Önce insan yaşamını mı, yoksa doğayı mı kurtarmalı, mümkün olduğu kadar çok insana mı, yoksa en iyilerine mi yardım etmeli, ağaç ve hayvan türlerini korumaya mı öncelik verilmeli, yoksa iş yerlerini ve meslekleri mi?
Elinde WODKA adını verdiği bir cins suyla dolu bir bardak getirdi ve demirciye verdi. Gerçek bir cehennemin başlangıcıydı bu. Her şey gayet ilginç başlamıştı: WODKA isimli su önce alev alev yanarak demircinin göğsüne indi, oradan da çılgın bir ateş halinde mideyi ve göbeği sardı.
"Neye gülüyorsun?"
"İnsanlar çok etkileyiciler. Sanki ölümsüzlermiş gibi konuşuyor ve davranıyorlar, oysa yarın sıra onlarda ve ertesi gün toz olacaklar."
Kızlar genellikle soğuk ve kendilerine hayrandılar, ya da öyle görünüyorlardı. Sürekli aynaya bakıyorlardı, etrafta çok cam olması da işlerini epey kolaylaştırıyordu.
Git gide daha fazla insanın ağzında dolanıyordu bu laf, fakat ne anlama geldiği konusunda hiçbirinin tutarlı bir açıklaması yoktu. Bunun alaycı-kötümserden, eğlendirici-iyimsere kadar pek çok değişik anlamı olabilirdi.
"Düşmanlarınız size ait olan şeylere sahip olmak için, en azından bir savaş veriyorlar. Oysa dostlarınız sizin paranızın, zamanınızın ve çıkarlarınızın üzerinde doğal bir hak sahibi olduklarını düşünüyorlar. Dostluklardan kaçının!"