisKitabı okudu
Büyüdüm ve büyüdükçe kendime hep bir yol buldum, kendime bir umut buldum. Kendimi haritasız, umutsuz bırakmadım. Ücretsiz dans kursları aradım. Ücretli kursları ücretlerini ödemek için okula giderken çalıştım, birikim yaptım. Saçlarımı uzattım. Her şeye rağmen hep güldüm, kağıdımı yırtıp çöpe attıkları gibi beni de atamayacaklardı. Bunu onlara göstermek istedim. Ben bir gün bir karar verdim, önüme çıkan her zorluğa gülüp, kolaylaştırmaya yemin ettim. Kendimi üzmeyeceğime dair kendime bir söz verdim çünkü bu dünyada beni üzmeyecek tek insan bendim. Her birimiz birer kitabız aslında. Girişiyle, gelişmesiyle, sonucuyla, inişleri ve çıkışlarıyla birer kitap gibiyiz. Ben bomboş bir kitap olacaktım çünkü beni buna inandırmaya çalıştılar. Bir kitap değil, üzerine yazılıp çizilen bir defter olacaktı hayatım. Kimse bana inanmazken ben bir anlığına kendime inandım ve kendi hayatımı yeniden yazdım...
Ah, ne çok şey istiyordum! Ama şimdi hiçbir şey istemiyorum! İstemek de istemiyorum! Böyle bir söz verdim kendime, artık hiçbir şey istemeyeceğim.
Reklam
Yunus Emre
Çıktım erik dalına Anda yedim üzümü Bostan ıssı kakıyıp Der ne yersin kozumu Kerpiç koydum kazana Poyraz ile kaynattım Nedir diye sorana
Sayfa 103 - Diriliş yayınları 10 baskıKitabı okudu
Evet, ben komünist bir militanım. Fernand başını yeniden kaldırıyor. Ona bakıyor. Ardından katibin dikkatlice kulak kabartması ile: "Bunu yapmaya karar verdim çünkü kendimi bir Cezayirli olarak görüyorum ve Cezayir halkının yürüttüğü mücadeleye karşı duyarsız değilim. Fransızların mücadelenin dışında kaldıklarını söylemek adil değil. Fransa'yı seviyorum, Fransa'yı çok seviyorum, Fransa'yı aşırı derecede seviyorum, sevmediğim şey sömürgecileri", diyerek devam ediyor. Halk ıslık çalıp bağırıyor. Fernand: "Bu nedenle kabul ettim," diyor. Başkan ona, gerekirse militan örgütünün sunduğu her yolu denemeyi planlayıp planlamadığını soruyor. "Hayır. Eyleme geçmenin birçok yolu vardır. Bizim topluluğumuzun düşüncesi her yolu kullanarak yakıp yıkmak değildi, bir bireyin hayatına kastetmek söz konusu değil. Biz Fransız Hükümeti'nin dikkatini Cezayir topraklarında daha büyük bir sosyal refah sağlamak için mücadele eden savaşçıların artan sayısına çekmeye karar vermiştik."
Yoksul. Ama Çelik yürekli.
«Neden çekindin benden istemeye? Çok gerekliyse sana elli dolar bulamaz mıyım sanıyorsun?» «Ama hemen gerekli. Öğlene kadar bulabilir misin bunca parayı? Ne olacağını sorma bana — önemli, çok önemli. Ne dersin, bulabilir misin? Söz verir misin bana?» «Elbet bulurum», diye karşılık verdim, bir yandan da düşünüyordum bunca kısa zamanda hangi cehennemden bulabileceğimi. «Harikasın,» dedi iki elimi birden yakalayıp sı­ cacık sıkarak. «Senden istemek çok canımı sıkıyor. Paran olmadığını biliyorum. Hep para istiyorum ben de —bütün yapabildiğim bu— para almak baş­ kaları için. Hiç hoşlanmıyorum bu işten ama yapı­ lacak başka şey yok. Bana güvenin var, değil mi? Bir haftaya kadar geri veririm sana.» «Böyle konuşma Ma ra. Geri istemiyorum. İhtiyacın olduğu zaman bana söylemeni istiyorum. Yoksulum ama para bulabilirim arada sırada.
Sayfa 83
Resim