456 syf.
8/10 puan verdi
Gecenin birinde bitirdim ve anında inceleme yapmak istedim. Taze taze aradan çıksın. Başı aşırı akıcıydı ve sarıyordu. Ortalarda bir kopukluk oldu ama sonra bir anda geri kazandım okuma isteğimi. Sonu iyiydi. Twistler tahmin edilebilir olsa da iyi yerleştirilmiş ve beklemediğim bir anda geldi. Şaşırdım açıkçası. Olaylar yerinde ilerliyordu. Kiva'nın son sahnesi hatta son geçen cümle bile diğer kitabı almak için işaret. Güzeldi. Gerçekten beğendim (ağlama emojisi) ve kendime şaşıyorum. Booktok'ta fazla görmüyordum ara sıra karşıma çıkıyordu, çevirildikten sonra daha çok çıkmaya başladı ama yine de hakkında bilgi edinmem için yetersizdi ve bu yüzden daha çok beğendiğimi düşünüyorum. Kiva'yı çok sevdim ama şu an yapacakları bir tık korkutuyor. Jaren'in kalbi çok kırılacak gibi, eğer o da Kiva'ya karşı bir şeyler planlamıyorsa ya da ileride planlamazsa tabii. Neyse burayı geçelim Tipp çok tatlı (ağlayan emoji) Yanağını sıkasım geliyordu resmen. Çok tatlı bir çocuk. Naari başından beri sevdiğim bir karakterdi. İyi olacağını sezersiniz de sebepsiz yere seversiniz ya ondandı işte. Sanırım bu kadar. O Mother sahnesi beni gereksiz çok şaşırttı onun dışında pek şaşırdığım twist olmadı ama güzeldi plot açısından. Tam istediğim tarzda fantastik. Romantizm ön planda değil, plot önde. Sadece bazı twistler fazla klişemsi gelmişti ama olsun tuz biber diyelim geçelim.
Hapishane Şifacısı
Hapishane ŞifacısıLynette Noni · Artemis Milenyum · 2023110 okunma
517 syf.
10/10 puan verdi
·
27 günde okudu
Kitabın son 2 sayfasını çok zor okudum, cümlelerin anlamını algılamaya direndi beynim. Çevirmenin eklediği küçük notlar çok anlamlı özellikle de son not kitapla ilgili çıkarımı doğrulamış oldu. Kendini gerçekleştirmek istiyor Martin Eden ama bunu bireyci bir motivasyonla yapıyor ve tutunamıyor. Hayatla ve insanlarla anlamlı bağlar kuramayarak tutunamamaktan bahsediyorum. Onun gibi tutunamayan ama kendini gerçekleştirmiş birçok insan var mesela Nikola Tesla. İnsanlara tutunmak için ilişkiler konusunda çok da idealist olmamak gerekiyor sanırım. Kendini realist olarak tanımlamış evet belki gerçekler hakkında realist ama insan ilişkileri konusunda idealist. Ona gerçekten değer veren ve seven insanlar vardı onlara tutunabilirdi. Ona motivasyon kaynağı olan sahte dünyanın hayal kırıklığına çok fazla odaklandı. Spiritüel yaklaşımla kendine inanması ve bu inançla hareket etmesi çok etkileyiciydi. Bugüne kadar okuduğum en iyi romanlardan biri. Şu an realist olduğunu hissettim çünkü kitabın sonu beni çok rahatsız etti. Martin Eden aynı şekilde insan ilişkilerinin doğasındaki sahtelikleri de realist bir şekilde kabul edebilseydi bu konuda idealist olmasaydı mutlu olabilirdi. Belki de çok genç olduğu için olgunlaşmadan bu yükü kaldırmaya çalıştı. Kitap hakkında bir kitap yazılır belki de yazılmıştır. Son söz olarak çok beğendim, uzun uzun düşüneceğim ve hep hatırlayacağım bir kitap.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390bin okunma
Reklam
Reklamcılar 1920'lerden bu yana kendi aralarındaki konuşmalarda mesleklerinin insanlara kendilerini yetersiz hissettirip sonra da ürünlerini kendi yarattıkları bu yetersizlik hissinin çözümü diye sunmak olduğunu itiraf ediyorlar. Reklamlar dost gibi görünen düşmanların şahikası - sürekli şöyle diyorlar: Bak canım, ben senin harika
Sayfa 126Kitabı okudu
456 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Küller Şehri ~ Cassandra Clare . İlk kitapta Clary Fray ile başlamıştık. Bir cinayete tanık olduğunda hayatı değişmişti. Gölge Avcıları ile tanışması ve annesinin sakladıklarında hayatının yeni bir döneminin kilidi açılmıştı. İblisler, gölge avcıları, periler, kurtadamlar ve vampirlerle dolu bir dünya… İlk kitapta öğrendiğimiz gerçekle beraber
Küller Şehri
Küller ŞehriCassandra Clare · Artemis Yayınları · 20242,198 okunma
432 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
boğazım düğüm düğüm. ne düşünsem ne söylesem bilemiyorum. bir insan bu satırları nasıl yazabildi? benim şu an boğazım bu kadar düğüm düğümken Cemal bu kitabı nasıl bitirebildi? kitabı ilk wattpad'de iken okumuştum. o zamanlar sonunu bilmiyordum benim için tamamen tesadüf bir son olmuştu. ama şimdi sonunu bilmeme rağmen okudum. 4 yıl önce okuduğum kitap hala beni üzebiliyormuş. bir aşkın insanı mahvettigini biliyordum zaten ama bunu okumak içimde tarif edemeyeceğim şeyler meydana getirdi. okuduğuma asla pişman değilim. kitabı okuyacaksınız içindeki dramın fazla olmasından dolayı iyi bir psikolojinin içerisindeyken okuyun ama mutlaka okuyun.
Kibrit
KibritCemal Latifoğlu · Ephesus Yayınları · 2023104 okunma
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
"İyiyim." dedi, "Sorun ne? Şarkıyla bir hatran mı var?" diye sordu Bulut merakla. "Abim her gece bu şarkıyı dinlerdi..." diye mırıldandı. Bulut ve ben aynı anda Uraz'a baktık. "Dinlerdi?" diye tekrar ettim son kelimesini. "Trafik kazası gecirip komaya girmeden önce." Uraz'ın kurduğu cümleyi sadece Bulut ve ben duymuştuk. Bir de ekran başında bizi izleyen milyonlarca insan... Zar zor yutkunduğum sırada ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemiyordum. Uraz tam burada, tam şu an, tam bu şarkıyı dinlerken açılmak istemişti. "Şu an.." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek, "Abin şu an komada mı?" "Abim uzun süredir komada." dedi Uraz. Sesindeki güce inanması güçtü. "Peki annen ve baban onun yanında mı?" diye sordu Bulut. "Onun yanında ben varım." dedi Uraz, "Buraya onun için geldim. Hala onun yanındayım, beni orada hissettiğine eminim."
Kürk Mantolu Madonna
Hafsa kabanının iplerini bağlayıp turuncu şapkasını kumral saçlarının üzerine geçirdi. Ders kitaplarını da eline alarak sınıfından çıktı. Yine onun açısından çok keyifli olan bir dersten çıkmıştı. Edebiyat okumaya bayılıyordu. Kampüsünün olduğu binadan çıkıp çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Dışarıda en sevdiği hava olan sonbahar vardı.
Alparslan'ın yenik Roma imparatoruna ilginç bir sorusu olacaktır:
“Eğer siz galip gelip beni esir alsaydınız nasıl bir muamele gösterecektiniz?” Romen Diyojen kısa ve net bir şekilde kötü muamelede bulunacağını, kamçılatacağını, hatta öldürteceğini ifade eder. Ardından Sultan Alparslan'ın ikinci sorusu gelir. “Peki benim size şu an nasıl muamele edeceğimi düşünüyorsunuz?” Romen Diyojen, “Muhtemelen öldüreceksiniz ya da İslam ülkelerine gönderip teşhir ettireceksiniz, zayıf bir ihtimal ile de iyi davranıp serbest bırakacaksınız,” cevabını verir. Sultan Alparslan, Romen Diyojen'in tahtını kendi tahtının yanına getirtecek, tacını ona iade edecek, ona bir misafir gibi davranacaktır. Roma imparatoru ile bir barış anlaşması imzalanacak, Selçuklu askerlerinin nezaretinde kendi ülke topraklarına kadar uğurlanacaktır.
Bir sabah Kellynch Hall'da gazeteyi bırakırken Bay Shepherd, "Şunu belirtmek isterim ki Sör Walter," dedi, "şu anki durum bizim lehimize. Bu barış, bütün zengin deniz subaylarımızı karaya çıkaracak. Hepsi bir yuva isteyecek. Kiracı seçimi için daha iyi bir zaman olamaz, Sör Walter, son derece sorumlu kiracılar. Savaş sırasında
Reklam
KARANFİL KIZ
O zamanlar dünya gerçekten de bir öküzün boynuzlarında durmaktaymış ve Karanfil Kız'ın bu aşırı gelişmiş iribaşa söyleyecek bir çift sözü varmış. Ama dur bak, en iyisi baştan başlayayım. Şimdi bu Karanfil Kız babasını fazla görememekten şikâyetçiymiş. Çünkü adamcağız haftanın her günü, hatta bazen haftasonları bile geç saatlere kadar çalışır,
Yüce Dosta
ayrılış günü yüklemediler bir şey alaca tüylü develere en son o ayrıldı haykırdım tutamadım kendimi uzaklara gitme diye ey benim iki gözüm, canım kesib’e mutlaka uğra yönel lâ’lâ tepesine doğru
Değil Mi? - Ulu Tanrım, akıl ermez sırrına, Bin bir ismi hakta pinhan edersin. İçirirsin sabrın peymanesini, Hikmetini sonra ayân edersin. Gizlenirsin bir nüvenin içinde,
Eudaimonia vs Pleasure
Çok net bir örneğini yaşadım bu aralar. Sıkıldım, çabaladım, saatlerimi harcadım ve evet, keyifliyim. Hem de çok fazla. Anlık zevklerin verdiği zevkten çok daha fazlasını hissediyorum şu an. Hak ettim çünkü. Bir anda ulaşmadım bu noktaya, bir amacım vardı. Hayat da böyle gelip geçiyor işte. Anlık zevkler hoşuma gidiyor olabilir ama sonrasında pişmanlık, kendine olan saygının azalması, gerçek hayattan uzaklaşma olduktan sonra sikmişim o aldığım zevki. Bundan sonraki süreçte de, bu bir aylık süreçte amaçlarıma uygun hareket etmeliyim. Bunun sonuçlarının beni oldukça tatmin edeceğini adım gibi biliyorum. Ya anlık zevklere kaptırırsam kendimi, o zaman da ne olacağını adım gibi biliyorum. İnanılmaz bir öz saygı azalması, kendini sabote etme etc. Gerek var mı buna, gerçekten yok. Bir yandan kendini geliştirirken, karakterini ortaya çıkarırken diğer yandan neden kendini bile isteye aşağı çekiyorsun? Bunu anlamak o kadar da zor değil aslında. Kendimce sebeplerim var. Sen ALPEREN değilsin ki anlayasın. -Sen de ALPEREN gibi davran o zaman sikik. Düşürme kendini bu kadar. -Haklısın, kusura bakma. Düzeltmem lazım bazı şeyleri, farkındayım. Bana da zaman ver lütfen, nereden nereye geldiğimi sadece sen biliyorsun. -Biliyorum tabii aptal, o yüzden uyarıyorum ya seni, o hallerine tekrar düşme diye. Parka gidip bira içip intihar etme planlarını ne ara unuttun? -Ne unutması amk, keşke unutabilsem derdim ama istemiyorum unutmak. Unutmak beni bu hale sokuyor zaten. Unutmayacağım o bok gibi günleri, o karanlık günleri. O günler bana yol gösteriyor. Teşekkürler depresyon.
128 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
X'te (Twitter'da) bir kullanıcı tarafından hazırlanan Queer Edebiyat ile ilgili bir seride yazarın ismini görüp not etmiştim. Kendi yazarlarımız arasında queer konu başlıklı kitapların olduğundan bir haber olduğum için açıkçası şaşırmıştım. Kitabın kendisini alıp okuyamasam da e-kitap olarak okuma fırsatı buldum. Öykülerdeki acımasız tavır, üzüntülü anlar, anlaşılmama, kaybolma, kendini arama, kendini keşfedip bir başkasına kabullendirememe... Hepsi o kadar gerçek ki! Okurken kesin şu an birinin yarım kalmış hikayesinden bir kesit okuyorum diye geçirdim içimden. Bazı öykülerde olayın her iki kişinin de gözünden anlatılışını özellikle sevdim. o anlaşılmama, kabul edilmeme durumunu vurguladığını düşünüyorum hatta. Ama şu da bir gerçek ki güncel yazarlarımız arasında öykü kategorisinde beni çok ama çok etkileyen kişi hala : Ömür İklim Demir. Nedense Ömür İklim Demir'in acıklı öyküleri içime daha çok işliyor. Bu demek değildir ki Yalçın Tosun okumayacağım. Tabii ki yeni kitabının siparişini verdim bile.!
Dokunma Dersleri
Dokunma DersleriYalçın Tosun · Yapı Kredi Yayınları · 2018619 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.