Kadın Çalışmalarında yararlanılabilecek kaynaklara ilişkin yaptığım araştırmada Ankara Üniversitesinin hazırlamış olduğu bir kaynakçaya ulaştım faydalanmak isteyenler için bu ileti altında paylaşıyorum:
link:
Türk Edebiyatının Gamlı, Lirik ve Nostaljik Prensesi:
Tezer Özlü
(10 Eylül 1942 – 18 Şubat 1986, Yaş: 43)
Tezer Özlü’nün aile hayatını, çocukluğunu, yaptığı üç evliliği, intihara olan eğilimini, manik-depresif tanısı ve hangi yabancı yazarlardan ilham aldığını, neden sürekli intihara öykündüğü bilinmeden yapılan bir ‘’Tezer Özlü Okuması’’, tam olarak
Cahit ağabeyin deneme türünde yazdığı 2 kitabından birisi. Gazetede yazdığı yazılarından oluşuyor. Basit bir dili var, anlatılanlar o kadar net ve açık ki bir düğüne gidip okusanız bile ne okuduğunuzu anlarsınız.
Eserin alâkası olmayan tek şey Cahit beyin soyadı sanırım; Sert, kızgın, öfkeli, boyun eğmeyen ve açık sözlü yapısı. O kadar samimi ve yakın hissediyor ki insan. Ardından dökülen göz yaşlarını zerresine kadar hak eden bir şair.
Kitap ilkkez 1986 yılında yazılmış. Yani 33+ sene önceki olaylar üzerine. Ama bunları bilmeden Zarifoğlunu tanımadan alelâde elinize alsanız bu kitabı, eminim ki 2019 yılının Aralık ayında basılmış bir kitabı dersiniz. Keşke demesek, keşke dede ve ninelerimizden dinlediğimiz yabancısı olduğumuz bir acı hatıra gibi olsa burada yazanlar. Ama ne yazık ki aynı olaylar halen devam ediyor. Ne yazık ki bunlar acı birer hatıra olarak değil de köz haline geldikçe odun atılan bir ateş gibi capcanlı dipdiri.
Biz çok çabuk yumuşuyoruz, öfkemizi diri tutmak, hafızamızı tazelemek, gerçeklerle yüzleşmek için bir şairin kaleminden harika bir eser.
Bu eseri tatlı su Müslümanlarına, doğruya doğru diyemeyene, hakikatten burun kıvıran adamlara, islâmı küçğmseyenlere tavsiye etmiyorum.
Yazımı İsmet Özel'in Zarifoğlu için söylediği şu sözle bitirmek istiyorum: "Ben yaşadığım sürece onun eksikliğinin farkına varacağım."
Sanders, bu kitabında tarihsel ve geleneksel olarak insanların, özellikle erken bir dönemde kurdukları bağları koparmadan okuryazarlığa nasıl geçtiklerini betimlemeye, kendilerine bir ses bulmak isteyen Amerikan toplumundaki gençleri çetelere, şiddete, uyuşturucuya ve cinayet işlemeye götüren yan yolları anlatmıştır. Bunların sebeplerini
Mehmed Uzun'un roman dünyasını çok önemsiyorum, çünkü bu dünya bize geçmişimizi anlatıyor. Bizi unutulmuş kültürlerin tarihsel labirentlerinde gezdirirken, nasıl bir kültür zenginliği ve çeşitliliği üzerinde yaşadığımızı bir kez daha hatırlatıyor hepimize,
Uzun'un romanları arasında Dicle'nin Yakarışı ve Dicle'nin Sürgünleri daha özel bir yere
Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, 1923 yılında yayımlanan ilk eseri Buenos Aires Tutkusu'ndan başlayıp vefat ettiği sene 1986 yılına kadar öykü, şiir ve deneme türlerinde pek çok eseri verdi. Büyülü Gerçekçilik akımında yazılmış ilk eser diyebileceğimiz Alçaklığın Evrensel Tarihi (1935), Borges'in de ilk önemli kitabı diyebiliriz. Sonrasında Ficciones, Alef ve Kum Kitabı gibi Dünya edebiyatı için önemli sayılabilecek kurmaca eserlere imza attı. Latin Amerika'nın sözlü edebi geleneğini eserlerine oldukça iyi yansıtan, tamamen kendine has bir anlatımı olan ve birçok yazara ilham veren oldukça özel bir yazardır Borges.
1955 yılında babasından gelen irsi bir hastalıkla görme yetisini tamamen kaybetti. Fakat bu durum onun yazma isteğini bitirmedi ve eser vermeye devam etti. Eserleri ülkemizde İletişim Yayınları tarafından yayımlanmakta olup şu an basılan 16 adet farklı türlerde kitabı mevcuttur. Nobel Edebiyat Ödülü'ne 1955-1967 yıllarında 8 kez aday gösterilmesine rağmen ödülü kazanamamıştır. Ayrıca bir başka Arjantinli yazar Alberto Manguel'in YKY tarafından basılan Borges'in Evinde adlı anlatı türünde bir kitabı da bulunmaktadır. Ayrıca James Woodall'ın İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Borges'i anlattığı Kitabın Aynasında adlı bir biyografi kitabı da vardır.
Borges'in hayatını ve eserlerini detaylıca anlattığım videoyu izlemek için: youtu.be/ekuCCjT0Hns