Ben Çok Öldürülmüş İnsan Gördüm
"Bir süre tümseğin üstünde oturdu, arkasında mor kamışlar hışırdıyor, çınar dalları mor bir aydınlıkta ışıldıyor, deniz menevişini, inceden, uzaktan gelen ışıkların üstüne savuruyordu. Vasili dünyayı hiç bu kadar güzel görmemişti. İnsanlar mı dünyayı çirkinleştiriyor, kirletiyorlardı, acaba? Derinden ürperdi, titredi, menevişli denize gözlerini dikti. Yok, yok, diye, geçirdi içinden, yok, yok, olamaz. İnsan sıcaklığı olmadan bu dünya böyle candan olamaz. Bu kokular, insanlar kokladıkları için böyle delicesine dünyayı doldurur, bu yıldızlar insanlar baktıkları için bu kadar parlaktırlar, bu denizler insanları sevinçten çıldırtmak için böyle menevişlenirler. Ve bu güzel dünyada, şu doğurgan topraktan, şu kokusu, rengiyle dolu dizgin açmış çiçekten, tanyerlerinin savrulan ışığından, insanın insanı kucaklayışından, öpüşten, sevinçten, sevdalardan, coşkulardan utanmadan insanlar birbirlerini öldürüyorlar. Ben çok öldürülmüş insan gördüm, ben çok kopmuş kol bacak, paramparça edilmiş, kan içinde bedenler, köpek sürülerinin paylaşmak için birbirlerini parçaladıkları insan ölülerini gördüm. Ben, donmuş, kaskatı kesilmiş, dimdik, gözleri yumruk gibi dışarıya uğramış ölüler gördüm. İniltilerini duydum, yüzlerce insanı... Bu iniltilerin birdenbire kesildiklerini de... Sonra hepsinin gözlerinin pörtlediğini.
Sayfa 95 - Adam KitapKitabı okuyacak
Ömür bu! Su gibi akıyor. Dalgalanıyor, bulanıyor, duruluyor!
Sayfa 42 - Avrupa Yakası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir Mektup Kirilganliğinda
" Çorak topraklardan ince bir sızı gibi akıyor inandığım her şey Bu memlekette artık kimse eskisi kadar güzel değil. Ben de kapatıyorum televizyonu, duvarlara bakıyorum.Duvara bakmak güzel sevgilim. Duvarlara sarılmak da. Tam bir deli cesareti şu tutunma çabam anlayacağın oysa doğdugum andan beri bir kavganın içindeyim milim milim yanıyorum otobüs duraklarında hatta kavruluyor içim kavrulmasina da İlacı yok. Çaresi yok. Çünkü carelerimizi bile çaldılar sevgilim. Carelerimizi yanında umutlarımızı da"
Sayfa 17
"Gerçekten tam anlamıyla bir buz prenssin. Erimeyeceksin asla değil mi ?" ''Hayır, fazla eridim birine, ondan böyleyim .” ''O kız değil mi? Şu sürekli yanınızda gezen.. . ' ''Çok mu belli ediyorum uzaktan ?" dedi Ali hafiften gülerek, ''İnkar etmeyeceğim. ” ''Gerçekten anlamıyorum seni," dedi Bade yatağın diger
Sayfa 213Kitabı okudu
Şu insanoğlunda öylesine bir güç var ki tükenmiyor, çürümüyor, ölmüyor, toprak gibi, ışık gibi, su gibi. Ben Yezidi değilim, ama onların direnme güçlerini, insanlıklarını, dostluklarını seviyorum, onların dirençlerine saygı duyuyorum. Onlar adam öldürmezler. Adam öldürenler Yezidilikten çıkarılırlar. Onlar savaşı bir toplu kırım sayarlar. Savaşa katılmamak için direnirler. Yüzyıllardır kan revan içindedirler, durmadan durmadan kanları, seller gibi akmıştır. Ottan başka yiyecek bulamamışlar, ama yürekleri kararmamış, sevinçlerini yitirmemişler, hangi koşul içinde olurlarsa olsunlar, yüce dağların kovuklarında kartallar gibi yaşamışlardır.
Sayfa 256
Bir baktı ki bir çiçek yeli Erciyes'in doruğu ardından kopmuş geliyor, bir geniş ışık çizgisi karanlığı delmiş, ağaca doğru akıyor. Işık yeli bir su gibi akarak, ortalığı ağartarak geldi, gözleri kamaştıran, kör edecek kadar parlak, üç kere üstlerinde dolandıktan sonra ağaca kondu.
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
bilgi ve yazı-bilgi nehrin kıyısında yüzen bir kütüğün üzerinde dört tane kurbağa oturuyordu. kütük birden akıntıya kapıldı ve yavaşça nehrin aşağısına doğru sürüklenmeye başladı. kurbağalar memnundular ama meraklanmışlardı, çünkü daha önce hiç gemi yolculuğu yapmamışlardı. bir süre sonra birinci kurbağa konuştu ve dedi ki, "bu gerçekten harika bir kütük. sanki canlıymış gibi hareket ediyor. daha önce hiç böyle bir kütük görülmemiştir." sonra ikinci kurbağa konuştu ve dedi ki, "hayır, dostum, kütük, diğer kütükler gibi ve hareket etmiyor. hareket eden nehir, nehir denize doğru akıyor ve bizi de kütükle birlikte sürüklüyor." ve üçüncü kurbağa konuşup dedi ki, "ne kütük ne de nehir hareket ediyor. hareket eden bizim düşüncelerimiz. çünkü düşünce olmadan hiçbir şey hareket etmez." ve üç kurbağa aslında neyin hareket ettiği konusunda tartışmaya başladılar. kavga giderek hararetlendi ve gürültü arttı, ama bir türlü an-laşmaya varamadılar. bunun üzerine o zamana kadar sessiz kalıp dikkatle onları dinleyen dördüncü kurbağaya döndüler ve onun fikrini sordular. ve dördüncü kurbağa dedi ki, "her biriniz haklısınız ve hiçbiriniz hatalı değilsiniz. kütük, su ve düşüncelerimiz, hepsi hareket ediyor." ve üç kurbağa çok sinirlendiler, çünkü hiçbiri kendisinin tamamen haklı ve diğer ikisinin tamamen haksız olduğunu kabul etmeye yanaşmıyordu. sonra garip bir şey oldu. üç kurbağa birleşip dördüncü kurbağayı kütüğün üstünden nehre ittiler.
Sayfa 86
Zaman bana da bir nehir gibi geliyor. O nehirde yüzüyorum. Sular akıyor ama hangi damla arkamda, hangi damla önümde; nehir mi daha hızlı akıyor, ben mi; su önüme mi geçiyor, arkamda mı kalıyor anlayamıyorum. Gerçek olan tek şey sonsuz bir akış
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.