“Sen bu milletin ferdi değil misin?"
"Ne çıkar bundan? Benim için bu milletin, şu milletin ferdi olmak değil, insanlığın yüz karası olup olmamak önemli. Neron, Hitler ne kadar yüzümü kızartırsa, sizin Menderes'iniz de…”
Görkemli 1961-1971 döneminin sonlarına doğru, "geri kalmışlık" teorisi, yerini "geri bıraktırılmışlık" teorisine bıraktı. Çok kolay oldu. İthal malı bu teori gelip kolaylıkla Türkiye'nin ilerici hareketine yerleşmeye çalıştı. "Geri bıraktırılmıştık": Çok kolay. Bütün kötülükler geri bırakanlarda. Geri kalanlarda bir bütün olarak hiç kusur yok. Geri kalanlar bir bütün olarak temiz. Bu yüzden birlik içinde olabilirler. Kolaylık bu kadar çok.
Dinsel olmayan okulların kurulması ve hızla gelişmesi, ilk bilim topluluklarının ortaya çıkması, periyodik yayınların sayısındaki hızlı artış, burjuva Avrupa devletleriyle kültürel ve bilimsel ilişkilerin gelişmesi... Tüm bunlar, bir yandan Türk aydın kadrolarının nicel ve nitel olarak büyümesini sağlarken, bir yandan da XIX. yüzyılın 60'lı yıllar Osmanlı'sında burjuva liberal-anayasacı düşüncelerin gövermesini sağlayan bir ortam oluşturuyordu.
Türkiye sömürgeci devletler arasında paylaşılamamış ya da bunlardan herhangi birinin sömürgesi olmamışsa bunun nedeni, bu yağlı lokmayı emperyalist devletlerin içlerinden birinin ele geçirmesine olanak vermeyen kendi aralarındaki azılı rekabetti
Irk ve inanç ayrımı olmaksızın bütün Türkiye halkı artık son sabrını da yitiriyor ve öteden beri kendilerini yönetme konusundaki yeteneksizliklerini çok iyi bildiği egemenlerin boyunduruğundan kurtulmak istiyordu... Anadolu'daki Müslümanların bile ayaklanmaya hazır olduklarına hiç kuşku yoktu" Yönetim, halktaki hoşnutsuzluğun büyümesini çoğu kez dinsel farklılıkları körükleyerek ve Müslüman fanatizmini kışkırtarak önleyebiliyordu.
1850'li 60'lı yıllarda yabancı sermaye Osmanlı İmparatorluğu'nda endüstriyel girişimlere de sermaye yatırmaya başladı ve bu yatırımlarla yabancı sermayedarlar 1876 yılında, yabancı uyruklular için toprak mülkiyeti hakkını elde ettiler. Türkiyeli araştırmacı Hüseyin Avni'ye göre, "Avrupa kapitalizmi ekonomik yönden Osmanlı İmparatorluğu'na sokulmak amacıyla yeni demiryolları yapımı, yer altı zenginlikleriyle depo ve iskele gibi tesislerin işletilmesi için doğal olarak kendilerine arsa satılmasını istiyordu”