Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.9
WALLFLOWERLARINIZI SULAMAYI UNUTMAYIN
!!!SPOİLER OLDUĞUNU BİLİYORSUN!!!UYARMADI DEME!!!
Bu incelemeye nasıl başlayacağımı uzun zamandır düşünüyorum ve incelemeye bu incelemeyi yazmaya başlamanın ne kadar zor olduğunu anlatarak başlamaya karar verdim. Çok zordu. Liseye yeni başlayan bir çocuğun başından geçen çeşitli dercedeki garip olayları anlatan bir kitap hakkında bir
The Perks of Being a WallflowerStephen Chbosky · Simon & Schuster Childrens Books · 2012842 okunma
aile ve dostların varlığının ne kadar harika olduğuydu.
Kitabın adını çok duyup okumak için sırasını bekletmek... yine ön sıralara alınmış bir kitap, iyi ki de almışım...
En başta ah dedim bu kitap okunmaz, ergen kitabı gibi ama sonra devam edip okudukça merak ettim. Ve tabi Charlie' yi de çok sevdim.
Kitap Charlie' nin arkadaşının intiharı vesilesiyle gizli birine yazdığı yaşadığı olayları, sırları ve düşüncelerini anlattığı mektuplardan oluşuyor. Çok sıcak, çok samimi ve gerçekten çok tatlı. Charlie öğretmeni Bill' in dediği gibi çok özel bir çocuk. Benim için de öyle artık. Hayatındaki herkesi seviyor ve değer veriyor. Ki en çok sevdiği ve değer kitapları dostlarına verebilecek kadar... Kimseyi kırmak ve üzmemek adına elinden geleni yapıyor. Helen Teyzesi'nin özel bi yeri var hayatında, onu çok seviyor ve teyzesinin de onu çok sevdiğine inanıyor. Teyzesinin onun yüzünden öldüğü gerekçesiyle bir suçluluk duygusu da hissediyor. Bu yüzden doğum gününü bile sevmiyor. Ve hayatında öyle bir an geliyor ki hastalığının sebebi olan şeyler açıklığa kavuşuyor ve tabi Sam' in yardımıyla.
Yazılacak çok şey var... Okunmaya değer ve Charlie inanacak çok insan lazım :)
Ah diyorum keşke mektuplarını yazmaya devam etsen ve onlar bana gelse...
Hep mektuplarının sonunda dediğin gibi "daima sevgiler" Charlie. Ben de sana inanıyorum.
Stephen Chbosky. Yazarın okuduğum ilk kitabı. Hatta bazı yerlerde King' in mahlası olabilir mi acaba diye düşünerek yazarı araştırdım.
Eser, King' in kitaplarını andırıyor, az önce de dediğim gibi ben bazen 'o' sandım.
İlk 400 - 450 sayfayı bir günde okudum, gerçekten çok akıcı başarılı bir dili olduğunu inkar edemem, ancak geri kalan yaklaşık
Stephen King kitaplarına o kadar benziyordu ki King okusa acaba bu kitabı ben mi yazmıştım uleyn diye kendini sorgular, o denli benzer yani. Kendi yazmadığını farkettiğinde de yazarın alnına şaplağı yapıştırıp, "üfle aptal olursun" der, kesin der, belki de demiştir. Ne bilelim biz.
Genel anlamda beğendim. Genel diyorum çünkü 200 sayfalık uzatma bölümü var. Hadi oğlum sadede gel, gel, gelsene ,andırına gorum la gelsene derken nihayet geldi. Ama nasıl geldi? Doğal ortamında dişisini bulamamış keko iguanasının, diskonun kapısında bekleyen izbandut bodyguarda "kanki arkadaşlara bi bakıp çıkıcam" demesi gibi geldi. Neyse ne, geldi ya ona bak! Sonunda yeteri tatmine ulaşamasak da bittiğinde adamda ne hayal gücü varmış, tövbeler olsun üç harflilere karışmış dırdırımın bozuk frekansını düzeltip, boyutlar arası gezinen ruhumun kitabı beğendiğine karar kıldım. Ucuz bulursanız okuyun derim.
İngilizce kitap okumayı denemek istiyordum, kısa olması ve kolay okunacak bir dille yazılmış olması nedeniyle The Perks of Being a Wallflower'ı çok düşünmeden okumaya başladım. Farkında olmadan son zamanlarda verdiğim en iyi kararlardan birini vermişim... Belki yetişkin olan, ya da farklı bir sebeple kitapla bağ kuramayan birine abartıyormuşum gibi gelebilir ama bu kitapla çok ihtiyacım olan bir zamanda tanıştım ve çok rahat bir şekilde okuduğum en iyi gençlik romanı diyebiliyorum.
Kitap Charlie'nin mektuplarından oluşuyor, dolayısıyla kolay okunan ve edebi olmayan bir dile sahip. Başta bu nedenle birkaç puan kırarım diye düşünüyordum (çünkü edebi ve betimlemesi bol kitapları daha çok seviyorum) ama yazarın bunu çok iyi bir şekilde kullandığını düşünüyorum, karakterle daha çok yakınlaşmamıza ve onu daha iyi anlamamıza sebep olmuş bu durum.
Kitaptaki tüm karakterler gerçekçi hissettiriyor ve hepsini sevdim ama Charlie... Charlie'yle çok farklı hayatlara ve sorunlara sahip olmamıza rağmen hislerimiz, düşüncelerimiz ve karakterlerimiz fazlasıyla benziyor. Asla unutamayacağım bir karakter olacak. Kitabı okurken onunla beraber üzüldüm, sevindim, yalnız olduğumu hissettim, bir "wallflower" olduğumu fark ettim ve ikimizin de iyi olacağına inandım... Sanırım kitaba bağlanmama sebep olan en önemli nokta sonda Sam'in Charlie'ye söyledikleri oldu. Kendimle bu kadar özleştirdiğim bir karakterin yüzüne vurulan gerçekler beni de çok etkiledi.
Dediğim gibi, okuduğum zamanın ve yaşımın da etkisiyle benim için özel yeri olan bir kitap oldu. 14 - 18 yaş aralığındakiler için okuyabilecekleri en güzel kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum.
Romandaki tüm anlatılara ana karakterimiz Charlie'nin gözünden ve yazmış olduğu mektuplardan tanık oluyoruz. Charlie henüz daha liseye yeni başlamakta olan bir genç. Geçmişten gelen kimi travmaları var ve bunların yarattığı psikolojik sıkıntıların eşiğinde oldukça çekingen bir karaktere sahip olduğu için yeni başlayacak hayatına oldukça karamsar bakmakta. Okulun ilk günlerinde yaşadığı akran zorbalığı ve dışlanma onun bu karamsarlığını çok da haksız çıkarmıyor. Onun hayatını kolaylaştıran karakterlerden birisi Edebiyat Öğretmeni (ki bizim bu tarz gizil güçlerimiz vardır :) ), diğerleri de yeni tanıştığı Sam ve kardeşi Patrick. Herkesin onu dışladığı bir okulda bu iki kardeş Charlie'nin hayatını bir anda değiştiriyorlar. Charlie onlar aracılığıyla arkadaşlık, eğlence, alkol, uyuşturucu, aşk ve cinsellik ile tanışmaya başlıyor. Kendisinin bile hayal edemeyeceği bir sene hızlıca akıp giderken Sam ve Patrick liseden mezun olup üniversite hayatına geçiş yaparken geride kalan Charlie için okul artık eskisi kadar çekici gelmiyor ancak artık yaşadıkları sayesinde daha kendine güvenen ve kabuğundan sıyrılmış bir Charlie var. Açıkçası romanın başlarında inanılmaz bir merakla, elimden bırakmak istemeden okudum ancak yarısına geldiğimde bir müddet sonra kitap benim için aynı heyecanı koruyamadı. Lise çağındaki öğrencilere daha çok hitap edeceğini düşündüğüm bir konuya sahip olsa da içerisinde çok fazla cinsellik, uyuşturucu ve alkol gibi unsurları barındırdığı için o çağdaki gençlere tavsiye edebileceğim bir kitap olma niteliğini yitiriyor. Okumazsanız çok şey kaybedersiniz diyemem, seçim tamamen size kalmış. :)
Kitap Charlie'nin mektuplarından oluşuyor. Bu anlatım yöntemi ile gayet akıcı. Konu olarak size, benliğini arayan bir genç ve arkadaşları ile yaşadıklarını konu alan bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Konu ve gidişat olarak orta düzeyde buldum çünkü, kitabın başlarında merakı cezbetmek için bahsedilen intihar olayına pek değinilmemiş. Kahramanın yaşı konusunda mantık hataları olduğunu düşünüyorum. Ve ayrıca yaşından büyük kişilerle arkadaşlık yaptığı için tanık olduğu bazı olaylar ve kötü alışkanlıklar edinmesi sevmediğim kısımlar oldu.
Beğendiğim yönü ise, arkadaşlarının yaşadıklarını anlamak ve çözümlemek isterken kendi sorunlarının nedeni ortaya çıkıyor olması.
Belirttiğim gibi kitabı orta düzeyde buldum ama filmi de çok merak ettim doğrusu. Bakalım fikrim değişecek mi .
Ah Charlie!Değişik ve bir o kadar da sıcak bir kitap.
İlk başlarda ergen kitabı sanki bu deseniz de daha sonra okudukça Charlie bir anda aileden biri, sizin küçük kardeşiniz oluveriyor.Onun çaresizliğiyle üzülüyor sade aşkı, çekingenliği ile de yüzünüz kızarıyor. Dostluklarla perçinlenen,müzikleriyle efsaneleşen bu kitap bir anda başucu kitabınız oluveriyor."Hakettiğimizi düşündüğümüz sevgiye razı oluyoruz." cümlesiyle aşk hayatınız bir anda gözünüzün önünden geçiveriyor.
Unutmadan ekleyelim; bu kitap Logan Lerman, Emma Watson, Ezra Miller 'ın oyunculuğuyla muhteşem bir filme dönüşüyor bir anda.Okumadan ve izlemeden geçmemeniz önemle rica olunur.
Belki okumak için geciktim, belki lisede bitirmiş olmam gerekirdi ama ben şimdi okuduğum için çok memnunum. Bazı kitaplar bazen tam doğru zamana denk gelir ya, öyle bir şey oldu bu kitabı okurken. Okuduğum en yumuşak akan kitaptı, yüksek sosyal anksiyeteli ve çeşitli mental sorunlarla yüzleşen bir gencin gözünden olduğu halde. Yavaş yavaş, acele etmeden okunabilecek ve ara vermekten korkulmayacak bir kitaptı. ‘Şu sayfaya, şu bölüme kadar okuyayım bugün’ gibi kendimi hiç zorlamadan, tamamen o an nereye kadar okumak istiyorsam okuyup ağır ağır bitirdiğim bir kitap oldu. Keşke daha bile uzatsaymışım, kitap mektuplar halinde olduğu için her gün bir mektup bile okuyabilirmişim, çünkü okurken mektupları kitap içerisinde ‘size’ yazan Charlie bir nevi arkadaşınız haline geliyor ve bitirip de ondan ayrılmak epey bir zorlayıcı oluyor. Bir gün tekrar okuyacağıma eminim, umarım o zaman da bu rahatlatıcı etkisini hissederim.
Bu kitabla bağlı xronoloji ardıcıllığım belə idi: əvvəlcə filmin adını öyrəndim, adı diqqətimi cəlb etdi, daha sonra kitabı rastıma çıxdı, kitabı oxumağa başladım, arada filminin fraqmanına baxdığım üçün təkrar oxuma maraqlanıb davam etdim, düşündüyümdən daha sakit və eləcə də baş qəhrəmanın düşüncəli və bir o qədər də söhbəti tuta bilməyən biri olduğu gördüm (눈치 없어요). Filmini hələki izləmək fikrim yoxdur, gələcəkdə də ümidvaram ki, izləmərəm. Belə
Saksı Olmanın Faydaları
Ne diyeceğimi bilmiyorum. Uzun zaman sonra kendimi bulduğum, sanki kitabın baş karakteri benmişim gibi hissettiğim bir kitap. Çok güzeldi... Ne diyeceğimi gerçekten bilemiyorum. Mutluluğumu nasıl kelimelere diyeceğimi bilmiyorum. Sadece kitabı düşünüp ağlamak istiyorum.
Kitabı okurken sık sık Charlie'ye sarılıp ona her şeyin iyi olacağını söylemek isterdim ama o bunu hep kendisi yaptı. Yaşamı çözememiş olduğunu düşünmesine rağmen bence çoğu kişiden daha iyi anlamıştı. Gözlemleri öyle merak uyandırıcı ve öyle gerçekti ki. Kitabın bir yerinde alışveriş merkezine gidip insanların oraya neden geldiklerini anlamaya çalışıyordu. Sadece hayranlık duyabildim.
Gerçek sevginin ne demek olduğunu bile öyle net biliyordu ki bazı kısımlarda ona imrenmekten kendimi alamadım. Belki saksı olmak o kadar da kötü bir şey değildir dememe sebep oldu.
Yaşamımın iyi olacağına inandırdı bu kitap beni. Belki şimdi değilse de bir gün... Kesinlikle öneriyorum.
Bu kitabı ilk okuduğumda yaş olarak Charlie'den daha küçüktüm. Filmiyle birlikte benim için çok özel bir yere sahipti bu kitap. Fakat o zamanlar yaşımın da getirdiği saflık ile önemli birçok noktayı kaçırmışım.
Kitabı en son okuduğumdan beri geçen bu yıllarda Charlie'ye ne kadar benzediğimi görmek beni çok şaşırttı. Her şeyi çok düşünen, hissettiği yoğun duygular karşısında çoğu zaman ağlamamak için savaş veren Charlie hikayesini anlatırken sayfalarda kendimi buldum. Her karakter çok gerçekçi ve insan mutlaka kendinden bir parça buluyor.
Şu an yaşım hepsinden daha büyük ve tıpkı bana olduğu gibi onlar için de her şeyin yoluna gireceğini söylemek istiyorum hepsine. Özellikle de Charlie'ye. Onun mutlu olmasını çok istiyorum.
15 yaşındaki ana karakterimiz Charlie, okuduğum en masum karakter olabilir. İnanılmaz dikkatli olmasının yanı sıra, pamuk gibi bir kalbe sahip. Müzik zevki en az okuduğu kitaplar kadar güzel. Sam ve Patrick'le kurduğu dostluk o kadar güzel ki içim cız ediyor. 15 yaşında olmak, dostluklar kurmak, aile hayatı, travmalar derken o hassas döneme Charlie'nin yazdığı mektuplar sayesinde şahit oluyoruz. Kitabı her okuduğumda bir duygu seline kapılıyorum, 20. yılı için özel basılan edisyonundaki ek mektup da beni ekstra etkiledi.
Muhtemelen #çavdartarlasındaçocuklar 'ı okumuşsunuzdur. #saksıolmanınfaydaları da o hikayenin biraz modern versiyonu diyebiliriz. Tabii bundan sakın aynı oldukları veya #stephenchbosky 'nin Salinger'i kopyaladığı kanısına varmayın; yazım tekniklerinden karakter gelişimine kadar son derece farklılar. Charlie on beş yaşında, liseye yeni başlamış bir delikanlı. Ancak Charlie, yaşıtlarının aksine utangaç, içine kapanık, okumaya ve yazmaya merakı olan #asosyal bir genç. Bu merakı yeni öğretmeni Bill sayesinde iyice körükleniyor. Ayrıca Charlie tam bir gözlemci. Etrafında olanları farklı bir üslupla bize aktarıyor. #kitap Charlie'nin adını bilmediğimiz birine yazdığı mektuplarından oluşuyor. Her mektubunda karşısındakine, dolayısıyla bize yeni bir şey anlatıyor Charlie. İlk aşkını, sevdiği şarkıları, okuduğu kitapları, yaşadığı tuhaflıkları, ilk uyuşturucusunu, ilk seksini anlatıyor. Ve bunları yürek burkucu ama aynı zamanda insanı gülümseten bir dille anlatıyor. Charlie'nin satırları beni öyle içine çekti, bana öyle yakın geldi ki onun yanında olsam ben de ağlayabilirdim sanırım. #theperksofbeingawallflower 'da gençlik ateşi, romantizm, hayal kırıklığı, mutluluk, sevgi, hayaller, şiir, müzik, eşcinsellik her şey var. Bence bu kitabı güzel kılan bir başka sebepte bu..