Cevriye bu adamdan ne istiyordu? Niçin ona gelmişti ? Niçin onu görmek, onun karşısında oturmak, onun yüzüne bakmak, onun çevresinde ve yanında bulunmak istiyordu? Cevriye bunu kendi kendine izahtan acizdi.
Sayfa 78
Reklam
Cevriyem, aşk midye tavasına benzer; sıcağı sıcağına güzeldir.
Allah, bize bu dünyada neye mahrum kaldıksa onların hepsini öte dünyada verecekmiş. Öteki dünyada. Belki bana orada bir de anne verir.
Sayfa 156Kitabı okudu
Ölümü imkanların en sonuna kadar mübah görmüyordu. Hiçbir şeyin kalmadığının zannedildiği zaman bile ümit vardı. Çünkü hayat sayısız ihtimal ve imkanlar demekti.
Sayfa 187 - Doğan Kitap
Kimsesiz olmanın güçlüğü hastalıkta duyulur.
Sayfa 126 - Doğan Kitap
Reklam
- Allah büyüktür, diyordu. Her kulunun gıdasını bir yere koyar. Benim rızkımı da çöplerin arasında bırakıyordu. Rızkım oydu. Ben ölmeyecektim. Vallahi İstanbul ömür yerdir. Çok garip barındırır. Burada anafordan yaşanır vallahi. Tevekkeli taşı toprağı altındır dememişler. - Sizin gıdanızı, o kadar sevdiğiniz Allah, size daha temiz bir şekilde veremez miydi acaba?
Sayfa 117 - Doğan Kitap
Canından korkanlar, herkesten şüphelenirler.
Sayfa 95 - Doğan Kitap
- Kollarımda değil, gönlümde damga var. Efkar nedir, iyi öğrenmiş olan kör: - "Gözlerinden bellidir Cevriyem" diye şarkıya devam ediyordu.
Sayfa 72 - Doğan Kitap
"Kız kolunda damga var, damga var!" diye okuyunca Cevriye şiddetle iki kolunu birden meze tabaklarının, rakı şişelerinin, kadeh ve bardakların arasına uzattı. Masada bir şangırtı oldu. Hepsi masanın üzerine dayanmış bu ince, esmer ve güzel kola baktılar. Bu kolların her iki bileğinde de dövmeden yapılmış hakiki kelepçe büyüklüğünde iki kelepçe resmi vardı.
Sayfa 45 - Doğan Kitap
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.