Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Susuzluk - Gassan Kenefânî
Susuzluk Ah! Keşke kederli insan bir yere gidebilse. Peki nereye? Bu önemli değil. Sadece gidebilse. Dört duvar arasında amaçsızca dolandı. Sonra karyolanın üzerine çöktü. Plaktan yükselen kederli şarkı artık gönlünü titretmiyor, şarkı soğuk bedenine dokunuyor ve duvara tutunmak istercesine geri çekiliyordu. Bir zamanlar şarkının her şey olduğuna
Sayfa 113 - LorasKitabı okudu
Reklam
_Her seçiş bir vazgeçiştir. _Sonunda kendim olabilmek için, değişiyorum. _Ezilenler arasında din adamı yoktur. Din adamları, ezen sınıfların asalaklarıdır. _Oy verdiğiniz hükümet soykırım işlerken siz kurban değilseniz, o zaman kesinlikle işkencecisiniz. _Hepsi birden aynı şeyi düşünmeye neden bu kadar önem veriyorlar. _Düşünmek için zaman
Abartısız ve görünene işaret eden tanımlar sade olmakla birlikte, en güçlü ve en etkileyici tanımlardır. Çünkü onlar satır aralarını değil satırlara yazılanı okurlar. Anlaşılmazlığ zemin arkasına saklanmak yerine anlaşılırlığın sadeliği ile yetinirler. Sadelik zordur çünkü ancak farkındalıkla sağlanır. Sade bir tanımla evlilik, birlikteliğin tek
Hiç Hiç Bir insani unutmak, bir insandan vazgeçmek, bir insani hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda kaldın mi hiç? Hani ölmüş gibi, hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi, her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi. Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek, ama ölmüş gibi
X Arabasına bindiğimiz zaman Prens: -Bakın aklıma ne geldi, dedi, bir yere gidip bir şeyler yesek. Ne dersiniz? -Bilmem ki Prens. Geceleri yemek yeme alışkanlığım yoktur. Sabit, kurnaz bakışını gözlerime dikerek: - Hem yer, hem konuşuruz, diye ekledi. "Anlaşıldı, açık konuşmak istiyor!" diye düşündüm. Benim de istediğim buydu zaten.
Reklam
Bir İnsanı Unutmak Zorunda Kaldın mı Hiç?
Hiç bir insani unutmak, bir insandan vazgeçmek, bir insani hayatindan sonsuza kadar çikartmak zorunda kaldin mi hiç?
50- Hani bir zamanlar sizin için denizi yarıp, sizi kurtardık da Firavun'un adamlarını suda boğduk, siz de bakıp duruyordunuz. 51- Hani bir zamanlar Musa'ya kırk gecelik vaad verdik de sonra siz onun arkasından buzağıyı put edindiniz ve o halinizle zalimler idiniz. 52- Sonra yine de sizi affettik, artık şükretmeniz gerekiyordu. 53- Ve
Müzik
İnsanın kelimelerle anlatamadığını notalarla anlatma santıdır bence müzik.Hele ki kelimelerin muhtevasının bu denli boşaltıldığı zamanımızda neler anlatmaz ki notalar gönlü güzel kalanlara. Sizin de mutlaka kalbinize düşmüştür; bir sevdiğiniz vardır, ona karşı hissettikleriniz öyle derin öyle müstesnadır ki, tüm sözcüklerini tarasanız evrenin,
17 ~ 23
Hiç Hiç Bir insani unutmak, bir insandan vazgeçmek, bir insani hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda kaldın mi hiç? Hani ölmüş gibi, hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi, her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi. Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek, ama ölmüş gibi
Reklam
Cahide, senin gideceğin gün,henüz sabaha karşı. Eve geri döndüm. Korkunç, yalnız eve. Merdiven yine gicirdadi. Basamaklarda ölmek istedim. Ben de ölmek istedim; zira o zaman aramızdaki ayrılık belki sona erecek. Koltuğun bıraktığın gibi duruyordu. O , epeydir ' senin ' koltuğun. Ona baktım: Gobleni eskimiş, gülleri, küçücük gülleri soluk. Tekrar aşağıya indim, kapıyı kilitledim. Koltuğun bir iki gün daha böyle, bıraktığın gibi kalacak. Gözlerim yaşardı . Sen, sanki yanımda, karşımdaymışsın gibi. Yanındaki sehpada dudaklarının değdiği şampanya kadehi. Ben de dudaklarımı değdirmek isterdim. Bir sigara yaktım. Aylarca gorusmeyeceğiz. Kim bilir ne zaman tekrar döneceksin. Dinlediğimiz şarkıların hiçbirini dinlemedim. Konuştuklarımızı, gözyaşlarımızı -akmayan- düşündüm. Mezarlığı. Ölümü. Ölüm şu an bana çok yakın geldi.
Allah, kadını asla aşağılamamışken kadın-erkek ayrımı yapmadan açık açık ayetlerde her iki cinse de emir ve yasaklar buyurmuşken, ilk emrin "Oku!" değil de sanki "Dinle!" olduğunu sanıp dolayısıyla okumayıp hep ondan bundan dinlediğimiz için bunun tersini düşündük. Erkek ve kadının birbirleri üzerinde hakları olduğunu ama herhangi bir üstünlükleri olmadığını, üstünlüğün ancak takvada olduğunu Rabbimiz bize bildirmişken akıl sahibi mü'minler olarak bu konudaki tavrımızı belirlemede yegane ölçünün Kur'an olması bizim için en doğru yolken biz ne yaptık ? Her hal ve şartta bize gelen rivayetlerin Kur'an la çelişip çelişmediğibe bakmak ve ona göre amel etmek Allah'ın rızasına en uygun yöntem değil mi ki hep "Şu hoca söylüyorsa doğrudur..." deme tembelliğini tercih ettik. Şunu unutmayalım ki ortada Allah'ın kitabı varken hiç bir rivayetin kitabın üstünde bir değeri olmaz, olamaz.
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.