İlle de Kendi Annem
Şair Deniz İnan’ın " Karşı evin annesi " isimli şiiri 2019 yılında Avrupa ’da en iyi Türk Şiiri ödülünü almıştır. KARŞI EVİN ANNESİ Sen iki ters bir düz kırgınlıklar örerken beş numara şişle Yumuşacık kakaolu kekler yapardı karşı evin annesi İmrenirdim Mutfağındaki eksik malzemeden bihaber Tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim
304 syf.
5/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Momo aslında zamanın içinde kendimizi bulmaya çalıştığımız zamanı suçlarken aslında çok zamanın olduğu bir kitap hatta şu kesiti çok hoşuma gitti insan hızlandıkça acele ettikçe yol uzar yavaşladıkça yol kısalır.
Momo
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201764,9bin okunma
Reklam
Hepimiz bir yolun yolcusuyuz bu hayatta sonsuz diye bir şey yok sevdiğimiz insanlar değer verdiğimiz ögeler veya o hepimizin hatırladığı bi pazar gecesi sobanın üstünde demlenen çay o çaydanlığın etrafına koku çıkarsın diye koyduğumuz portakal kabukları o kardeşimizle son kalan bisküvi için etiğimiz tatlı kavgalar hepsi son buldu şu an en son ne zaman bisküvi yedim onu bile hatırlamıyorum zaten tadı da pek eskisi gibi de değil çünkü bizim özlediğimiz o bi bisküvi değil o yaşanılan eski günlerdi çok insan kaybettik kimini yaşadığı halde kimini ağlayarak toprağa verdik her giden anı her giden insan bi yara bıraktı kalbimizde gün gelicek anemiz babamız dahi olmayacak yanımızda her geçen gün eskiyi hiraz daha özlüyorum eski aşklarımı eski anılarımı ama acımasızca geçerken zaman hayatın ne kadar boş olduğunu anlıyorum ve o yüzden yalan geliyor bana bu dünya işte o yüzfen hayattan zevk almuyorum biliyoröusun çünkü her yaşadığım mutluluğun geride bir anı olarak kalacak olmasını bilmek yoruyor yüreğimizi aslında ölmek çok güzel bir şey çünkü bütün dert ve tasalarımız bir anda yok olup gider insan oğlu doyumsuzdur ne kadar iyi olursa olsun hep bir parça daha koparmanın derdinde hepimiz öyleyiz ama artık bana giç bir şey eskisi gibi tad vermiyor okuldan kaçmakarımız lise anılarımızı çok özlüyoruz ama gün gelicek çoluğa çocuğa karşınca da bu günleri özleyeceğiz nasıl beraber iken doya doya eğlenip içimizden hiç bitmemesini istiyoruz ya o günlerde her şey gibi özlemlerin arasında kaybolacak özlemek kalbi çok yoruyor işte o yüzden bu kahır ve özlem dolu bu dünyanın bir an önce geçip gitmesi dileği ile
Yaşadığına bile emin değildi, bir ölü gibi yaşıyordu çünkü. Bense ellerim boş gibi duruyordum ama kendimden de, her şeyden de emindim, ondan daha emindim, hayatımdan da, gelmek üzere olan şu ölümden de emindim. Evet, bundan başka şeyim yoktu.
Uğruna canını sıktığın şu dünya; Hz. Adem’in ceza olarak indiği yerdir.
GERÇEĞİN KAPAĞINDA SAKLI
Bir gemide fareler çoğaldı, Şeytan'ın ipiyle kuyuya inilmez. Dalgalı bir yalandı, Fareler kemirir her tarafını. Yer ki bitmez, Durur ki dinlenmez. Fareler birbirini ezmeye başladı,
Reklam
Ve ölünceye kadar çocukların işkenceden geçtiği şu yaradılışı reddedeceğim.
Kağıt torbanın bir yüzünde İntihar Dükkânı yazısı var. Öteki yüzünde ise şu yazı okunuyor: Hayatta başarılı olamadınız mı? Bize gelin, ölümünüzü başaracaksınız!
Göç başladı bir acıdan bin acıya...
Zaten ne tanıdığım ilk katil bu, ne de gördüğüm ilk cinayet benimkisi. Şu kısacık ömrümde öyle çok cinayet gördüm ki... En az bir kere öldürdüler tanıdığım herkesi. Mesela dayımınkine bir tür intihar diyorlar. Yememeyi kendi seçmiş, öyle söylüyorlar. Hayır efendim, bal gibi de cinayet! Açlık değildi dayımın celladı, ömrünü yiyip bitirenlerdi. Benim mahcup, benim yorgun, benim solgun anneannemi bile defalarca öldürdüler. Güzelliğini başına bela eden katiller ayrı, çocuk yaş- ta evlendiren babası ayrı, tutup duvardan duvara vuran kocası ayrı, acıyanı ayrı, yokmuş gibi yapanı ayrı, bilip de susanı ayrı, bilmeye gerek duymayanı ayrı, hepsi bir bir gelip öldürdüler. Herkes birbirini, hepimiz birbirimizi öldürdük defalarca. Birbirini değiştirmek isteyenler, kendi günahlarında yıkamaya
Reklam
Târık b. Şihâb anlatıyor: Bir gece, Selmân-ı Fârisî'nin (r.anh) yanında kalarak, onun gece nasıl ibadet ettiğini görmek istedim. Gecenin sonuna doğru kalktı, sadece namaz kıldı. Bu durumu yadırgadığım için, kendisine niyetimi açıkladım. Şu cevabı verdi: "Beş vakit namaz üzerinde titizlikle durun. Kişi öldürücü günahlar sahasına girmedikçe, bu namazlar onun küçük günahları için kefarettir. İnsanlar akşama eriştiklerinde, üç sınıfa ayrılırlar: Gece, kiminin tamamen lehine, kiminin tamamen aleyhine olur. Kiminin de ne lehine ne de aleyhine olur. Şöyle ki; kişi, gece karanlığını, insanların uykuda oluşunu fırsat bilerek kalkar, sabaha kadar namaz kılar. İşte; gece bu kimse için bütünüyle kâr zamanıdır. Kişi de vardır ki insanların uykuda oluşlarını gecenin karanlığını ganimet bilerek günahlara dalar. Bu kimse için de, gece tamamıyla hüsran vaktidir. Birisi de vardır ki, yatsıyı kıldığı gibi yatar, uyur. Gece, böylesinin ne aleyhine ne de lehinedir. Ey Târık! Yorucu yürüyüşlerden uzak dur, mutedil; fakat sürekli yürü!"
Yapıştırsam da parçalarını hayatımın Su sızıyordu çatlaklarından.
Gülümseyen bir çocuk görmek insanın yüreğine su serpiyor.
Fakat da­ha dolaysız ve daha etkin başka bir yol daha vardır; insan burada artık şu alet-karşıtı olma gibi negatif bir rol oyna­mamakta, sanki kendisi aletmiş gibi tepki vermektedir: "Eğer insan vücudu az çok gergin liflerin bir bütünü olarak -bunların duyarlılıkları, hayatları, hareketleri soyutlandık­ tan sonra- düşünülecek olursa, müziğin lifler üzerinde, birbirine komşu müzik aletlerinin tellerinin üzerinde yap­tığı etkinin aynını meydana getireceği kolaylıkla kavrana­caktır" ; işitsel duyunun uzun ve karmaşık yollarını her za­ man izlemeye ihtiyacı olmayan rezonans etkisi. Sinirsel tür havayı dolduran müzikle birlikte titreşir; lifler hareketi tıp­kı duymadıkları bir müziğe uygun olarak, birlikte yapan "sağır dansözler" gibidir. Ve bu sefer müziğin yeniden ha­ reketlenmesi tutkuların uyumlu işleyişini sağlayan uyum­sal yapılar, sinir lifinden ruha varana kadar bizzat vücudun içinde yapılmaktadır.
Gücün kendisini haklı çıkardığını düşünüyorsa, şu anda onun kafasını koparmakta benim hakkım.
Sayfa 472 - Darrow..Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.