Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir Spinoza Meselesi
& Yeni bir doğa kanunu keşfeden dünyaca ünlü bu bilim insanına Tanrı'ya inanıp inanmadığı soruluyordu. Albert Einstein ise "Var olan her şeyde, bir ahenk içinde bulunan Spinoza'nın Tanrısı'na inanıyorum" diye cevap veriyordu. &
Sayfa 49 - @betayayincilikKitabı okudu
"Zaman neler düşlemedi şimdiye dek? En güzel yeri dize olan kılıcı düşledi. Bilgelik taslayabilen özdeyişi düşledi ve işledi. İnancı düşledi, korkunç Haçlı Seferleri'ni düşledi. Diyaloğu ve kuşkuyu keşfeden Grekleri düşledi. Kartaca'nın ateş ve tuzla yıkımını düşledi. Şu katı ve beceriksiz simgeyi, sözcüğü düşledi. Bir zamanlar
s. 353, 354 / Biri DüşlüyorKitabı okudu
Reklam
Spinoza'nın Tanrısı
Descartes, kendi zihninden başlamış ve Tanrıya ulaşmıştı. Spinoza ise tersi bir yol izler. Nitekim Spinoza'ya göre Descartes özneden başlayarak subjektif bir hareket noktası seçti. Yani ben önce kendi zihnimden yola çıktım ve sonrasında benim dışımdaki dünyanın, maddenin, Tanrının varlığına gittim. Spinoza tam tersini yapar. Ben olmayan
Einstein Tanrı'dan bahsettiğinde "Spinoza'nın Tanrısı"ndan bahsederdi, tama­men doğaya eşdeğer olan, bütün özleri içeren ve "evren için zar at­mayan" bir Tanrı'ydı bu ki bununla istisnasız her şeyin doğa yasaları uyarınca gerçekleştiğini kastediyordu.
"Spinoza'nın Tanrısı...
"... Tüm din ve kutsal kitap savaşçıları şayet meseleyi incelemeyi kabul etseler beni kınamaktan vazgeçeceklerine şüphem yok.Sadece akıl değil, ondan daha da fazla, peygamberlerin ve havarilerin sözleri aynı şeyi söylüyor: Tanrı'nın ebedi sözü, antlaşması ve gerçek din, Tanrı eliyle insanın kalbine yazılmıştır." Spinoza
Spinoza'nın tanrısı evrenin fizik kanunlarıydı. Onun tanrısı sizin günahlarınızla ilgilenmiyordu ve kutsal kitabı da doğa kanunlarıydı.
Reklam
1632'de doğan Baruch Spinoza, delikanlılık yaşlarında Amsterdam'dakiYahudi cemaatinin bir üyesiydi. Ancak 20'lı yaşlarının başında yeni bur tür tanrıdan bahsetmeye başladı. Spinoza'nın tanrısı öfkeli,uyguladığınız dini ritüellere,terimlerinize ve sevdiklerinize takıntılı,memnun olmayan bir tanrı değildi.
608 syf.
·
Puan vermedi
Geniş Özet
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.  Armstrong'un bir kaç eserini daha
Tanrı'nın Tarihi
Tanrı'nın TarihiKaren Armstrong · Pegasus Yayınları · 20171,633 okunma
Tanrı mı?
Olağan dindar zihniyet kadar Tanrıbilimsel düşünce de "Tanrı"yı bir "kullanım değeri"ne sahip kıldığı ölçüde Spinoza'nın Tanrı fikrini "pratik felsefe"nin temel dayanağı haline getirmesi suçlanabilir bir girişim değildir. Spinoza, tıpkı bir Rönesans ressamının yaptığı gibi, hep ilahiyattan, tanrısallıktan ve dinsel-metafizik temalardan bahsedip durur. Ama ne kadar bahsederse, o kadar fazla "tanrıtanımazlıkla" suçlanmış olması bize onun felsefesinin anahtarlarından birini kazandıracaktır. Nasıl Rönesans resmi, "insanların yoksul dünyası"nın sunabileceği temalarla asla gerçekleştiremeyeceği bir özgür formlar, temalar, renkler ve perspektifler çoğulluğu dünyasını serbest kılabilmek amacıyla ilahi temaları yeniden ve yeniden kurgulayıp durduysa, Spinoza da, pratik felsefenin tek amacı olan "en üstün kıvancı" serbest kılabilmek için Tanrı'yı kullanacaktır. Ama asla "uhrevi dinlerin" insan-görüntüsü taşıyan Tanrı'sı, ya da mistisizmin vahdet tanrısı olarak değil, bütün çoklukların toplamı ve birliği olarak sonsuz ve ebedi tanrısı olarak. Artık Tanrı ne dinsel ya da ahlaki sorumluluğun hesap sorucu mercii olarak Tanrıdır, ne de genel olarak filozofların, özel olarak da Descartes gibi düşünürlerin "felsefi" tanrısıdır. Spinoza'da Tanrı'nın "pratik kullanımı" şöyledir: Yaradan olarak dünyanın dışında olmayan, ezeli-ebedi bir sonsuzluğun, yani sonsuzca sıfatlanmış tözün ifadesi olarak Tanrı. Tanrı varsayılan bir varlık değildir; uygulamaya konulan bir varlıktır --sonsuzun varlık tarzı...
Sayfa 23 - İletişim Yayınları
Einstein'ın ABD üniversitelerinde konferans verdiğinde öğrencilerin ona sık sık sordukları soru: Tanrı'ya inanmıyor musun? Einstein hep şu cevabı verirdi: “Spinoza'nın tanrısına inanıyorum” Şöyle özetleyebiliriz: Spinoza'nın tanrısı ya da doğasına göre Tanrı şöyle derdi: Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!
Reklam
Spinoza'nın Tanrısı
“tanrı şöyle derdi: dua etmeyi ve göğsüne yumruk atmayı bırak! yapmanı istediğim şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarman. eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum. kendi inşa ettiğin ve benim evim olduğunu söylediğin o soğuk, karanlık tapınaklara gitmeyi bırak. evim dağlarda, ormanda, nehirlerde,
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
Einstein’m nasıl olup da Spinoza'nın Tanrısına inanabildiğini anlıyorum. Amsterdamlı 17. yüzyıl filozofu Baruch Spinoza, Bosch ve Erasmus'un zamanından beri Hollanda'da dolaşan şüpheci düşünce kırıntılarını toplamış, bunları kişi olmayan bir Tanrı fıkrinde billurlaştırmıştı. Gökyüzün­deki geleneksel kadiri mutlak baba figürü değil, doğaya bağlı soyut bir doğaüstü güç. Böylece kutsal metinlerin Tanrı'nın kelamını de­ğil, fani insanların fıkirlerini yansıttığı rasyonalist bir dünya görü­şünün temellerini atmıştı. En hafifinden, mesajının pek iyi karşılan­ madığını söyleyebiliriz. Spinoza, Sefarad Yahudi cemaatinden afo­roz edildi. Einstein, Spinoza'nın Tanrısı'nı benimsemişti ama dine karşı düş­ manlığı yoktu, yaygınlığı konusunda "hayata aşkın bir bakışın hiç olmamasındansa bence bir inanç yeğdir," diyordu.
Sayfa 113
"Mucizelere dair birkaç düşüncemi daha sunmama izin verin. Mucizeleri anlatılırken dışarıda bırakılan doğal koşulların olduğunu unutmamalıyız. Örneğin, Mısırdan Çıkış bize 'Musa elini öne doğru uzattı ve denizler tekrar kuvvetine kavuştu ... ' diyor ama sonra Musa'nın şarkılarında fazladan bir bilgi alıyoruz: 'Üfledin soluğunu, denize gömüldüler, / Kurşun gibi engin sulara battılar.' Başka bir deyişle, bazı tasvirler doğal nedenleri, yani rüzgarları devre dışı bırakıyor. Böylece, kutsal metinlerin bu mucizeleri insanları, özellikle eğitimsiz insanları dindarlığa sevk etme gücü en yüksek olacak şekilde anlattığını görüyoruz." "Peki ya Yeşu'nun büyük zaferi için olduğu yerde duran güneş? Bu da mı kurguydu?" diye sordu Jacob, sakin kalmak için büyük çaba harcayarak. "Bu son derece mesnetsiz bir mucize. Birincisi, şunu unutma ki antik çağda herkes güneşin hareket ettiğine ve dünyanın olduğu yerde durduğuna inanıyordu. Ama şimdi güneş etrafında dönenin dünya olduğunu biliyoruz. Bu hata başlı başına, Kutsal Kitap'ın arkasında insan parmağı olduğunun kanıtıdır. Dahası, bu mucize türü politik motivasyonlar tarafından şekillendirilmişti. Güneş, Yeşu'nun düşmanlarının taptığı Tanrı değil miydi? Bu nedenle, bu mucize lbranilerinTanrısı'nın Gavurların Tanrısı'ndan daha güçlü olduğunu haykıran bir mesajdı. "
Sayfa 141Kitabı okudu
...Bu nedenle hayata dalan insanı anksiyete beklemektedir. Doğaya karşı çıkmak, insanın kendi babası haline gelmesi ya da Spinoza'nın söylediği gibi "insanın kendi tanrısı olması" tam yalıtım anlamına gelmektedir; bir kurtarıcı miti ve insan kalabalıgının rahatlığı olmak-sızın tek başına ayakta kalması anlamına gelir. Bireyselleşmenin bu yalıtımına böylesine korunmasız bir şekilde maruz kalmak çogumu-zun dayanamayacagı kadar korkunçtur. Kişisel özel olma ve dokunulmazlık inancımız acıyı azaltmada yetersiz kaldığında diğer önemli alternatif inkâr sisteminden rahatlık ararız: yani kişisel nihai kurtarıcıdan.
204 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.