Öyle geçiyordu zaman,
Kimi an heves dolu dünyam
Kursakta kalmış düşünceler
Ardı ardına kalan sayfalar
Hep yarım mıdır insan?
Aşığa hesap veremez mi
Gariban mıdır alemde insan
Bir gün dediklerimi değil,demek istediklerimi anlayacak bir erkek çıkmayacak mı karşıma! Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar zor mu?
İlle de ben bu hayattan bıktım, türünde sözler mi etmeliyim?
“Çünkü hayat aman dinlemeden
Dövdü bizi ağır elleriyle
Vurdu vurdu aç avurtlarımıza
Paslıdır dilimiz bu yüzden.
Bu yüzden uykularımdan
Çalarak yazdığım şiirler
Parfüm kokmaz.
Bu yüzden
Kısadır o çatık kaşlı sözler.
Çektiklerimiz için
Yok ödül filan beklediğimiz
Ne de o koca ciltlerinde
Resmimiz olsun isteriz.”
Zira, bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek, akıl kabul ederse; halbuki, kazanç ihtimali binde birdir. Sonra yirmi dörtten bir malını,
yüzde doksan dokuz ihtimal ile kazancı musaddak bir hazine-i ebediyeye
vermemek; ne kadar hilâf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak düştüğünü, kendini âkıl zanneden adam anlamaz mı?
Halbuki, namazda ruhun ve kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır.
Hem cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem, namaz kılanın diğer mübah
dünyevi amelleri, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alr. Bu surette bütün sermaye-i ömrünü, ahirete mal edebilir, Fâni ömrünü, bir cihette ibka eder.
artık önemsemiyorum başka sesleri. hiç kimsenin iki dudağının arasındaki sözler belirlememeli benim değerimi. her ne yaşadıysam, iyi ki yaşamışım. düştüğüm yanlışlara iyi ki düşmüşüm. kimse beni yargılayacak, yaptıklarımda kusur bulacak kadar mükemmel değil. kendi özünüzü değiştirmeye çalışmayın. insanları değiştirmek daha iyi hissettirir. sesinizi duymayan herkese sessizleşin. intikam almayın, sadece onların sizi ne kadar kırdığını farketmelerini sağlayın.
Altun Fermayil
insanoğlunun tek tutarlı tarafı vücududur. ve sırf vücudumuz aynı kalıyor diye pek çoğumuz zihnimizin de aynı kaldığı sanrısına kapılır, bugün dün yaptığımızın tam tersini yapsak dahi kendi benliğimizi sürdürdüğümüzü düşünürüz. sorumluluk meselesi patlak verip de sözlerimizi tutmamakla suçlandığımızda acaba neden hiçbirimiz "çünkü zihnim hatıralarla dolu ama aslında hepsi paramparça" diye cevap vermiyoruz?... kendi ruhunun bilincinde olan herkes için verilmiş olan sözler ve edilmiş yeminler tamamen gerçeklik dışıdır.
En son hangi sözler üzerine dalıp gittiğimi, düşündüğümü hatırlayamıyorum. Ben mi hızlıyım zaman mı, bir şeyler çok çabuk olup bitiyormuş gibi. Saçma. Bir tane tanelik, bir sâkinlik, bir yavaşlık lâzım.