Buyruk dinleme buyruk verenin değerine bağlıdır; iyi yol gösteren kendini daha iyi izletir. Binicilik sanatı nasıl atı dizgine rahatça uyar duruma getirmekse, krallık sanatı da insanları buyruğuna sokmasını bilmektir.
Sayfa 51 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Lykurgos, Sparta'dan hâyasızlığı, kıskançlığı, cimriliği, gösterişi ve bunlardan daha köklü ve daha yıkıcı olan toplum hastalıklarını, yani zenginliği ve yoksulluğu söküp atmak için, bütün memleketin orta malı olması, toprakların yeniden bölüşülmesi gereğine yurttaşlarını inandırdı. Herkes geçim bakımından eşit olacak, kimsenin erdemden başka üstünlüğü olmayacaktı. Çünkü aslında insanlar arasında ayrılık ve eşitsizlik yoktu. Ayrılık ve eşitsizlik olsa olsa kötü davranışlarla iyi davranışlar arasında olabilirdi.
Sayfa 15 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Geri çekilmek yok, teslim olmak yok. Bu Sparta yasasıdır. Ve buna göre duracağız ve savaşacağız... ve öleceğiz. Yeni bir çağ başlıyor, özgürlük çağı...Dünyadaki herkes 300 spartalının ulusu olmak için son nefesini verdiğini bilecek.
Kral Leonidas
İ.Ö 491 yılında Persler, Ege adaları ve anakaradaki kentlerden, teslimiyet işareti olan "toprak ve su" talep ettiler. Atina ve Sparta, teslim olmamakla kalmadı, aynı zamanda Pers elçilerinide öldürdü. Atinalılar, elçileri ve tercümanlarını Grek diline karşı suç işlemekten mahkemeye çıkarttı ve mahkeme sonucunda öldürdü. Spartalılar ise
Sparta'yı kent olarak düşünsek de Spartalılar, koruyucu duvarlarla çevrili olmayan köylerinde yaşıyor olmaktan gurur duyarlar: Duvarları ordularıdır ve "her insan" bu duvarın "bir tuğla"sıdır.
Hiçbir insan ırkı veya topluluğu, efendilerinin daha çok işine yarayan belirli bireylerin korunarak bilinçsizce seçilmesine yol açacak kadar başka insanlara boyun eğmemiştir. Erkek ve kadın bireyler hiçbir zaman kasıtlı olarak seçilip eşleştirilmemiştir. Prusyalı bombacıların durumu bu bağlamda istisnai bir olgudur, insan bu olguda yöntemsel seçilim yasasına uymuş tur, çünkü anlatılanlara bakılırsa, bombacıların ve onların uzun boylu karılarının yaşadığı köylerde çok sayıda uzun boylu erkek yetişmiştir. Sparta'da bütün çocukların doğumdan hemen sonra incelenmesi, böylece güçlü ve iyi gelişmiş olanların korunup diğerlerinin ölüme terk edilmesi yasal bir zorunluluktu; dolayısıyla burada da bir çeşit seçilim işlemi uygulanmıştır.
Karr, bana yaklaştığında ayağa kalkmam için bana elini uzatacağını düşündüm ama öyle olmadı. Yere çökerken güçlü elini omzuma bastırıp yerden kalkmama engel oldu. Kızıl gözleri parlarken suratında rahat bir ifade vardı. "Öğrenmen gereken ilk şey düştüğünde tek başına ayağa kalkman gerektiği. Sparta'da askerlere ilk olarak nasıl kolayca kalkacakları şekilde düşeceklerini öğretiriz."
Yabancı bir kadın Leonidas'ın karısı Gorgo'ya, ''Siz Sparta kadınları erkeklere komut veren tek kadınlarsınız,'' dediğinde, Gorgo şöyle cevaplar, ''Biz erkek adamlar doğuran tek kadınlarız da ondan''
Sparta olayında onları yenen Atina'nın orduları değil, paraları olmuştu . Para gitme fırsatı olan her yere akar; kontrol edilemez veya belirlenmiş bir kalıba uyması sağlanamaz. Yapısı gereği düzensizdir. Ve uzun vadede para Sparta'nın sistemine girerek ve koruyucu zırhını çürüterek Atina'yı fatih yapmıştır. İki sistem arasındaki savaşta, Atina yeni şekiller alacak kadar esnek ve yaratıcıydı, Sparta ise çatlayacak kadar katılaşmıştı.
Ciddi bir sorunla karşılaşınca -daha üstün sayıdakileri kontrol etmek- Sparta kendini çevreden korumak için kabuk geliştirmiş olan bir hayvan gibi hareket etmişti. Ama Spartalılar güvenlik uğruna hareket kabiliyetlerini feda etmişlerdi. Değişmezliklerini üç yüz yıldır koruyorlardı, ama ne pahasına? Savaş dışında bir kültürleri yoktu, gerilimi azaltacak bir sanatla uğraşmıyorlardı, yerleşik düzenleri konusunda sürekli bir kaygı yaşıyorlardı. Komşuları denize alışıkken, sürekli hareket dünyasına alışmayı öğrenirken Spartalılar kendilerini sistemlerinin içine gömmüşlerdi. Zafer idare edecek yeni topraklar anlamına geliyordu, ki bunu istemiyorlardı. Yenilgi ise savaş makinelerinin sonu demekti, bunu da istemiyorlardı. Yalnızca durağanlık hayatta kalmalarına izin verirdi. Ama dünyadaki hiçbir şey sonsuza dek sabit kalmaz ve korunma için geliştirdiğiniz kabuk bir gün mahvolmanıza neden olur.
Sparta hukuku tutkulu evlilikleri teşvik ediyordu. Eğer birbirlerini özleyip arzulasınlar ve çocuklarını tutkulu sevişmeler sonucunda yapsınlar diye uzun süre ayrı tutuluyorlardı.
İkinci olarak, jeopolitik uzmanları ulusların karakterini göz önünde bulundururlar. Uluslar, üzerinde yaşadıkları coğrafyaya bağlı olarak, yüzyıllar boyunca bazı karakteristik özellikler kazanmışlardır. Biz coğrafyayı geniş ölçekte kullanırız. Bu, yerleşim yerinin fiziksel özelliklerini de kapsamaktadır ve bireylerin ve toplulukların bu yerden etkilenmelerinin boyutu incelenir. Antik dönemde Sparta ile Atina arasındaki fark her taraftan kara ile kapalı bir kent ile deniz kıyısında bir imparatorluk kenti arasındaki farkbr. Atina zengin ve kozmopolittir, Sparta ise yoksul, kırsal ve kab bir yapıya sahiptir. Bir Spartalı hem kültürel hem de politik açıdan bir Atinalıdan çok farklıydı.
Spartiat adayları aşırı sıkı ve katı bir eğitim programına (agoge) tabi tutulurlardı.Bariz kusurları bulunan ve dolayısıyla da bu programa dayanabilecek bir duruma gelmeyecek olan spartiat çocuklarını ölüme terk ediyorlardı.Her bir erkek çocuk yedi yaşına geldiğinde birlikte yaşayacağı ve yirmi yaşına dek aralarında eğitim göreceği akranlar grubuna alınırdı.
Ksenophon'un demokrasiye alternatif olarak önerdiği ikinci model, ideal haliyle Sparta modelinin uygulanmasıdır. Yani son derece sınırlı bir yurttaş topluluğu içinde içe kapalı, basit, sade, yalın ve itaatkar bir yaşam. Ancak bu önerinin pek de gerçekçi olmadığı açıktır; hele de Atina gibi, ticaret ağırlıklı bir zengin liğe dayalı, giderek yayılmacı emeller gütmeye başlamış bir poliste. Bunun üze rine Ksenophon, son olarak monarşiye sığınır. Ancak tek adam yönetimi olarak monarşi Yunanlılar için genellikle tiranlık anlamına geldiği için, özellikle mo nark ile tiran arasındaki fa rkı belirtmeye çalışır. Bunun için kullandığı temel ölçü yasalardır: lktidannı hiçbir yasaya dayandırmayan tirana karşılık monark, anayasaya saygılı bir biçimde halkını yönetir. Ksenophon, aslında iktidarın nasıl, neyle, neye dayanarak ele geçirildiğiyle ilgisizdir. Bu anlamda tiranlık denil diğinde, iktidarın mevcut düzenlemelerin öngördüğünün tümüyle dışında araçlar ya da yollar kullanılarak ele geçirilmesiyle de nitelenen tiranlık onun için sorun oluşturmaz. Kral toplumdaki en üstün, en yetenekli, en yetkin kişi olsun, ona yeter. Ksenophon'un tiran ve monark arasındaki fa rkı göstermek için baş vurduğu ikinci ölçü ise monarkın kamusal iyiliği gözetmesi ve yönetilenlerin iktidarını onaması için gerekli adımlan atmasıyken, tiranın ne kamusal iyiliğin ne de yönettiklerinin onamasının peşinde olmasıdır. Kralın ya da monarkın gö zettiği şey, kendi mutluluğu değil, uyruklarının mutluluğudur.