Zâhir Alimler
Onlardan bir kısmı ise, ilimleri öğrenmiş, zahiri amelde bulunarak görünür günahları da terk etmişlerdir. Lakin kalplerinden bihaber kalmışlardır. Kibir, riya, hased, baş olma ve üstünlük arzusu, akran ve meslektaşlarının kötülüğünü isteme ve insanlar arasında meşhur olma isteği gibi Allah'ın sevmediği sıfatları kalplerinden silmemişlerdir. Bu da bir aldanmadır. Sebebi ise şu hadislerden gafil olmalarıdır: "Riya, küçük şirktir." (Hakim, Müstedrek, IV, 365; Ahmed, Müsned, V, 428; Beyhaki, Şu'abu'l-îmân, V, 333.) "Ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi, hased de iyilikleri yakar kül eder." (Ebû Dâvûd, Edeb, 52; İbn Mâce, Zühd, 22.) "Mal ve şeref tutkunluğu, kalpteki nifak tohumunu yeşertir; tıpkı suyun bitkileri büyüttüğü gibi..." (Bu rivayetin kaynağı bulunamadı.) Daha nice hadisler mevcuttur. "O gün, ne mal fayda verir ne de evlât. Ancak Allah'a temiz bir kalp ile gelenler fayda görür." (Suara 26/88-89.) ayetinden de gafildirler. Onlar kalplerinden gafil ve dış görünüşleriyle meşgul olmuşlardır. Oysa kalpten yönelmeyenin taatleri sahih olmaz. Bu kişi, bir hastaya benzer ki, kendisi uyuz hastalığına yakalanmıştır ve doktor kendisine, ilgili merhemi sürüp ilacı içmesini söyler. Fakat o, merhemi bedenine sürdüğü halde ilacı içmez. Hastalığının dışına yansıyan kısmını izale eder, ama içindekini yok edemez. Halbuki hastalığın kaynağı içindedir. Dolayısıyla hastalığı hiç eksilmez, devamlı surette artar. Şayet içindeki yok olacak olsa dışı da rahat edecektir. İşte, bu şekilde kalpte pislikler gizli olduğu müddetçe, izleri insanın dışında, azalarında ortaya çıkacaktır.
“İşlerin en hayırlısı orta yollu olanıdır.” |Şevkani, Fevaidu’l Mecmua, 588| “Ancak Allah’a kalbiselîm (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur).” |Şu’arâ, 26/89|
Reklam
Burada ve yakın içerikteki birçok âyette (meselâ bk. En‘âm 6/94; Kehf 18/46; Meryem 19/80; Şuarâ 26/89), dünya hayatında kişiye güvence sağlayabilen hiçbir yolun kıyamet gününde bir yarar sağlayamayacağı, herkesin tek başına yaptıklarının hesabını vermek durumunda kalacağı, sadece iman dolu bir kalp ve sâlih amellerle Allah’ın huzuruna gelmiş olmanın bir değer ifade edeceği belirtilmiştir.
Sayfa 507Kitabı okudu
“O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar! Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.” (Şuarâ, 26/88-89) Mesaj: 314. Ahirette, mal ve evlat çokluğu kimseyi azaptan kurtarmayacaktır. 315. Kalbini temiz tutup Allah Teâla’nın emir ve yasaklarına riayet edenler bunun mükâfatını göreceklerdir. 316. İnsanı ebediyyen kurtaracak olan temiz bir kalptir. Dolayısıyla Allah’ın huzuruna temiz bir kalple çıkmak için her türlü günah ve kirden korunmalıyız.
Sayfa 370Kitabı okudu
Bismillahirrahmanirrahim O Allah, namaza kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı görüyor. (Şuarâ, 26/218-219) ...Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir... (Hadîd, 57/4) Şüphesiz yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz. (Âl-i İmrân, 3/5) Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir. (Fecr, 89/14) Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. (Mü’min, 40/19) -
O gün ne mal mülk fayda verir, ne de çoluk çocuk! Yalnızca Allah'ın huzuruna kötülükten korunmuş tertemiz bir kalple çıkanlar (kurtulur). Şuara, 26/88, 89
Reklam
"O gün, ne mal fayda verir ne de evlât. Ancak Allah'a temiz bir kalp ile gelenler fayda görür." (Şuarâ 26/88-89.)
Şu’arâ, 26/89
“Ancak Allah’a kalbiselim (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur.)
🌹Yazı : Alıntıdır! Gönüllere ikram olunur 🌹 İnsan, üç “K” harfinden yani KAFA, KALP ve KARINdan ibaret olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımla, insanın etkilenme yolları, avlanma odakları ve kendini ispat edebilmesi için sahip olduğu değer merkezleri dile getirilmiş olmaktadır. Rasulullah (sav), Medine’ye hicret edince Mescidi inşa ederek Kalbi;
"O gün ne mal fayda verir ne evlat. O gün ancak Allah'ın huzuruna tertemiz bir kalple gelenler kurtulur" (Şuarâ, 26:88-89). Bu âyetin önemini kavrayamamış olmalılar ki kalplerini unutup sadece görünür ibadet ve sorumluluklarla ilgilenmişlerdir. Kalbini arındırmayanın ibadeti sağlam olmaz. Cildinde alerji olan bir hasta düşünün. Doktor ona hem cildine sürmesi için merhem veriyor hem de hastalığın etken maddesini gidermek için şurup veriyor. Hasta sadece cildine merhem sürüyor ama şurubu içmiyor. Cildindeki alerji belirtilerini gideriyor ama hastalığın asıl etken maddesinden kurtulamıyor. Oysa cildine yansıyan belirtilerin kaynağı içerdeki etken madde olduğundan cildindeki alerjiden başı bir türlü kurtulamıyor. Kötülükler de böyledir; eğer kökleri kalpteyse onların belirtileri insanın dışa yansıyan davranış ve tutumlarında kendini açığa vurur. Bundan kurtulmak ancak kalbinde kökleşmiş duygusal ve dürtüsel zaafları terbiye ederek mümkündür.
Reklam
696 syf.
·
Puan vermedi
Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.
Rabbim sana sadık, sana sadakatli bir kul olmadan geçirdiğim yıllar için bağışla. Şüphesiz sen en çok af dileyenleri sever, sonsuz merhametinle affedersin. Sûrelerde verilen öğütleri ve sûrelerin nelerden bahsettiğini elimden geldiğince kısa bir şekilde not aldım okumak isteyenler için incelemeye de birakacağım. Allah'a emanet olun
Kuranı Kerim Meali
Kuranı Kerim MealiDiyanet İşleri Başkanlığı · 2017 · 0193 okunma
“Allah Beni Yaratırken Bana mı Sordu?” (Doç.Dr. Ahmet Emin Seyhan)
"BİLGİ PAYLAŞTIKÇA ARTAR, FİKİR PAYLAŞTIKÇA GELİŞİR" “Allah Beni Yaratırken Bana mı Sordu?” Allah Teâlâ ile kul arasındaki ilişkiyi “kral-köle ilişkisi” gibi zanneden ve öyle göstermeye çalışanların yanıldıklarının en bariz ifadesi işte “sapkın bir kulun çok rahatlıkla yukarıdaki cümleyi kurabiliyor ve Yüce Yaratan’a meydan okuyor”
( Eleştirel bir Bakış )
_Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256) _Ama, kim İslamdan çıkıp başka bir dîn'e yönelirse sapkındır ve af yoktur. (İmran 90) _Çünkü, tek gerçek din islamdır. (İmran19) _İslam dışı tüm inançlar batıl ve sapkınlıktır.(Hadis) _İslam hakim gelene kadar kafirlerle savaşın.(Enfal39) _Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff 8)
Resim