aşkın ortalık yerini, kıyısını, bucağını öğrendik. Ne kıyısında selamet ne ortalık yerinde merhamet vardır.
İnsan yüreği bir bülbüldür, feryat edemezse, ortalık yerinden çatlar
Reklam
Onu tanımadan ve sevmeden evvel, acaba hayatını ne dolduruyordu?
Hayatının sahibi olmamanın acısını duyuyordu. Başkalarının çizdiği hudutlar içinde yaşamak zorunda olmanın
Bu utanıştı. Utanabilmek. Bu ne müthiş bir duyguydu ! ..
Sayfa 93
Reklam
Ah bu İstanbul, insan pazarıydı. Burada neleri, neleri ve kimle­ri tanımıştı.
Sayfa 77
Pervaneye: "Niçin ateşe kendini atıyorsun" diye sorulabilir miy­di?
Sayfa 71
Acaba ben ölmüş olsaydım, yıldızların hangisi kayacaktı ? .. Bilsem imanına tükürdüğümün yıldızlarından hangisi benimdir; vallahi göğe merdiven kurar, çiviyle onu göğe çakardım.
Sayfa 52
Zaten Cevriye'nin yaşamak için Allah'tan ve hayattan istediği şeyler o kadar az, o kadar mütevazi ki hakikaten ona bunların verilmemesi merhametsizlik olurdu.
Sayfa 28
Reklam
-İnsanlardan uzak yaşamak güçtür Cevriye. İnsanların dışında yaşamak, mütemadiyen onlardan uzak yaşamaya mecbur olmak.
Cevriye onu tanımadığı için, sevemediği anasının, hayali kalbinde ölmemiş olan babasının, dünyaya gelmemiş olan, geldiyse kendisinin tanımadığı kardeşlerinin, hiçbir zaman bir genç kız olmadığı için karşısına çıkmamış bulunan nişanlısının, kendisine hiç de kısmet olmayacak kocasının yerine sevmişti. Onu hepsi için ve hepsi kadar sevmişti.
Onu daha iyi tanımak, seven kalbinin bir ihtiyacıydı.
Bu yeni hüviyet, eğer imkân olsa, eğer zemin bulsa, Cevriye’ nin asıl varlığı olabilirdi.
O zayıf ve hasta adam herhalde benim babamdı, ben bunun için hâlâ onu hatırladıkça seviyorum.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.