10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20213,959 okunma
10 Şubat 1974
Saatlerce hiçbir şey yapmadan evde oturuyorum; sonra, tam çıkarken, evde kalsaydın bir şeyler yapabilirdim gibi hissediyorum. Galiba hep acele ettim.
Reklam
10 Şubat 1974
Bana istisnasız herkes kızıyor; kafalarındaki 'ben'i bozduğum için. Ben onların hayallerinde tutarlıyım. Belki kendi hayalimde de tutarlıyım. Yaşarken bu iki tutarlılığın da dışındayım. Her şeyle sırasında alay ettiğim halde kendimi gülünç durumlarda buluyorum bu durumlar geçtikten t kadar sonra kendimle de alay ediyorum. Yalnız, artık hissediyorum ki, bunun sonu yok.
18- Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) 1964 yılında Ahmet eş-Şukayri'nin başkanlığında ve meselenin dizginlerini elinden kaçıracağından korkan Cemal Abdunnasır'ın doğrudan desteğiyle kuruldu. Bu kuruluş aynı zamanda Filistin coğrafyasının örgütlü ve gizli hareketlerle dolup taşmaya başlamasından sonra özellikle de kökleri 1957 yılına kadar uzanan Fetih hareketinin kuruluşundan sonra söz konusu oldu. Filistin Kurtuluş Örgütü 1948 yılında işgal edilen toprakları özgürleştirmeyi hedef aldı ve bu örgütün anayasası özgürlüğün tek yolu olarak da silahlı mücadeleyi, özellikle sıkı bir şekilde uyguladı. Genel olarak bütün Filistinliler bu örgütün kuruluşunu güzel karşıladı ve bunu uzun bir dönemden sonra Filistin varlığının ulusal kimliğinin müşahhas bir ifadesi olarak kabul ettiler. Başta Fetih örgütü olmak üzere Filistin fedai örgütleri FKÖ'ye katıldı ve Fetih lideri Yasir Arafat Şubat 1969'dan itibaren FKÖ'nün liderliğini üstlendi. 1974 yılında Arap yönetimleri FKÖ'nün Filistin halkının tek yasal temsilcisi olduğunu kabul etti ve aynı yıl Birleşmiş Milletler'de gözlemci üye statüsüyle temsili gerçekleşti.
Sayfa 31
New York'taki Modern Sanat Müzesi'nin (MoMA) gururla sergilediği Guernica, Picasso'nun 20. yüzyılın ikonlarından biri haline gelmiş bu tablosu, 28 Şubat 1974'te sansasyonel bir saldırıya uğramış, saldırı­nın faili tabloya sprey boyayla ve büyük harflerle "KILL LIES ALL" (TÜM YALANLARA ÖLÜM) yazmıştı. Dünyaca ünlü sanat eserleri, sapkın eylemleriyle eserin şöhretinden pay kapmak isteyen nevrotik ki­şilerin ve ruh hastalarının saldırılarına maruz kalabiliyor. Fakat Guernica olayının ilginç tarafı, olayın faili Tony Shafrazi'nin bugün psikiyatri kliniğine kapatılmış bir hasta değil, son derece başarılı bir galerici olması. Bu bir çelişki mi? Pek değil. Shafrazi'nin sprey boyacıdan profesyonel galericiye, yarı deli sanatçıdan güçlü tacire dönüşmesi, sanat gezegenindekilerin şöhret kazanma güdüsüne iyi bir örnektir.
Cezayir'in teşebbüsü üzerine 2-4 Şubat günlerinde Cezayir şehrinde bir zirve toplantısı düzenlediler. Toplantıya Cezayir'in dışında Suriye, Libya, Güney Yemen ve FKÖ liderleri katıldılar. Libya lideri Kaddafi'nin Bağdat'a kadar gitmesine rağmen, sertlik konusunda kendi görüşlerini kabul ettiremeyen Irak, Cezayir zirvesine katılmadı. Zirve sonunda 4 Şubat 1978 günü yapılan açıklamada, 2-5 Aralık 1977 de yapılan Tripoli Zirvesi kararlarıyla, Kasım 1973'teki Cezayir Deklarasyonu ve Ekim 1974'teki Rabat Deklarasyonu'ndaki kararlar aynen teyit edildikten sonra, Enver Sedat'ın, Filistin halkını ne temsil etmeye ve ne de onun adına müzakerelerde bulunmaya hakkı olmadığı, Filistin halkının tek temsilcisi nin FKÖ olduğu söyleniyordu. Keza açıklamada, FKÖ ile Suriye arasındaki işbirliğinin ehemmiyeti de vurgulanıyordu.
Sayfa 380 - Kronik Kitap 7. BaskıKitabı okudu
Reklam
CHP VE TAYYİP
...Tayyip’in, 26 Şubat 1974 tarihinde şekere CHP’li hükü­ met tarafından yüzde 25, akaryakıta yüzde 65-79, çimentoya yüzde 52, Sümerbank ürünlerine yüzde 20-70 zam yapıldığını söylediği, o nedenle bugünkü CHP’ye de oy verilmemesini is­ tediği belirtiliyordu.
Günlük'ten:
"Bana istisnasız herkes kızıyor; kafalarındaki 'ben'i bozduğum için. Ben onların hayallerinde tutarlıyım. Yaşarken bu iki tutarlığın da dışındayım. Her şeyle sırasında alay ettiğim halde kendimi gülünç durumlarda buluyorum. Bu durumlar geçtikten sonra kendimle de alay ediyorum. Yalnız, artık hissediyorum ki, bunun sonu yok. Saatlerce hiçbir şey yapmadan evde oturuyorum; sonra, tam çıkarken, evde kalsaydım bir şeyler yapabilirdim gibi hissediyorum. Galiba hep acele ettim. 10 Şubat 1974"
Sayfa 103Kitabı okudu
Abdullah Öcalan, bu günlerde Gazi Üniversitesi'ne bağlı Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisi Kesire Yıldırım ile 24 Mayıs 1978 günü Ankara Gençlik Parkı nikah salonunda evlendi. Abdullah Öcalan'ın tanıklığını Muzaffer Hayat yaptı. Kesire Yıldırım'ın tanığı da Tunceli'li bir yakınıydı. Kesire Yıldırım, Tunceli'nin Mazgirt İlçesi'nde çevresinde CHP'li olarak tanınan Yıldırım ailesinin büyük kızıyda Aile Alevi kökenliydi, ancak Kürt değildi. 40'lı yıllarda Tunceli'nin Mazgirt ilçesinden Elazığ'ın Karakoçan ilçesine yerleşmişti. Kesire, Karakoçan Yeni Mahalle'de oturan dava vekili Ali Yıldırım'ın altı çocuğunun en büyüğüydü. 21 Ekim 1951 tarihinde doğmuş, doğum tarihini sonradan 21 Ekim 1953 olarak düzelttirmiş, Elazığ Lisesi'ni 1973 yılında bitirdikten sonra Karakoçan ilçesinde Yeniköy İlkokulu'nda öğretmenlik yapmış, 1974 yılında da Ankara'da Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okuluna girmişti. Kesire, Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu Radyo ve Televizyon Bölümü'nü 1977-78 ders yılı şubat dönemin de bitirdi. Üç ay sonra da evlenip hemen Diyarbakır'a gittiler. Askerlik Şubesi Öcalan'ı adım adım izliyordu. 26 Temmuz 1977 günü yeniden son yoklama çağrısı göndermişti. Ancak Öcalan izini kaybettirmeyi başardı. Bu yüzden, son çağrı pusulası kardeşi Mehmet Öcalan'a tebliğ edildi. 26 Eylül 1978 gününden sonra da yoklama kaçağı olarak aranmaya başlandı.
Sayfa 17 - UMAG Yayınları 50. BaskıKitabı okudu
Burs almak için yüksek öğretimin birinci sınıfında 21 yaşını geçmemiş olma koşulu aranmaktaydı. Öcalan, burs bağlandığı günlerde 22 yaşındaydı. Burs alan öğrencinin, sonradan "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin mevzuatına göre memleket için zararlı sayılan fiil ve hareketlerde bulunamaz ve bu çeşit faaliyetlere katılamaz" diye yönetmelik maddesi haline dönüştürülen kural gereğince hiçbir öğrenci eylemine karışmaması gerekiyordu. Öğrenci eylemine katılan öğrencilere burs bağlanması o gün için olanaksızdı. 1 Aralık 1971 günü burs bağlandı. Öcalan, 17 Şubat 1972 günü taahhütname imzalamıştı. 7 Nisan günü de gözaltına alındı. Bursu bağlanmayacak mıydı? Cezaevinden çıktı, bursu aldı. Burs hiç aksatılmadan 1.11.1971 gününden 1.11.1974 gününe kadar üç yıl süreyle ödendi. Bakanlık bursu, devamsızlık nedeniyle 31.10.1975 günü kesildi. 1984 yılına kadar burs borcu ne Öcalan'dan istendi, ne kefillerden. Abdullah Öcalan'ın öğrencilikle ilişkisinin kesilmesi için de 1984 yılına kadar beklendi. SBF Yönetim Kurulu 3.11.1984 günü 84/82 sayılı kararı ile Öcalan'ın öğrencilikle ilişkisinin kesilmesine karar verdi. Gerekçe: "Yasal süre içinde mezun olma olasılığının bulunmaması..."
Sayfa 14 - UMAG Yayınları 50. BaskıKitabı okudu
Reklam
Okuma Listem
DÜNYA EDEBİYATI 📚 *HOMEROS İlyada Destanı ✓ Odysseia Destanı ✓ *DANTE ALİGHİERİ Yeni Dünya✓ İlahi Komedya✓
Arafat diplomasi çabasındayken 1973'te Yom Kippur, yani "Kefaret Günü" savaşı başladı. Arap dünyası için Ramazan Savaşı olan bu çarpışmalarda Mısır ve Suriye 1967'deki 6 Gün Savaşları'nda kaybettiği toprakları yeniden elde etmek istedi. İşler rast gitmedi. İsrail ilk etapta başarılı görünmesede savaş sonunda 1967 sınırlarının da ötesine geçti, öyle ki Mısır'da Süveyş Kanalı'nın Batı yakasına kadar ilerledi. Bu savaş 3 hafta sürdü. ABD, Soyvetler Birliği ve BM'nin girişimleriyle taraflar ateşkes anlaşması imzaladı. İsrail, şüphesiz bu savaşları ABD'nin desteğiyle kazanıyor ve bağlılıklar gün be gün artıyordu. Diğer taraftan Suudi Arabistan İsrail'i destekleyen ülkelere karşı bir petrol ambargosunu uygulamaya koydu. Suud'un bu hamlesi dünya genelinde ekonomik krize yol açtı. Ambargo 1974 yılı Şubat ayının sonuna kadar devam etti.
Sayfa 27 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Ortadoğu ve diğer Müslüman ülkelerin hükümetleri, belli ulus­lararası kuruluşlar aracılığıyla İslami bağlılıkları ve hissiyatları ifade etmeye çalışmışlardır. Yakın zamanda, başka bir dinin başaramadığı hatta teşebbüs etmediği bir şey denediler ve Birleşmiş Milletler'de İslami bir blok oluşturdular. Müslüman liderlerin ve diğer bazı yet­kililerin katılımıyla, ortak çekinceleri tartışacakları periyodik top­lantılar düzenlediler. Birkaç yıl süren tartışmalardan sonra, Şubat 1974'te Lahor'daki bir zirvede, İslam Konferansı Örgütü kuruldu. Otuz altı kurucu devlete yeni üyeler de eklenince toplam üye sa­yısı elli bire yükseldi. İKÖ, esas olarak dini ve kültürel konuları kendine mesele edindi ancak siyasi hatta diplomatik etkisi oldukça az olmuştur. Organizasyon, nispeten risksiz birkaç konuda birleşik bir tavır alabildi. Sovyetler Birliği'ndeki, Çin'deki, Hindistan'daki Müslümanların durumu, 1979'da Afganistan'daki Sovyet işgali gi­bi daha hassas konularda, bu organizasyonun izlediği politikalar ve basın açıklamaları oldukça temkinlidir.
Sayfa 158 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
#FreePalestine
* Ağıt yakışmaz şiire ve çocuk yüzlerine ki çocuk yüzleridir getirir bizlere gereğini bağımsızlığın * İlerler zaman kudüs koşusunda ancak anlar çocukların daim önde olduklarını (Şubat 1974)
200 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.