İş ne olursa olsun, film yıldızı da olsa, işçi de olsa bir insan sıradan bir günde işine geldiğinde yüzünde 'Ben hala uyuyorum' diyen bir ifadeyle gelirdi.
Clark diğer tarafta işlerin düzeleceğini umuyordu ısrarla ama otlu yol değişmeden uzanmaktaydı. Hatta biraz daha belirsizleşiyor ve daralıyordu ve Clark'a okumayı sevdiği fantastik epiklerdeki... Terry Brooks, Stephen Donaldson ve elbette ki hepsinin ruhani babası J. R. R. Tolkien gibi insanların öykülerindeki yolları anımsatmaya başlamıştı. Bu öykülerdeki karakterler (genellikle kıllı ayakları ve sivri kulakları olurdu) kötü bir his almalarına karşın böyle ıssız yollardan gider ve sonunda genellikler trollerle, hayaletlerle ya da gürzlü iskeletlerle savaşmak zorunda kalırlardı.
Rüyalar ve Karabasanlar orijinalinde aslında 25 öyküden oluşan bir kitapmış. Yurtdışında durum nedir bilmiyorum ancak Türkiye basımı üç parçaya ayrılmış. Kitap “Bütün Kargaşanın Sonu”, “İnsan Alışıyor”, “Takırdayan Dişler”, “Lastik Pabuçlar”, “Muhteşem Bir Müzik Grupları Var, Bilirsiniz”, “Evde Doğum”, “Yağmur Mevsimi” ve “Pardon Doğru Numara” isimli sekiz öyküden oluşuyor. Kitap insanların içindeki şiddet eğilimini yok etmeye çalışan ve çok zeki olan Bobby’in yaptığı şeyi ve sonuçlarını kardeşinin ağzından anlattığı hafif bilimkurgu denebilecek harika bir hikayeyle başlıyor. Ancak daha sonrasında gelen “İnsan Alışıyor” hikayesi benim için kitabın en sıkıcı hikayesiydi. Artık bir yerden sonra bitsin diye zorla okudum. Daha sonrasında gelen hikayeler ise genel olarak Stephen King’in yazım tarzını ve havasını veren güzel hikayelerdi. “Muhteşem Bir Müzik Grupları Var, Bilirsiniz” hikayesini okurken daha önce kısa film olarak izlediğimi hemen hatırladım. Malum ne de olsa Stephen King kitapları sinemaya en çok uyarlanan yazarlardan birisi. Kitabın son hikayesi ise değişik bir tarzdaydı. Bir senaryo şeklinde yazılmış, aslında duygusal olan bir hikayeydi. Kitabın kapanış hikayesi olarak bunun seçilmesi gayet yerinde olmuş. Genel olarak King severlerin okumaktan zevk alacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Selam arkadaşlar, geçtiğimiz haftalarda bir sohbet esnasinda bir kaç kişi, Stephen King'i özlediğimizi fark ettik ve madem özledik, okuyalim o halde, neden bekliyoruz dedik... Beklemek icin aslında iyi bir sebebimiz de vardı, site genelinde devam eden Tolstoy okuma etkinliği... O yüzden tarih olarak da 15 nisan belirledik... O sohbete iştirak edip