1000KİTAP' TA SAHTE ALINTI TEMİZLİĞİ
Arkadaşlar, sitede en çok paylaşılan sahte alıntıları https://1000kitap.com/SahteAlintilar ile bu iletide topladık. Sitedeki bilgi kirliliğini temizlemek için bu alıntılara rastlarsanız lütfen şikayet ediniz. Ve lütfen okumadığınız, kitaplarda kendi gözlerinizle görmediğiniz alıntıları eklemeyiniz. Bu sözlerin mal edildiği kişilere ve sözlerin
- En kötü durumlarda bile her işçi hayatta kalabilmek için küçük bir lüksünden vazgeçmeyi tercih eder; barınaksız kalacağına bir domuz ahırında yaşamayı, çıplak dolaşmaktansa paçavralar içinde gezmeyi, açlıktan ölmektense patates perhizini uygulamayı tercih edecektir. Hiçbir işi olmayan birçokları gibi sokağa düşüp dünyanın gözleri önünde
Reklam
bir birinden guzel 12sevgilisi Nazimcimin)))
1. Sabiha Hanım Nazım’ın çocukluk çağındaki ilk aşkı 2.Azize Hanım Yaş 17… Nazım da yine aşık. 3. Şükufe Nihal.“Şükufe Nihal hemen her görenin aşık ya da hayran olduğu kadınlardandı. 4. Nüzhet Hanım Nüzhet Hanım’la 1922 yılında evlendi. 5. Yelena Yurçenko (Lena)_1926 yılında evlendiler. Yaklaşık 2 yıl sürdü. 6. Piraye _1933 yılında evlenmeye karar verirler. 31 Ocak 1935’te gözlerden uzak kimseye haber vermeden evlenirler 7. Semiha Berksoy_1934 yılında Bursa Cezaevi’ne şehir tiyatrolarından tanıdığı Semiha Berksoy onu ziyarete gelince birbirlerine yakınlaşırlar. Aklı Piraye’deydi ama bu ona engel değildi. 8. Suat Derviş_ 9. Cahit Uçuk_ 10. Yine Piraye 1938’in Ocak ayında tekrar tutuklanır. İki ayrı yargılamadan toplam 35 yıllık bir hapis cezası beklemektedir onu. Hapisteyken, Piraye’ye adeta yeniden aşık olur. Muhteşem şiirler yazar. 11. Münevver Andaç_Piraye’den 23 Mart 1951’de boşanır. 3 gün sonra Münevver bir oğlan doğurur. Nazım oğluna çok sevdiği üvey oğlu Memet’in ismini verir. 12. Galina Grigoryevna Kolesnikova_Tüm kadınlar gibi Nazım’a vurulmuştu. Nazım’ın doktoru, yardımcısı, tercümanı, arkadaşı olur. 7 yıl süren bu ilişkiye yazılmış şiirler yok ama Nazım’ın 8 milimetrelik kamerasıyla Galina’nın çektiği görüntüler kalacaktı......
Şimdi, Bir terzi nasıl işliyorsa kumaşı, Ve bir anne, iğne iplikle elindeki işi, İşte o kadar iç içeyim seninle. Her an ve her saniye, Nasıl taşıyorsam gönlümde bu aşkı, Hiç aklımdan geçmez nasıl yorgun düştüğüm. Bir saat tıkırtısı habercisiyse yaşadığımın, Ve bu beyaza bürünmüş toprak öldüğümün. Üzülerek farkındayım, Zamanın dolduramadığı boşlukta, Gökten düşen bir yıldız gibi kaybolduğumun. Çözmek şimdi bu bedenden bu yalnızlığı, Düğüm düğüm, düğüm düğüm çözmek şimdi. Ne boşmuş bu sokaklar oysa, Oysa ne kalabalıktı bu sokaklar, Senle yürüdüğüm. Ve bu sokaklarda senden sonra gördüğüm, En güzel acıydı yalnızlık. İşte o zaman anladım, Öyle başı boş akıp gitmediğini zamanın. Ve usulca yürürken sokak ortasında, Yanımdan geçip giden zamanın, Beni geçmişe götürdüğüne şahit oldum. Ahmet Ekinci
2009 ANKARA NUMUNE HASTANESİ Ölmüyordu işte. Tam 3 saat geçmişti ama hala kalp atımı bir gelip bir gidiyordu monitörde. Kaç defa ölüm raporunu noktalayıp hastayı toplamaya çalıştıysak, birden ekranda farklı bir atım beliriyor herkes başına toplanıyordu. Tüm muayene bulguları öldü derken; bir süre sonra, birden kalp atımı başlıyordu. Uzunca
8 Mart her şey için bir özür olur mu?
Bu hikâye suya yazılmıştır. Kuytu bir köşede nemden ve dahası it bağlasan durmaz denilen bir yerde dökülmüştür cümleler çatlayan dudaklardan. Takvimler Mart ayını gösterirken; kapı aralığından gazete parçasına sarılı öğün yemeğini uzattılar. Göz ucuyla baktı bırakılan gazeteye; karanlık, isli odaya vuran güneş ışıklarının tozları havada görünür
Reklam
952 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.