Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Güzel bir yerli bilimkurgu örneği
Bilimkurgu kitabı okumayı gerçekten çok severim. Bu kitabı da çok severek okudum. Öykülerin her biri gerçekten çok iyiydi. Kurgusu olsun yazım dili olsun her şeyiyle çok sevdim. Özellikle kitaptaki favori öyküm "Geçmişotu" oldu. Kitabın nasıl geçtiği anlaşılmıyor. Gerçekten su gibi akıyor. Kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. İyi ki okumuşum. Favori kitaplarım arasına girdi...
Madam Bovary olamayan Emma
Emma'nın bitmek bilmez can sıkıntısı, aşk romanlarındaki gibi bir büyülü bir sevdaya tutulma isteği, ihtirasın ellerine kendini salıvermesi ve zenginlikler ve paranın alabileceği gösterişli maddi şeylere merakı... İnsanı yoruyor bu kadın. İlginç kısım şu ki kendini de bitiriyor amaçlarına yakın olabilmek uğruna. Okurken o kadar sinirlerim bozuldu
Kitap Yorumu//Bebek Ruhlum-İlhan Duru
.
Kitabımız bir gencin ağzından kendi hikayesini anlattığı bir günlük tadında. Kahramanımızın adı yok, sevdiğinin adı da yok. Ona, onu öptüğünde dudağında kiraz tadı bıraktığı için adına Kiraz diyoruz. Hikayemiz gencin üniversite yıllarından başlayıp, 9-10 yıllık bir süreci kapsıyor. Kitap o
·
Puan vermedi
Zalim ile mazlumun, ezen ile ezilenin türküsünü dinlemek isteyenler hiç vakit kaybetmeden Yaşar Kemal ustanın bu nadide eserini okusunlar. Eserin dili o kadar samimi içten doğal ki tüm duyularımıza hitap ediyor. Üslubun şiirselliği sizi adeta mest ediyor. Eserde Filler Sultanı, sultanın askerleri, danışmanı hüdhüdler başı ulukepez yönetimi, gücü,
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 201710,4bin okunma
Cengiz Dağcı, beni Kırım'a götürüyor her daim. Onu en çıplak haliyle bu romanda gördüm gibi geldi bana. Gurbet belki sadece ilk anlamı dışında, insanın şu yalan dünyadaki pozisyonu ile de ilişkilendi bu romanı okurken gözümde.
Otobiyografik bir hikaye sanırım bu. Dağcı'nın eşi Regina Hanım'la sürdüğü gurbet yaşamı(iki anlamda da) bizi hastane koridorlarından zihnimizde koşuşturan benliğimizi hiç terk etmeyen düşüncelere boğarak akıyor hikaye. Her zaman zihnimizde Gürzuf Kasabasından Ayı Dağı'na bakar halde (belki de denize aynı yönden bakan ilkgençliğim gibi-Mersin-) kalan hüzün hali de peşimizi bırakmıyor elbet.
Yıllar önce okuduğum bu kitabı roman gözüyle yorumlamak gerekirse tadına doyamadığımı söylemek isterim. Müthiş sürükleyici bir dili var.Maceradan maceraya su gibi akıyor roman.Gelgelelim bir tarihi roman olduğunu ve Istanbul'un fethini anlattığını konuşacak olursak şunu söylemek gerekir.Bu romanı 1453'te Istanbul'u Türklerden savunan herhangi
Uçurtma Avcısı
Uçurtma Avcısı Khaled Hosseini'nin ilk kitabı,dünya genelinde zaten çok bilinen bir kitap olduğu için benim çok da bir şey söylememe gerek yok aslında, kitap Afganistanda bombaların arasında büyümeyen son nesilden iki çocuk yani Emir ve Hasanın hikayesi ile başlıyor.
Kitap bize dostluk,ihanet ve sevgi gibi kavramları bu iki çocuğun üzerinden sorgulama imkanı veriyor.
Afganistandan Amerikaya oradan da yıllar sonra tekrardan Afganistana uzanan bu hikayeyi okurken ilk başta sıkılabilirsiniz ama o sıkıcı bulduğum kısımlardan sonrası su gibi akıyor zaten bende 3 günde okumuştum bu kitabı.
Kitaba başlarken büyük beklentiler içerisinde başlamıştım itiraf etmeli ki bekletilerimi fazlasıyla karşıladı, özellikle Emir ve Hasanın dostluğu gerçekten ilham vericiydi.
Tarihe meraklı okurlar için de yazar 1970'ler ve 2001'deki Afganistanın panaromasını gözlerimizin önüne sermiş,Afganistan hakkında bir fikir sahibi olabilmek için bile okunabilir.
Kitabın sonlarına doğru da ters köşe olduğum bir yerde vardı o yer bile zaten kitabı oraya kadar okumak için bir sebep olabilir.
Bunlar kitabın artılarıydı gelelim eksilerine.
Kitapta Sovyetler Birliği ve Taliban'ın Afgan halkına verdiği zararlar gayet net işlenmiş ama Amerika bir cennet gibi gösteriliyor bu kitapta bana göre olumsuz bir nokta.
Kitabın Amerika hakkında söylediği çok fazla olumlu şey beni rahatsız etse de yine de okunabilir zaten okunmalıdır da yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım.
Filmini izledim diye okumayı sürekli ertelemiştim.Nedense kerpiç kadar bir kitap diye kalmış aklımda, sahaftan gelen kargo poşetini açınca hem dudak büktüm hem şaşırdım. 126 sayfacık bir şey! Yaklaşık bir buçuk saat sürdü kitabı okumam hikayede bildik bir hikaye sonunu biliyorum yani, fakat son sayfayı kapattıktan sonra kaybolup gidiyorum.Bir su yılanı akıyor nehirde başı periskop gibi, balıkçıl yaklaşıyor yılana...
kitap yorumu
Merhabalar.
Abertillery'in son dükü herkesi merak içinde bırakır. Lanetli soydan nasıl birisi gelecektir? En çokta Jane ve ailesi için önem arz ediyordur.
Alexander kardeşinin eğitimi ve nasıl davranması gerektiği ile ilgili Jane ve ailesine görev verir. Ama bu görev yani Beatrice, Jane'nin deyimi ile akıl hastası her derstte onları deli etmeye başlar. Alexander ve Jane'nin yolu her fırsatta kesişir. Tabii Jane'nin başı hep beladadır ve kurtarıcısı her daim onu kurtarırır. Jane ne kadar uzak durmaya çalışsada ne yolları ayrılır ne de kalpleri.
Alexander da hem onu her hareketiyle güldüren hem de bugüne kadar hissetmediği duyguları hissetiren Jane'den ayrılamaz.
Aslında kitap çok hareketli çok aksiyonlu geçmiyor. Ama Jane gibi karakter olunca 'Acaba şimdi ne yapacak?' diye düşünmekten kitap su gibi akıyor. Onun düşüncelerini, yaptıklarını okumak beni çok güldürdü. Hele Alexander'a tuz atma sahnesinde kahkahayı bastım. Jane'nin aklı nasıl çalışıyor ya? Alexander'da onun bu hallerine tutuldu bence.
En mutlu oldukları anlarda ise Alexander'ın geçmişi gölge düşüdü. Leydi Alton ile olan geçmişinin ortaya çıkışı, gerçekler ve Jane'nin canının yanması. Belki de bu onların sınavıydı. Sınavı geçebilecekler mi yoksa sınıfta mı kalacaklar?
Tarihi kurguyu çok severim ama Rita Hunter'in kalemiyle ve karakterleriyle daha çok sevdim. Jane'nin fantastik hayal dünyası, Alexander'ın geçmişi ve aşkını okumaktan büyük bir keyif aldım.
Eğer size hala Rita Hunter'in kalemiyle tanışmadıysanız Güz Fırtanası ile başlayabilirsiniz.
Carter ve Beatrice'nın hikayesinde görüşürüz.
Tavsiyemdir.
-White (Dream🧡)
Öncelikle naçizane söylemek
isterim ki; Karamazov Kardeşler kesinlikle bir başyapıt. Bana göre Dostoyevsky’nin opus magnumu. Zaten Dotoyevsky’i yakın bir arkadaşımmış gibi benimseyip, sevmişimdir. Karamazovilere gelirsek: Dimitri(Mitya) en büyük oğul tutarsız ve başına buyruk, ahmakça hareketleri olan sorumsuz bir adam. Ivan ortanca ve entelektüel, soğuk, insanları küçümseyen bir yapıya sahip. Alyoşa(Aleksey) dindar, rahip olmak için manastıra kapanan, temiz yürekli herkesin üzerinde olumlu izlenim bırakan, Fyodor Pavloviç’in en küçük oğlu. Aleksey Dostoyevski’nin 3 yaşında ölen oğlunun ismiymiş. Romandaki psikolojik tahliller, Ivan’ın Büyük Engizisyoncu hikayesi, Ivan’ın şizofreni nöbeti geçirdiği yerler, mahkeme sahnesi, Staretz Zosima’nın söylevi oldukça etkileyiciydi.
Kitabın sayfa sayısına bakıp gözünüz korkmasın çünkü su gibi akıyor olaylar ve siz heyecandan yemek yerken bile elinizden bırakamıyorsunuz.
Dostoyevsky satır aralarında ve alenen Gogol, Puşkin, Tolstoy, Schiller, Shakespeare’e selam çakmış.
Ayrıca Karamazov Kardeşler Tolstoy’un evini terk ederken yanına aldığı tek kitap imiş :)
