İşe adanarak yanıp giden her gün anıların üzerine birkaç kül tanesi daha konduruyordu; anılar, ızgaranın altında henüz kor gibi kıpkırmızı yanıyor, ancak kurşuni tabaka zamanla gitgide kalınlaşıyordu. Adam mektupları hâlâ arada sırada çıkarıyordu, ancak mürekkepleri solmuştu, sözcükler artık yüreğine saplanmıyordu, hatta bir defasında kadının fotoğrafına bakarken korkuya kapılmıştı, çünkü onun gözlerinin rengini anımsayamıyordu.
Sayfa 28