Songül Kaplan

Songül Kaplan
@sssongul
İstanbul
1 January 1997
26 reader point
Joined on March 2018
Reklam
beyaz ben ve siyah ben, ve diğerleri
bilincimde her defasında altmış dört karedeki durumu açıkça saptamak, üstelik de her iki taraf açısından taşların sadece anlık durumlarını değil ama ondan sonraki olası hamlelerini de tahmin etmek zorundaydım ve ayrıca- bütün bunların bunların kulağa ne kadar saçma geldiğini biliyorum- her bir Ben’im için, siyah ve beyaz için, hep dört veya beş hamle öncesinden iki kez, üç kez, hayır, altı kez, sekiz kez, on iki kez hayal etmek durumundaydım. Yani- bu delilik üzerinde düşünmenizi beklediğim için özür dilerim- bu oyunda imgelemin soyut uzamında beyazla oynayan oyuncu olarak dört veya beş hamleyi önceden hesaplamak zorundaydım ve aynı şey, siyahla oynayan oyuncu olduğumda da geçerliydi. Başka deyişle, gelişmenin seyri içerisinde ortaya çıkacak bütün durumları bir anlamda iki beyinle, yani beyazın beyniyle ve siyahın beyniyle önceden kurgulamam gerekiyordu. Fakat bu karmakarışık deneyimin en tehlikeli yanı, sözünü ettiğim kendi kendini iki parçaya ayırmak değildi, en tehlikeli olan şey, tarafları sürekli olarak kendi kafamda icat ederken, artık ayaklarımla yere basamaz hale geliyor ve bir dipsizliğin içine yuvarlanıyordum.
Sayfa 54 - İşbankası
İnsan bir şey bekliyordu, sabahtan akşama kadar bekliyordu ve hiçbir şey olmuyordu. İnsan tekrar tekrar bekliyordu. Hiçbir şey olmuyordu. İnsan bekliyor bekliyor bekliyordu, düşünüyor düşünüyordu, şakakları ağrımaya başlayana kadar düşünüyordu. Hiçbir şey olmuyordu. İnsan yalnız kalıyordu. Yalnız. Yalnız.
Sayfa 38 - İşbankası

Reader Follow Recommendations

See All
Üstelik bu inanılmaz düş evreni öyle kolay, öyle doğal bir yolla kurulur ki, bunların düş olduğu aklının köşesinden geçmez! Geçse bile bu düş evreninin, yüreğindeki kendi duygularının yanılmasından doğan bir serap, aldatıcı bir hülya olduğuna inanmak istemez; hayalleri, onun için gerçektir, gerçeğin ta kendisidir. Söyler misiniz, Nastenka, böyle anlarda neden bu hayalcinin içi içine sığmıyor? Hangi güç, hangi gizli güç, nabzını hızlandırıp gözlerinden yaşlar akıtıyor? Niçin solgun yüzü, ıslak yanakları cayır cayır yanarken bütün benliğini coşkun bir sevinç kaplıyor? Neden tükenmez bir sevinç ve mutluluk içinde geçen uykusuz geceleri ona bir an kadar kısa geliyor? Pencereleri şafağın pembe ışıklarıyla aydınlanan iç karartıcı odasında kahramanımız, geçirdiği coşkulu saatlerden sonra yorgun, hasta olarak kendini güçlükle yatağına atar. Gözlerini kaparken içini ezen derin bir haz duymaktadır. Petersburg sabahlarına özgü aldatıcı bir hayal ışığı aydınlatmaya başlamıştır odasının içini. Öyledir, Nastenka! Dışarıdan bakınca aldanır, hayalcimizin benliğini saran coşkunun gerçek olduğuna inanmaya başlarsınız. Bu temelsiz hayallerde gözle görülür, elle tutulur somut şeylerin olmadığına inanmak pek kolay değildir. Oysa gerçekte hepsi yalandır!.. Hem de ne yalan, Nastenka, ne yalan!.. Diyelim âşık olmuştur; aşk duygusunun bütün coşkusunu, bıktırıcı üzüntülerini ta yüreğinde duymaktadır... Onun yüzünü döndürüp dikkatlice bir bakın! Çılgınca hayallerinde aşık olduğu sevgilisinin henüz yüzünü bile görmediği kimin aklına gelir Nastenka?
Sayfa 58 - İletişim Yay.
Songül Kaplan

Songül Kaplan

, Joined 1000Kitap.
Geri113
202 öğeden 196 ile 202 arasındakiler gösteriliyor.