"Hanımlar, beyler, eğer biz homo economicus olmayı becerebilsek, hiçbir hükümet, hiçbir rejim, iç ya da dış baskı bizi kişi başına geliri on bin dolarlık ülke olmaktan alıkoyamaz. Zamanındagöç edip dünyanın en gözde toprak parçasına kurulmuşuz. Bir elimiz dağda, bir elimiz denizde, yediğimiz önümüzde, yemediğimiz ardımızda. Bir müşkülümüz
Sayfa 327Kitabı okudu
Çanta "Muhteşem bir hikaye" Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, kamera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir kadın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdiği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri aldılar. Alımlı genç kız, yüzünde
Reklam
308 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yer yer beni çok zorladı, yordu. Bazen kelimeler dans etti önümde. Belki de sözümü tutmalı zamanını beklemeliydim kitabın. Sabırsızlandım nedendir bilmem. Bir kere daha bırakmak istemedim. İnat ettim okuyacaktım. Bir ara hayır bu cümleler Elif Şafak'a ait olamaz, bu onun kalemi değil diyerek söylendim. Ama ne zaman ki aşık oldu Şafak, şükür dedim artık kendine dönecek ve döndü de. Gerçi bu tam 179 sayfa sürdü. Ama olsun aşkı beklemek de sancılı, aşık olmak da. Sabra değdi gerçekten sonra aktı gitti su gibi Siyah Süt. İçimizdeki küçük kadıncıklara isimler vermek, onları zihnimizde karakter analizlerine göre giydirmek, konuşturmak oldukça hoşuma da gitti sonra ne yalan söyleyeyim. Şimdi ben her hareketimde içimdeki hangi kadının ayaklandığını düşünmeden edeme de. Kalemine sağlık olsun. Bir gün annelik şerefine nail olursam söz özellikle es geçtiğim testi de çözerim.
Siyah Süt
Siyah SütElif Şafak · Doğan Kitap · 20189,6bin okunma
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
223 syf.
6/10 puan verdi
3 serilik bir kitabın ilk kitabı "Tarikat 1". Gizemli olaylar, ölüp diriltilen insanlar etrafında dönüyor ki bu insanlar büyük ve dünya çapında, Hıristiyanlığın ilk günlerine kadar uzanan bir felsefe-amaç-anlayış üzerinden ortaya çıkıyor. İlk kitapta bu felsefe-amaç-anlayış ne henüz bilmiyoruz. İşin içine Vatikan bile karışıyor... Kitabın ilk bölümleri polisiye olaylar şeklinde ilerliyor. Ancak son kısımda biraz hareketleniyor. Kurgu, Dan Brown kurgusundan oldukça fazla izler taşıyor. Karakterlerin işlenişi biraz sığ gibi geldi bana. Fakat ilginç bir şey yapıyor yazar, diriltilmiş insanların geçmişte neler yaptıklarını ve o dönemlerini sorgulamaya girişmelerini ve hatta saf değiştirmeye başlamalarını gösteriyor. Aslında kendime neden bu kitabı okuyorum ki diye sormaya başladığım sırada, amaçsız polisiye işler oldukça uzun sürüyor çünkü, Hıristiyanlıkla bağlanan bir kurguya dönüyor roman. Kanımca bu konuyu kitap sonlarına saklamaktansa genele yaysa, parça parça bilgiler verse romandan kopma hissiyatına girilmemiş olabilirdi. Zira bahsettiğim bilgiler ancak 170'li sayfalarda bize veriliyor. Yine de serinin ilk kitabı olduğundan, sanırım son söz için diğer kitapları beklemek gerekiyor. Şans vermek gerek!
Tarikat 1
Tarikat 1Hakan Balcı · Cinius Yayınları · 20123 okunma
Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi. Ve Ey kavmim dedi. Bu elçilere uyun! Sizden hiçbir karşılık beklemeyen ve kendileri doğru yolda olan bu kimselere uyun. Benim kahramanım o adam. Şehrin öte ucundan kan ter içinde koşturup gelen adam. Kavmi elcileri yalanladığında, uğursuzlukla itham ettiğinde, zarar vermeye hazırlandığında koşarak gelen adam benim kahramanım. Can havliyle koşturmasını hayal ediyorum. Elçilere zarar gelmesin diye, hakikate omuz vermek için koşturduğunu hayal ediyorum. O adam bizim şehrimize de gelse diyorum bazen gelse de yanımıza otursa. Iyilikten söz etse, gökyüzünden gelen kutlu sözleri hatırlatsa sabırla. Bir çay ocağında otursak, hani o oyunsuz olandan, hani o tabureleri olandan. Otursak ve onu dinlesek, terini silse demli bir çay söylesek ve anlatmaya başlasa. Koşarak gelse. Biz tükenmeden, ruhumuzu tüketmeden önce gelse. O adam bizim şehrimize de gelse!
Reklam
Bu koşu ‘Uğur’ getirmez! Son zamanların en çok satanlar listesinin başında Uğur Koşar’ın kitapları geliyor. Kendini “modern çağın aydınlanmış bilgesi(!)” olarak tanımlayan Uğur Koşar, Yaratan’ın kendisine “kendini bulma, izleme, derin bakma rahmeti verdiği”ni iddia ediyor. Sıklıkla bizim ‘az’, batı toplumlarının ise daha ‘çok’ okuduğundan söz
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.