Bu paragraf ve devamı beni neden bu kadar duygulandırdı.
"Dinle! Hun ülkesi çok zorlu bir dönemden geçiyor. Bir üstünlük kavgası ve şu an üç tane han var. Her savaşçı yolunu kendisi çizer ya, ben Hotuvusu Han'ın yoldaşı ve muhafızıyım. Yalnızca on altı börü var Han'ın yanında. Bu sırada duyduk ki Tuçi Han ile Hohanyeh Han kapışmak üzereler. Hotuvusu Han'ın savaşçısı çok az; ancak istedi ki bu kavgada kandaşının yanında olsun. O nedenle hızla Hohanyeh Han'ın yanına gidiyoruz.
Sayfa 147 - Urul BörüKitabı okuyacak
Şu paragraf beni çok duygulandırdı...
Dedem diyor ki, geçmiş zamanların birinde, bir han başka bir hanı tutsak almış. Bu han tutsağına: “ Eğer istersen benim kölem olarak yanımda kalır, uzun zaman yaşayabilirsin. İstemezsen, en büyük arzunu yerine getirir, sonra da seni öldürürüm. “ demiş. Tutsak han düşünüp cevap vermiş:” Köle olarak yaşamak istemiyorum, beni öldür daha iyi.Ancak öldürmeden önce , benim vatanımdan herhangi bir çobanı buraya getirtmeni istiyorum” -“ Ne yapacaksın o çobanı?” -“ Ölmeden önce ondan bir türkü dinlemek istiyorum.” Dedem diyor ki, işte böyle, vatanlarının bir türküsü için canlarını feda eden insanlar varmış. Böyle insanları görmeyi ne kadar isterdim! ...Bilmem neden, o anda dedeme çok acıyor, onu öyle seviyorum ki ağlamak geliyor içimden.