Bu bahçe, bu nemli toprak, bu yasemin kokusu, bu mehtaplı gece
pırıldamakta devâmedecek ben basıp gidince de,
çünkü o ben gelmeden, ben geldikten sonra da bana bağlı olmadan vardı
ve bende bu aslın sureti çıktı sadece...
Kim bilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi
Uzaktan seyredemeseydik ruhunu birbirimizin.
Kim bilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden Belki bu kadar yakın olmazdık birbirimize...
Gözlerin öyle derindir, ki içeyim diye eğildiğimde bütün güneşlerin kendilerini orda seyretmeye geldiklerini, bütün umutsuzlukların ölmek için kendilerini oraya attıklarını gördüm.
Gözlerin öyle derindir, ki orada hafızamı kaybediyorum.
Nâzım Hikmet'in tercüme ettiği Elsa'nın Gözleri Şiiri - Louis Aragon'dan bir kesit.Kitabı okudu
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...