Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Narsisizmin özü buradadır: "Doğru" tavrı, istenen görüntüyü sunmaktan dolayı kendini sevmek. Böyle insanların normlar aniden değiştiğinde "duygularını" büyük bir hızla değiştirebilmeleri, söz konusu olanın gerçek duygular olmadığını gösterir.
Çatışma söz konusu ise bizlerin ödevi bir savaşçı gibi onurla hareket etmektir. Eğer çatışmanın bir denge yitimi olduğunu ve yeniden denge kurulana dek sona ermeyeceğini bilirsek, savaşmamız gerekenin karşımızdaki kişi değil de ortaya çıkan dengesizlik olduğunu unutmayacağız. Eğer bunu hafızamızın bir unsuru haline getirmeyi başarabilirsek, belki de onu gereksiz kılabilir ve daha ortaya çıkmadan yok edebiliriz. Zaten, gerçek başarı da savaşmadan kazanılan zaferdir.
Reklam
Septikler ise, dünyayla ilişkilerini bütünüyle koparırlar. Onlara göre dünyayla ilişkilerin tümü "değersiz ve hakikatsizdir". Timon der ki, "Dünyanın bizde uyandırdığı duygular ve düşünceler hiç­ bir hakikat içermez". Pilatus, "Hakikat nedir!" diye sesini yüksel­tir. Pyrrhon'un öğretisine göre, dünya ne iyidir ne de kötü, ne güzeldir ne de çirkin, vb. Bütün bunlar dünyaya benim yüklediğim sıfatlardır. Timon der ki, "Aslında her şey ne iyidir ne de kötü, sadece insanlar öyle ya da böyle olduğunu düşünürler". Dünya­nın karşısında ataraksiya (umursamazlık) ve afazi (söz yitimi -ya da başka bir deyişle, yalıtılmış bir içe dönüklük) tutumunu takın­maktan başka bir yol yoktur. Dünyada artık "hakikati teşhis etmek mümkün değildir", her şey birbirinin tersini gösterir, düşünceler arasında fark yoktur.
Çocukların dilini anlamıyoruz. Bunun için çaba da göstermiyoruz, çünkü sahip olduğumuz güçlü konumunun kibri içinde kendimizi çok iyi, çok ileri, çok bilgili görüyoruz. Dilimiz, ilk çocukluk dönemindeki deneyimlerimize dair sözcüklere sahip değil. Araştırmalar bu alana daha yeni yöneliyor ve sanki çocuklar ve gelişimleri üzerinde travma yaratan etkenleri görmek istemiyormuşuz gibi büyük bir dirençle karşılanıyor. Freud, bu konudaki dilsizliğin farkındaydı, ama bunun çocukluk dönemindeki cinsel fantezilerin bastırılmasına dayanan bir amneziden kaynaklandığını düşünüyordu. Ancak burada cinsel tabuların ötesinde şeyler söz konusu. Freud'un terminolojisiyle konuşursak amnezi, çocuğun empati düzeyinde, duygudaşça algılarının entelektüel bir düzeye kaydırılışı sırasında oluşuyor.
Sayfa 27 - Kitabın özgün adı: Der Verlust des Mitgefühls, Türkçesi: İlknur İgan, Çitlembik Yayınları, 2006 Üçüncü Basım, Temmuz 2012.Kitabı okudu
Fechner, geçen yüzyılda ışığın, sesin, sıcaklığın, acının, kokunun ve kas çalışmasının algılanmasına dair bir yasa geliştirdi (Boring,1969). Bu yasaya göre, duyumsanabilir bir algılama artışı yaratan en küçük uyarım artışı, başlangıç uyarımıyla orantılıdır. Kas duygusu için bunun anlamı Weber-Fechner yasasına göre şudur: İnsanın elinde tuttuğu
Sayfa 77 - Çitlembik Yayınları, 2. Baskı 2008, Yabancılaşmış Beden
Celbedilmiş Toplumsal Söz Yitimi( Afazi)
Beyninizde herhangi bir terimin net bir tanımı bulunmuyor veya sizin tanımınız diğer beyinlerdekilerden ciddi farklılıklar gösteriyorsa, bu durumda celbedilmiş toplumsal söz yitimi mağduru olmanız işten bile değil.
Sayfa 28
Reklam
LHC’de hangi tip parçacıklar çarpışır?
(…) Farklı parçacık hızlandırma mekanizmalarının elektriksel alanların kullanımına dayandığını ve bu parçacıkların yörüngelerinin manyetik alanlarla belirlendiğini gördük. Sadece elektromanyetik etkileşime duyarlı ve dolayısıyla elektrik yüklü parçacıklar kullanılabilir. Ayrıca bu parçacıkların istikrarlı olmaları, yani kendiliklerinden başka
Sayfa 76 - SayKitabı okudu
Söz Yitimi
"Bir yere geldik ki Hiçbir sokağın adı yok."
Sayfa 228 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Kayboldum Anne...
Hastalar, kendilerini annelerinin gözlerinde bulamamanın verdiği dehşetten, bu duygunun yarattığı boşluğun teröründen söz ediyorlar. Bu kaybolmak gibi bir şey. Anne bedensel olarak mevcut olmakla birlikte çocuk için duygusal anlamda ulaşılmaz kalmış olabilir.
Sayfa 301 - Çitlembik YayınlarıKitabı okudu
Anne-babayla bağın kesilmesinden duyulan dehşet, çocuk için bir başka çözümün söz konusu olamayacağı kadar büyüktür. (Kökten çözüm girişimleri, ölmek, şizofreni veya otizmdir.) Bir çocuk ruhsal olarak hayatta kalabilmek için kendisini anne-babasıyla bağının kopmasından ne pahasına olursa olsun korumak zorundadır.
Sayfa 121 - Çitlembik YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İç sesim;
Zamanın ruhu deselerdi, hiç düşünmeden, bellek yitimi, derdim. Tuhaf bir bilgi edindik sonunda. Her şeyin bir cümlelik bir anlamı olduğu bir bilgi. Bir saat sonra kimsenin aklında kalmayan; derdi, duygusu, sesi, soluğu olmayan bir zavallı bilgi. İçinde hayatın olmadığı bir bilgi. Ne acısı var ne sevinci. Sadece söylüyorsunuz. Bunun için bir nedeniniz olması da gerekmiyor. Koroya katılmak için bu kadarı yetiyor. Var olacağımız başka bir alan kalmadı. Zaten iki dakika sonra siz de, sözünüzü dinleyenler de hiçbir şey anımsamıyor. Gerçi siz sözünüze muhatap aramıyorsunuz, konuştuğunuz kişi de kimseden bir söz beklemiyor ama ne olsun, ne gam.
"Kabile üyeleri beni olduğum gibi kabul ettiler. Onların yanındayken kendimi onaylanmış, benzersiz ve harika hissediyordum. Eğersiz, amasız, olduğun gibi kabul edilmenin nasıl bir duygu olduğunu öğrendim." Onlar, bir başkasını inciten insanın kendisini de incittiğini anlamışlardı. "Yaşayan ve yaşamayan zamandan söz ediyorlar. İnsanlar öfkeli, kederli, korkulu veya kendine karşı acıma dolu olduklarında yaşamıyorlar. Sadece nefes almak Aborijinler için tam yaşamak anlamına gelmiyor. (...) Nefes alan bütün insanlar canlı sayılmıyor. (...) Onlara Amerika'da spor karşılaşmalarına çok ilgi gösterdiğimizi anlattım, (...) bir spor karşılaşmasının nasıl olduğunu anlatabilmek için koşarak yarışmayı önerdim. (...) Önce iri, kahverengi ve güzel gözleriyle uzun uzun bana baktılar, (...) sonunda içlerinden biri şunları söyledi: 'Ama sadece bir kişi kazanacaksa diğerlerinin hepsi kaybedecek demektir. Bu eğlenceli mi? Oyun insana sevinç vermeli,"
Sayfa 291Kitabı okudu
Morgan bize, ruhsal yaşamını ciddiye alan, üstlendiği rolün performans beklentisine ayak uydurmak için kendi duygularını inkâr etmeyen bir insandan söz ediyor. Üzerinde iyi düşünülmüş kararıyla kendisi ve tüm topluluk için sorumluluk üstlenmiş oluyor. Bizim toplumumuzdaysa böyle bir karar, kendilik değerimiz gerçek kendiliğimizle karıştırdığımız toplumsal poza bağlı olduğu için, ancak büyük iç ve dış dirençlere karşılık alınabilir.
Sayfa 290Kitabı okudu
Saldırganın idealleştirilmesi, çocuklar için gelişimleri içinde yaşadıkları ezici korkuyu silmenin bir yoludur. Bu mekanizmaya çoğunlukla, kurban durumunda olmanın asıl acısını, acının bir başka düzeyine aktarma eşlik eder; böylece hem asıl yaşantıyla hem de ona eşlik eden korkuyla bağlantı kesilmiş olur. Bunun sonucu olarak ortaya çıkan davranış biçimi, bir kurban oluş durumu gibi görünür, fakat mazoşist temeldedir. Bununla ifade etmek istediğimiz, insanların sürekli olarak kendilerini eşleri, dostları ve terapistleri tarafından bile incitilmiş, terk edilmiş, istismar edilmiş hissedecekleri durumlar yaratmalarıdır. Bu davranış örneği sürekli tekrarladığı için bir "tekrarlama dürtüsü'nden söz edilir.
Sayfa 184Kitabı okudu
286 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.