Âciz kala tâ o kavm-i güm-râh
Teklif-i nazîre etdi Allah
El-ân yine kâim ü be-câdır
İ'caz-ı kelâm-ı Hayy ü Kâdir
Ger kalmasa şimdi fark u temyiz
Bî-fâidedir o emr-i ta'ciz
Ger şi'rü fesâhet ola nâ-yâb
Kur'ân'ın olur bu fazlı güm-yâb
Ger kalmasa şâir-i sühan-dân
Bürhân-ı Hudâ bulurdı noksân
(Allah, yolunu şaşırmış o topluluğu acze düşürmek için onlara (Kur'an'ın) bir benzerini söylemeleri hususunda meydan okudu*
Her an diri ve mutlak kudret sahibi Tanrı'nın sözünün baş edilemez üstünlüğü hâlen de olduğu gibi devâm etmekte ve yeründe durmaktadır.
Eğer şimdi (söz söylemede) estetik duyarlılık ve iyiyi kötüden ayırt ediş gücü kalmasa, o âciz bırakma işi anlamsızlaşır
Eğer şiir ve fesahat yok olsa Kur'an'ın bu üstünlüğü ortadan kalkar.
Eğer güzel sözden anlayan şâirler bulunmasa, Allah'ın delili noksan kalırdı.)
*: Sure-i Yunus/38 : " Yoksa, «Onu uydurdu,» mu diyorlar? De ki: «Eğer siz doğru sözlü kimseler iseniz, onun misli bir sûre getirin ve Allah'tan başka gücünüz yettiği kimseyi de çağırınız.»"
Sayfa 181 - 760-764. Beyitler, Muhammed Nur Doğan