"Îman hem nûrdur,hem kuvvettir.Evet hakîkî îmanı elde eden adam,kâinâta meydan okuyabilir ve îmanın kuvvetine göre hâdisâtın tazkîyâtından(hâdiselerin sıkıntılarından)kurtulabilir.'Allah'a tevekkül ettim'der,sefîne-i hayatta(hayat gemisinde)kemâl-i emniyetle(tam bir güvenle)hâdisâtın dağlarvârî(dağlar gibi)dalgaları içinde seyrân eder(gezer).Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlak'ın (kudreti sonsuz olan Allah'ın)yed-i kudretine emânet eder,rahatla dünyadan geçer,berzahta(kabirde) istirâhât eder.Sonra saâdet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir.Yoksa tevekkül etmezse(işlerinde Allah'ı vekil kılmazsa),dünyanın ağırlıkları uçmasına değil,belki esfel-i sâfilîne(aşağıların aşağısına)çeker.Demek îman tevhîdi,tevhid teslîmi,teslim tevekkülü,tevekkül saâdet-i dâreyni(iki cihan saâdetini)iktîza eder(gerektirir)."