Demek istediğim şey şu; resim ve yazının özü, sanatçının veya yazarın ifade etmeyi amaçladığı şeyin ne olduğunun herkesin kesinlikle anlayabileceği kadar açık olmasıdır. Bu ülkede satış ya da sergileme yasağı gibi bir şey genellikle uygulanmaz. Onun yerine, konserlerin yapılması yasaklanır. Ne de olsa müzik, kabul görmüş standartların tamamen yozlaşmasına ne kadar katkıda bulunursa bulunsun, müzik kulağı olmayan herhangi bir kappa için hiçbir şey ifade etmeyecektir.
Namaz; her halde, her ortamda ve her durumda kılınmalı ve asla terkedilmemelidir:
• Darlıkta da, bollukta da namaz !
• Meşguliyette de, boşlukta da namaz !
• Hastalıkta da, sıhhatte de namaz !
• Savaşta da, barışta da namaz !
• Fakirlikte de, zenginlikte de namaz !
• Yolculukta da, evindeyken de namaz !
•
Bir gece yarısı ölümün içtenlikli bağırışlarını gömecek, insanları uyandırma korkusu.
Susacaksınız.
Sessiz ölümler serpeceksiniz sokaklara. Balkon ipine asılmış çamaşırlar gizleyecek yarım kalmış hikâyenizi. Asmaya utandığınız Marilyn Monroe, Rita Hayworth, Cahide Sonku posterleri ağlayacak arkanızdan. Rugan ayakkabılarınız mat bir somurtkanlığa düşecek.
Yarım bıraktığınız lokmalar kalacak peşinizde. Bir de az kullanılmış briyantin kutusu.
Beceriksizce yapılmış bir tango gibi bitecek hayatınız. Yanlış atılmış adımlarla ve müziğe uyumsuz.
Yağmalanmış bir kentte çocuklarınızın sesini arayacaksınız.
Aşklarım!
Veda bakışlı kadınlarım!
Beni göz kapaklarınızın arasında saklayın. Susuşlarınızda gizleyin beni.
Beni örtün.
Aşklarım!
Kırılgan kadınlarım!
Masum şarkılar söyleyin sarklılar üstüne. Akşamüstleri pencerelerinize konan kuşlara kurumuş ekmek parçaları ve yorgun bohçacı kadınlara soğuk su verin. Avuç içlerinizi falcı kadınlardan gizleyin.
"Sözleşmemizi ihlal ettim, Faith. Seni üç kereden fazla
aldım ve bunu herkes biliyor. Kulübün CEO'su olarak bunu
düzeltmek zorundayım." Cassius bana baktı. "Kontratını
satın alıyorum. Bu sabah itibariyle artık resmi olarak Kulüp
444'ün bir çalışanı değilsin."
Adanın kenarına tutundum. İçimdeki rüzgarı söküp atmış
gibi hissediyordum. Cassius beni sonsuza dek kovuyor.
Konuşamadım, o yüzden sadece başımı salladım.
"Faith, bana bak. Lütfen."
Buz mavisi gözleriyle buluşmak için bakışlarımı kaldırdım.
"Bu iyi bir şey," dedi nazikçe. "Bu, diğer üyeler sana
dokunduğunda onları dövmek zorunda kalmayacağım
anlamına geliyor. Bu, kulüp katına çıkmak zorunda
olmadığın anlamına geliyor. Özgür olabilirsin, Faith. Ve
finansal olarak bağımsız. Platin hakların için sana
ödediğim ve kontratın satın alındığında alacağın parayla
çok milyoner olacaksın. Hayatının geri kalanında Lucas'a
ve kendine bakabileceksin."
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin.
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan
Evimde şenliksin bahçemde bahar
Ve soframda en eski şarap
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum..
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün