Zweig ve Montaigne
Montaigne benim için en önemli duraklardan biridir. Kitabı isebaşucunda durması gereken kitaplardan biri.
Stefan zweig ise Nazi Almanya'sında kitaplarının yakılmasının ardından Erasmus'la başladığı içsel yolculuğuna Montaigne ile noktayı koyar.
Montaigne biyografisi aslında yarım kalmış bir kitaptır. Stefan Zweig'in 1942'de hayatına son vermeyi seçmesi ile beraber kitap tamamlanmamış.
Avrupa'yı Avrupa yapan filozof ve yazarları kendisine konu edinen Stefan Zweig'in yaşam öyküsü yazma ustalığında son durağı Montaigne olmuştur. Zweig "en gönüllü ölüm ölümlerin en güzelidir" diyen Montaigne de belki de kendini buldu. üyük Avrupa'yı geri dönüşü olmayacak şekilde sonlandıran II. Dünya Savaşı yıllarında yaşamın ve yaşamanın insanın kendi iradesine bağlı olmaktan çıktığını fark eden son Avrupalı Stefan Zweig Montaigne kitabı, Zweig'in yaşam öyküsü yazmaktaki o sihirli kalemini, özgürlüğün peşinde koşan Montaigne'in için kullanıyor. Aslında bugünkü Avrupa düşüncesinin de temelini oluşturan "Denemeler" in yazarının nasıl bir ortamda büyüdüğünü, düşüncelerinin nasıl şekillendiğini, hangi şartlarda eserlerini yazdığını Zweig ayrıntılı olarak anlatıyor. Özellikle de Montaigne'in kendi iç kalesine çekilen düşünceli bir insan olarak sunuyor.
Stefan Zweig Biyografisi
Stefan Zweig'ın yazdığı kitapları seven birisi olarak hayatını anlatan bu biyografi kitabını özellikle bir tarihçi olarak kitapta dönemin ruhunu, koşullarını Zweig'ın hayatıyla birlikte okuma imkanı bulduğum için çok keyif aldım. Zweigın hayatını çocukluğundan başlayıp ölümüne kadar bu kitapta izleyebiliyorsunuz. Daha lise hayatında edebiyata ne kadar ilgili birisi olduğunu anlıyorsunuz. Çok akıcı bir dili var kitabın. Hiç sıkmadı diyebilirim.
Zweig'ın Avrupa şehirlerini bu kadar dolaştığını hatta Afrika'nın bazı yerleriyle Hindistana'a kadar gidip gezdiğini bu kitapta öğrendim. Açıkçası kitaptan önce Zweig'ın hayatı konusunda çok az şey biliyordum. Kitabı sevdiğim için bir kez daha okumak istiyorum. Herkese tavsiye ederim.
Macellan
Çevresini dolaşarak dünyanın yuvarlak olduğunu kesin olarak kanıtlayan Portekizli denizcinin biyografisi, Yeniçağ'ın bu en önemli kâşifini kararlı, cesur, mağrur bir kişilik olarak tanımlıyor. Tarihte iz bırakmış kişilerin yaşamöykülerini kendine özgü bir üslupla kaleme alan Zweig, Macellan'da, dünyanın pek çok coğrafi bölgesine bugün bildiğimiz adlarını veren Portekizli kâşifin, her biri apayrı bir macera olan keşiflerini kişiliğiyle bütünleştirerek anlatıyor.
Colombus'un başarısı Avrupa'da müthiş bir şaşkınlık yaratır. Bir süre sonra da yaşlı dünyamızın daha önce hiç tanık olmadığı bir macera ve keşif heyecanı patlak verir: Tek bir cesur insanın başarısından, tüm bir kuşağa yetecek şevk ve cesaret doğar, bu daima böyledir. Avrupa'da sınıfından ve konumundan hoşnut olmayan, haksızlığa uğradığını düşünen ve beklemek için fazla sabırsız olan herkes, küçük oğullar, işsiz subaylar, büyük efendilerin piçleri, kanun tarafından aranan karanlık tipler, hepsi de Yenidünya'ya gitmek ister.
504 syf.
10/10 puan verdi
Zweig' ın, kendi biyografisi olan bu kitabı o kadar çok sevdim ki; gerçi hangi kitabını sevmedin diye sorsalar verecek cevabım öyle bir kitabı yok olur.
Bütün bir yaşamını ilmek ilmek işlemiş kitaba, dostlukları, edebiyat aşkı, sanata olan düşkünlüğü, hep insanlarla iç içe geçen bir yaşamını anlattığı dopdolu bir kitap.
Kitabın başlangıcında öyle bir önsözü var ki; yazarın bir kez daha şapka çıkarılacak cinsten.
Zweig denilince onu tanımlamak için, insan psikoloji analistçisi demenin yeterli olduğunu düşünüyorum. İki tane savaş görüp yaşayan Zweig' ın, hayatına iki tane eş sığdıran, savaşın üzerindeki psikolojik buhranı atlatamayıp eşiyle birlikte intihar ederek yaşamlarına son vermeleri beni en çok etkileyen yanıdır. Bir yandan ona hak verirken, bir yandan keşke yapmasaydın da, bizler daha çok kitaplarını okuyabilseydik diye bencillik etmektende alıkoyamıyorum kendimi.
Sayfanın son cümlesi sanırım yaşadığı psikolojik durumunun özeti gibiydi, aşağıya bu cümleyi yazarken, yazarı tanımak adına, iki savaşın çevrelediği insan psikolojisi, ekonomi, sanat, kültür ve cinsellik yansımasının etkilerini mutlaka okuyun derim.
Kitaptaki son cümle:
"Aydınlık ile karanlığı, savaş ile barışı, yükseliş ile çöküşü yaşamış olan bir kişi, hayatı gerçek anlamda yaşamış demektir".
Stefan Zweig'ın yaşamının son anlarında yazdığı, hatta yarım kalan bir biyografi eseri. Üstelik kendi kaderi ile benzerlikler olduğunu düşündüğü Montaigne'in biyografisi. Montaigne, Zweig için bir ilham kaynağı olmuştur. Öyle ki "En gönüllü ölüm ölümlerin en güzelidir." diyen Montaigne'de kendini bulmuştur.
Zweig iyi ki biyografiler yazmış, iyi ki okuyabiliyoruz. Hiç sıkılmadan, ayrıntılarla boğulmadan, hayranı olduğumuz aydın kişileri onun sayesinde farklı bir yönden tanıma fırsatı buluyoruz.
Daha önce Stefan Zweig'ın, o da çok önceleri, yalnızca Satranç kitabını okumuştum. Yazarın yaşadığı dönem, ürettiği eserler ilgimi çeken konular olsa da sonuçta şu hayatta okuyabileceğimiz kitap sayısı çok çok sınırlı. Bir de yazarın bir miktar popüler kültür malzemesi haline gelmiş olması da Zweig'ın eserlerini bir kenarda bırakmama sebep