Bak sen şu işe Allah affediyor da kulu affetmiyor âdemoğlu böyle işte acizliğine sözler yetmiyor!
Ne kadar da duyarsız, boşboğaz ve de zalim oluyordu şu insan denen mahluk bir başkasının çaresizliği karşısında!
Reklam
TURAN -Sadık Kemal Tural kardeşimize- Ben Altay dağlarından koparak geldim Yüreğimde Türkistan'dan binbir nakış var Çok şükür aslım da neslim de belli Türküm müslümanım o dağlar kadar. Dokuz tuğ taşıdım ben, dokuz davula vurdum Dokuz evliya gücüyle yürüdüm geldim Büyüdü benimle mübârek yurdum Ebed-müddet bu devleti ben kurdum.
‘’Bu Mareşal Fevzi Çakmak ne yaptı? O da tuttu Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nin bütün planlarını hazırlayarak, Yunan ordularını, Ege Denizi’ne döktü. Olur mu bu? Avrupa Birliği’ne girmek üzere olduğumuz şu günlerde bu barbarlığı, medeni dünyaya nasıl anlatırız? Eskişehir Belediyesi 3.700 sokak ve cadde ismini herhalde bu mantıkla (!) değiştirmiştir. Değil mi efendim?’’
Romeo :Yarayla alay eder, yaralanmamış olan... Dur, şu pencereden süzülen ışık da ne? Evet, orası doğu, Juliet de güneşi! Yüksel ey güzel güneş, öldür şu kıskanç ayı. Juliet :Biliyorum, gecenin maskesi var yüzümde, Olmasaydı eğer, duyduğun için demin söylediklerimi Nasıl kızardığını görürdün yanaklarımın.
Çizmeli işgalin artık tarihten silinmiş olmasının en önemli nedeni, çizmeli işgalden umulan çıkarların, askerÎ işgalsiz olarak çok daha büyük ölçüde elde edilebilmesidir. Düşmanın çizmeli işgalinden çok daha ağır bir yeni işgal biçimi vardır ki, bu işgal ağır biçimde bizim ülkemizde ve kimi başka ülkelerde yaşanmaktadır. Bu, bir gizli işgaldir.Bu gizli işgalin, çizmeli düşman işgalinden çok daha ağır olmasının nedeni, işgale uğrayan ülke insanlarının işgal altında olduklarının ayırdında bile olmamalarıdır. Ayırdında olmadıktan başka, insanlar kendiliklerinden işgale uğramak için can atarlar.İşgale istekli ve gönüllüdürler. Bu gizli işgalin somut bir örneğini burda vermek istiyorum. Biz şu anda nerdeyiz? Bu toplantımızı nerde yapıyoruz? "The Marmara" otelinin bir salonunda...Bizim Marmara denizimizin başına İngilizce "the" article'ı eklenerek "The Marmara" yapılıyorsa ve bunu yapmak için hiç zorlanmıyorsak, kediliğimizden bunu gönüllü olarak yapıyorsak, İstanbul'un göbeğindeki bu otelin adı "The Marmara ise, Dolmabahçe Sarayına tepeden bakan otelin adı da Boğaziçi değil Bosfor bile değil "The Bosphorus" ve bu "The Marmara" ile "The Bosphorus" tan aydınlarıyla, işçileriyle, gazetecisi, sanatçısı, bilimcisi, esnafı, yazarı, çizeriyle bütün Türkiye hiç de tedirgin olmuyorsa, bu olay dolayısıyla insanların ulusal onurları çiğnenmiyorsa, bu "The Marmara" ile "The Bosphorus" sözcüklerine hiçbir tepki göstermiyorsa, tepki gösterecek bir olayın bile ayırdında değilsek, işte Türkiye gizli işgal altında demektir ve bu işgalin adı kültür işgalidir.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.