Yahudi Uydurması "Anne Frank"
Birleşik Amerika'da çıkmakta olan "The Gross and the Flag" gazetesinin 18. yıl 9. sayı 18. sahifesinde ve yine Amerikada National Economic Concil Bulletin'in 15 Nisan 1960 tarihli sayısında ve İsveçte Stokholm'de çıkan Pria Ord gazetelerinde Anna Frank hakkında aynen şu yazılar okunmuştur;
“Tarihte bir çok efsâne bulunur, fakat An Frank rezâleti gibi olanı görülmemiştir. Bu efsâne tamamiyle Yahudi kafasından çıkmıştır. Bu eseri yazan Mayer Levin, bizzat AnFrank ismini de bir kızın kendi yazdığı şâheserle alâkası olmadığını bildirmiştir. Bu sebeple New-York mahkemesine müracaat etmiş; An Frank adlı bir kız, eserle alâkası olmadığını isbat etmiş ve Ann Frank'ın babası geçinip bu sâyede film, radyo, televizyon şirketleri ve neşriyat evlerinden muazzam para sızdıran Mösyö Frank, mahkeme karariyle eseri yazan Mayer Levin'e 50.000 dolar tazminat vermiştir.
Resmi şekilde yalanlanan uydurma ve tamamen hay bir propaganda eserine mukabil, yüzde yüz hakikat o ve koca bir Türk ordusunun gözü önünde cereyan etmş âdil ve âlicenap asker hâkimlerin kararlariyle kesinleş hakiki bir fâciayı olduğu gibi ve bütün çıplaklığıyle efkârına, medeni milletlere, tarihe ve hak seven bütün sanlığa hediye etmeği şerefli bir insanlık vazifesi bildim.
Teşkilat-ı Mahsusa'nın Musahibi
Hüseyin Aziz Akyürek (d. 1882, Trabzon - ö. 15 Ağustos 1951, Ankara), II. Meşrutiyet döneminde Osmanlı Devleti bürokrasisinde üst düzey görevlerden sonra, Yunan işgali sonrası Manisa'da
Roman, bir Rus mafya lideri ve kendine düzenlenen suikast girişiminden ötürü bacağında bir sakatlık meydana gelmiş bundan dolayı da konumu tehlike altında Maxim'in düşüncesi de bu tehlikeyi atlatmak için en yakın zamanda bir evlilik yapması gerektiği oluyor. İş yaptığı adamlardan biri yanlışlıkla Roman'ın parasını bir dolandırıcıya kaptırınca akıllarına bir fikir geliyor ve adamın kızı Nina'ya evlenmesi için şantaj yapıyorlar.
Klasik watty mafya romantizmi denilebilir. Kötülemek için söylemiyorum kesinlikle wattpad okumayı seven bir insanım bu kitaptan da okurken oldukça keyif aldım diyebilirim. Ancak bu kitap için kıyaslayacak olursam daha önce okuduğum kahramanlar düştüğünde kitabı bir mafya kitabı olarak bana daha dolu gelmişti diyebilirim ki 240 sayfa bir kitaptı bu fazla bir şey bekleyemezdim zaten.
Rs kurtarıcısı diyebilirim. Yazarın kaleminden yana sorun yaşamadım akıcıydı basit bir dili vardı. Gördüğüme göre çoğu kişi ilk kitabın basit kaldığını ama devamında geliştiğini söylemiş zaten. Ayrıca basit bir dille anlatılmış bir kitaba ihtiyaç duyduğumdan çok da sorun yaşamadım.
Benim için kitap hakkındaki en önemli nokta kadına şiddet unsurlarının veya stokholm güzellemesinin olmamasıydı. Tam kafa dağıtmalık eğlenceli çerezlik bir romantik komediydi. Mafya konulu olsa da öyle tetikleyecek detaylı işkence vs sahneleri yoktu. Öldürme tabi geçiyordu adam mafya sonuçta. Ek olarak smutı da iyiydi bence. Seriye devam etmek planlarım arasında ama peş peşe okumam diye düşünüyorum. 
Tuvaldeki Yaralar 
Neva Altaj
Stokholm Sendromu gibi
Eva, insan zaman zaman saçlarından sürüklenmekten hoşlanabilir.İnsan ruhu böylesine ters olabilir.Birisi neler olduğunu sorduğunda sevinçle yanıt verebilir, 'Saçlarımdan sürükleniyorum!' Karşısındaki, 'Kendini kurtarman için sana yardım etmeyeyim mi?' diye sorar alacağı yanıt, 'Hayır' olur. 'Nasıl dayanıyorsun?' diye sorulursa da, 'Dayanıyorum çünkü saçımı çeken eli seviyorum' diye yanıt verir...
Bu toprakların insanları,zulmü kaderin vücut bulmuş hali gibi kabullenmeye yatkın insanlardır.yetmez kendilerini zalimin yerine koyup olayları Bir de onun gözünden görmek hatta hak vermek egilimindedir.bir tür stokholm sendromu ki,mağdurların geleneği geleceklerini rehin alan haydutlara duygusal olarak Bağlar,gönüllü kurban statüsüne sokar. bu patolojik bağlanmanın temel nedeni, insanımızın takdire şayan hayatta kalma içgüdüsüdür.
Bir mucit doğuyor,ilk durak yeniden stokholm
Yaratıcı zekalar,gözlerini ve zihinlerini hep
Açık tutarlar,çok da hata yaparlar.ama hatalarını,onları hedefe götüren adımlar olarak görürler.
