Evlilik kişiseldi, düğün sosyal. Düğün, kişilerin en mahrem hayatlarına, gürültü nispetinde yapılan müdehale demekti. Düğün büyüdükçe gelin ve damat küçülür, toplumun oyuncağı haline gelirdi.
Kendimi hep başka bir yere, başka bir dünyaya ait hissettim. Ama o dünyanın neresi olduğunu hiç bilemedim. Hep orayı bulmaya uğraştım. Orayı kendim edinmek istedim.
Bihter, dışarıdaki hayatı normal bir insanın yaşadığı gibi değil, ama sanki edebiyatı yaşıyormuş gibi yaşıyor, buna karşı, içimde yaşayan edebiyatı bir türlü olduğu yerden dışarı çıkaramıyor ve hayata geçiremiyordu.