" En son hangi kitabı okurken ağladınız? " diye bir soru okumuştum yakın zamanda, o zaman uzunca düşünüp bu sorunun cevabını bulamamıştım, şimdi aynı soruyu sorsalar kesinlikle cevabım var artık: Toprak Ana... Cengiz Aytmatov'un kalemini, kitaplarını, kendisini çok duymama rağmen okuduğum ikinci kitabı oldu ve okurken gerçek anlamda mahvoldum, hem üzüntüden hem acımaktan hem düşünmekten hem de ağlamaktan... O nasıl bir betimlemedir ki olayların içinde yaşattı beni, o nasıl bir üsluptur ki asla bana yabancı gelen bir sözük olmadı hatta daha çok halk ağzıyla yazılmış kelimeler vardı, o nasıl bir akıcılık sürükleyicilik ki çay demlenene kadar ki vakitte hemen kitabın başına oturttu beni. Tolganay ahh güzelim Tolganay çekmediğin kalmadı derken buldum kendimi defalarca, Aliman'ın fedakarlığı, vefası yüreğimi burktu defalarca... O kadar beğendim ki. Olay kısaca şöyle çok spoiler vermek istemiyorum çünkü okumayı düşünenler kesinlikle okumalı, o satır aralarında kendi gezmeli o nedenle hemen kısaca değineceğim: Tolganay ve Suvankul evlenir üç erkek çocukları olur: Kasım, Maysalbek, Canbay. Bir de gelini Aliman var, Kasım'ın karısı. Mutlu mesut yaşarlarken hepsi, ve evliliklerinin 20. yılındayken savaş çıkıyor, köydeki tüm erkekler savaşa gidiyor, işte o zaman Tolganay ve Aliman'ın mücadelesi başlıyor. Burada bir kez daha gördüm ki savaş neleri götürüyor insanlardan... Keşke hiçbir yer de hiçbir zaman savaşlar olmasa, tüm kini nefreti öfkeyi sevgisizliği atabilsek insanların kalbinden... Kısaca mutlaka mutlaka okuyun.