REŞADİYE SÖZCESİ..140 dörtlük
Bu ne bir destandır, ne de no nk methiye, Ne bir güzelleme, ne de reddiye, Yöremize ait sözce bir sözlük, Hediyem olsun tüm Reşadiye’ye! -------------1-------- Babalara "ağa", anaya "abu", Sivrisinek; " üyez", zehire "ağu", Kaldıraça "küskü" , duvara "çamdu", Ilık yere "umuk"
Senin de bir gün sabah uyanmaların ter içinde olacak, bir bakacaksın sayılı günlerin kalmış, baya sayacaksın yani, bugün de ölmedim, bugün de ölmedim diye… Bayağı takvime bakacaksın… Şubat ağrı yaptı, Mart’ta biraz daha büküldüm, Nisan oldu kimse gelmedi… Mayıs’ın Allah belasını versin… Haziran’da derin bir pervane önü uykusu… Demedim hiçbirini tabii… Dedim ki “Ev gibi burası kızım, beni merak etmeyin.”
Reklam
Lotte ile Stefan Zweig, Brezilyalı yayıncı Abrahao Koogan ve eşi Paulina tarafından Rio karnavalına davet edilmişti. 15 Şubat 1942 akşamı eğlencelere katılan Zweig, ertesi sabah gazetelerde Japonların İngiliz kolonisi Singapur'a girdiğini okuyunca Lotte ile beraber hemen Petropolise döner. Friderike'ye 18 Şubat 1942 günü yazmış olduğu mektubunda, intihara karar verdiğini saklar.
Sayfa 453 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
İÇTE ÖZERK DIŞTA BAĞIMLI MÜSLÜMAN NASIL OLMALI?
Bizi bir arada tutan farklılıklarımızdır düşünce ve fikir itibariyle. Bu söylem Gayretullah'a dokunmadığı sürece, İslam'ın özüne zarar vermediği sürece bir sıkıntı yoktur. Ama maalesef günümüz şartlarında bazı kimselerin fikirleri İslam'a ve müslümanlara ( Gerçek anlamda Müslümanlara) çok büyük zararlar vermektedir. İlk başta
Paris'te hem eğitimini sürdüren hem de konferans, tiyatro ve operalara giderek, Paris'in dolayısıyla birçok Osmanlı aydınının kitaplarda gördükleri batının kültürel ortamını teneffüs eden Yusuf Akçuray'ı sabah erkenden kalkarak namaz kılan biri olarak görmekteyiz.
Sayfa 106Kitabı okudu
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Kırmızı Pazartesi
Gabriel Garcia Marquez, kaleminin akıcılığından dolayı sık sık okuduğum yazarlar arasında üst sırada yer alıyor. Latin Amerika’nın her yönden insanın hayal dünyasını besleyecek özelliklere sahip olduğunu düşünmüşümdür hep. “Güzel bir şubat günü beklenebileceği gibi, muz bahçelerinin içinden geçip gelen bir meltemin estiği pırıl pırıl bir sabah…” (s.12) cümlesi bile ne demek istediğimin altını yeterince çiziyor bence. Marquez’i yakından tanıyan Carlos Fuentes onun için “Cervantes’ten bu yana en tanınmış ve belki de en iyi İspanyol yazar,” derken yanılıyor olsaydı okur bunun aksini göstermekten hiç çekinmezdi. “Kırmızı Pazartesi” de Marquez’in diğer eserleri gibi yazarını doğruluyor elbette. Kısacık romanın daha ilk cümlesinde öğreniyoruz ana karakterin başına ne geleceğini, yine de hiç dikkatimizi kaybetmeden aynı hızda son sayfaya kadar üstelik merak ederek ilerleyebiliyoruz. İşte gayet yalın ve heyecansız ilerleyen öyküde tam “bitti” derken Marquez bizi son üç sayfada sol kroşeyle nakavt ediyor. Ana karakterin acısını tam içimizde yaşayarak onunla birlikte yere seriliyoruz. İşte beraberce söylediğimiz sarsıcı son söz: “Beni öldürdüler, Wene Hala!” (s.107)
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178.7k okunma
Reklam
738 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.