: Yusuf Hayaloğlu
Şu dağlarda kar olsaydım olsaydım
Bir asi rüzgar olsaydım olsaydım
Arar bulur muydun beni beni
Sahipsiz mezar olsaydım olsaydım.
Şu yangında har olsaydım olsaydım
Ağlayıp bizar olsaydım olsaydım
Belki yaslanırdın bana bana
Mahpusta duvar olsaydım olsaydım.
Şu bozkırda han olsaydım olsaydım
Yıkık perişan olsaydım olsaydım
Yine sever miydin beni beni
Simsiyah duman olsaydım olsaydım.
Şu yarada kan olsaydım olsaydım
Dökülüp ziyan olsaydım olsaydım
Bu dünyada yerim yokmuş yokmuş
Keşke bir yalan olsaydım olsaydım
YAĞMUR..
Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat.
Yıllardır bozbulanık suları yudumladım,
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları,
Yağmur, seni bekleyen
Yıllar önce tanıştığım bu şiir kaybolsun istemedim.
Şimdi güz geldi bizim buralara
Sararmış yapraklarını döküyor ağaçlar.
Çağrısız savruk rüzgar sokaklarda
Hüzündür bütün renkler şimdi Enya
Hüzündür renkler
Sessizce akıyor ırmak.
Sararmış sazlıkların arasından düşleriyle
Eylül Enya o sonsuz hüzün
Eylü’le aşkların yaprak dökümü
Denmiş isede sen sakın inanma buna
Eylül Kardelen’dir
Eylül Kardelen’dir