Ben de, kendi duygularımla ölçerek onunkini, insan düşünceliyken ıssızlığı sevdiğinden, ben bile yorgun benliğime fazla geldiğim için, onun değil, kendi gönlümün keyfine uydum, benden kaçmak isteyenden kaçındım seve seve.
Günlüğünde 23 Temmuz'un altına benim için ''Onu seviyorum'' yazmış. Yalan! Beni sevseydi o günün 23 Temmuz olduğunu bilmezdi.
Aylak Adam, Yusuf Atılgan
youtu.be/POjUuaYDrc8
EŞLER ARASI ANLAŞMAZLIKLARI KRİZE DÖNÜŞTÜRMEMEK
Âile içinde eşler arasında zaman zaman bazı sorunlar yaşanır. Şimdi Allah Resûlü’nün (s.a.v.) hayatındaki şu olaya bir bakalım:
Sahabeden Numan bin Beşir (muhtemelen daha sonraları Hz. Âişe’nin (r.a.) kendisine olayı anlatmasına binaen) şunları söylemiştir:
“Bir gün Hz. Ebubekir, peygamberin
Bu işleri salt kendim için değil, bütün insanlık için, başkaları için yaptığım zaman o hem bir itici güç oluyor hem de huzur veriyor. Yalnız olmadığını hissetmek, başkaları için çalışmak gerçek saadeti bu veriyor.
"Romalılar yedinin kutsal ve uğurlu bir sayı olduğuna inanırlardı. Muhtemelen tyonyalı Pisagor'un mirası. Yedi kritik olayların sayısıdır. Gizemi ve gücü temsil eder. Yedi gün, yedi ay, yedi yıl... Bu nedenle olsa gerek, Konstantin başkentini Roma'da olduğu gibi yedi tepe üzerine kurdu. Sarayındaki büyük salonunun adını 'Yedi Kandil' koymuştu.
İmparatoru korumakla görevli 'Yedi Muhafız Alayı' vardı. Bildiğiniz gibi, Müslümanlıkta da yedi sayısı önemlidir. Kuran'da Mülk suresinde göğün yedi katlı olduğundan söz edilir. Haç sırasında Kabe'nin etrafında yedi kez dönülür. Aslına bakarsanız, bütün kültürler birbirlerinin devamıdır Nevzat Bey. Hiçbiri ötekinden bağımsız değildir. Şu Sultanahmet Camii'nin minarelerindeki inceliğe bakın."
Efendimiz bir sohbet esnasında soruyor?
Ya Ebuzer sen mi büyüksün ben mi?
(Yaşını kastederek soruyor)
Cevap:Muhakkak ki siz daha büyüksünüz Ey Allah'ın Rasulü
Ama ben daha yaşlıyım.
Şu zarafete,şu inceliğe bakın..⚘🌺🕊
"Kınamıyorum onları, nasıl başkaları sessizlikten ve kendi içine kapanmaktan zevk alıyorlarsa, onlar da konuşarak içlerini dökmekten haz duyuyorlar; ama bu gevezeleri küçümsüyorum.
Bütün istediğim kahrolası gazetecinin de beni kendi halime bırakması, neden hoşlanıp hoşlanmadığıma karışmaması. Burnu bir havari gibi havada, bana: "Kıvançlarınızı başkalarıyla bölüşme gereksinimi duymuyor musunuz hiç?" diyor. Şu inceliğe bir bakın! Onun kıvançlarını hiçe saydığımı bildiği halde benimkilere burnunu sokuyor açıkgöz!"
Efendimiz (sas) bir gün Mekke'de kavminin ileri gelenleriyle oturmuş, sohbet ediyordu. Her nasılsa o günlerde yaşı 7 ve ya 8 olan Abdullah b. Ömer'de Allah Resulü'nün (sas) tam sağında oturmuştur. Sohbetin bir yerinde Efendimiz (sas) yanındaki misafirlere su ikram etmek ister. Hatırlanacağı üzere Allah Resulü'nün (sas) bilinen bir sünneti ve ahlakı vardır. Nedir o sünnet? Ne yaparsa sağdan başlamasıdır. Allah Resulü (sas) birçok davranışını meleke haline getirdiği için, hiçbir durum ve şart onu böyle davranmaktan alıkoyamamaktadır. O esnada yanı başında oturan yaşı 8 olan Abdullah'a diyor ki: "İzin verir misin misafirlerime senden önce su vereyim. Gerçi senin hakkın, çünkü sen benim sağımdasın, ama ben senden izin istiyorum." İnceliğe bakın, Allah aşkına bu nezaketi ve zerafeti ondan gören kimse, adam olmaz mı? Neden dinlemiyor çocuklarımız bizi işte alın cevabını.. Biz çocuklarımızda görmek istediğiniz bazı güzel ahlakları kendimizde meleke haline getirmemișiz ki, onlardan bunu istiyoruz.
Şu inceliğe bakar mısın lütfen?
Hüsrev Paşa, o tarihte Mısır Beylerbeyi'dir. Mısır Eyaletinin vergilerini toplayıp İstanbul'a gönderir. O yıl gelen verginin geçen yıllardan daha fazla olduğunu gören padişah, Mısır'a hemen müfettişler gönderir:
"Bakın ki, bu paralar ahaliye baskı yapılarak mı toplanmıştır?"
Müfettişler Mısır'a gidip aylarca araştırır, soruştururlar; nihayet vergi artışının zorlamayla değil, yeni sulama kanallarının açılması sonucu sulanan arazinin fazla ürün vermesiyle sağlandığına kani olurlar ve kanaatlerini padişaha arz ederler.
Buna rağmen Kanuni, Mısır'dan gelen vergi fazlasını yol, liman, sulama kanalı inşaatlarında kullanılmak üzere Mısır'a iade eder. Hassas yüreği buna rağmen tatmin olmamış olacak ki, Hüsrev Paşayı Mısır Beylerbeyliği görevinden alır, yerine Hadim (hizmetkar anlamında) Süleyman Paşayı tayin eder.
Bu olayda da görüldüğü gibi, Kanuni Sultan Süleyman, milletini devletine ezdirmeyen bir hükümdardı. Padişahların bile keyfi hareket edememesi için, meşhur "Kanunnamesinde, ilk kez görev-yetki" tanımlaması yapmıştı. Ve koyduğu kurallara öncelikle de kendisi uymuştu.
Bana kattığı bütün detaylar olmasa bile ilk defa duyduğum bu hoş deyim için kitabı okumaya değermiş. Şu deyimdeki inceliğe, espriye, bağlaştırmaya, ölçü ve kafiye ile oluşturulan müzikaliteye bakın bir!
Edebi eserler arasında yaptığım bu kurgu dışı okuma bana o kadar iyi geldi ki bu tarz kitaplara ilgi duyanlar için birkaç şey yazmak