Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tenekelerden İnciler
En büyük sevinçlerimizden biriydi, etrafı paslanmış; içinde az miktarda salça kalmış siyah, kırmızı renklerdeki salça tenekelerinde soğan yetiştirmek. Tenekenin altını çiviyle delerken öğrendik, dibe düşenin havaya ne çok ihtiyaç duyduğunu. Çok su verirsek büyür sandığımız soğanımız fazla sudan küflenip çürüyünce anladık; seviyenin, ölçünün önemini ve o çürüyünce kaldı ilk heves kursağımızda. Anne şefkatli hayaller kurmuştuk yeşerecek soğana fakat öften püften hayallerdi bunlar teknoloji ve tasarım dersi için. Uzaya danayanmış merdiven, geçmişi unutturan makine ve geleceği gösteren küre düşlemek varken. Oysa biz sabrın zorluğunu, beklemenin sıkıntısını ektiğimiz soğanı beklerken çekmiştik. Hangi makine bunları öğretebilirdi? Aramızda başarıyı da tadanlar da oldu elbet Şanslı olup soğanı yeşertmeyi başarınca. Soğanı yeşermiş sonunda! Uzayı, geleceği, küreyi kim, ne yapsın?  Herkes soğan ekmezdi tabi farklı zevkleri olanlar da vardı aramızda. Kimisi fasulye ekerdi mesela kisimi buğday... Çiçek ekenimiz pek olmuyordu daha o yaşta öğretmişlerdi çünkü ekmek davasının keyif davasından daha mühim olduğunu. Öğrettiler de ne oldu? Şimdi "Dante gibi ortasındayım ömrün" ve tek derdim salça tenekesinde ektiğim soğanımın yeşermesi. Yoksa bir heves daha kalır, bir heveslik yeri kalan kursağımda.
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Reklam
238 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
"Roma'dan Hüdavendigar'a: Taşın Hikayesi"
21 Temmuz 1718 Rivayet edilir ki; vakt-i zamanında ahalinin adına Hüdavendigar dediği şehirlerin birinde, bedenen ölümünün üzerinden 322 sene geçmiş bir gencin ruhu şehrin tüm sokaklarını dolaşır, Ulu Camide namaz kılanların kaçıncı rekatta olduklarını unutturur, Osman ve Orhan Beylerin kabri başında nöbet tutan, oldukça ciddi askerleri güldürmek
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
Deniz
Yazı kışı olmayan, deresi tepesi bulunmayan, yalnız dalgalardan ve sudan oluşan bambaşka bir dünyaydı burası. (Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
29 aralık 1996 tarihli bir yazı..
Yaşamın pahalı, canın sudan ucuz olduğu günümüzde umutsuzluk toplumumuzu iyice sardı. İnsanlarımız karamsarlığın karabulutları altında yolunu yordamını şaşırdı... Cinayetler, mafyalar, kirli ortaklıklar alabildiğine çoğal­dı. Dahası, devletin içine sızdı... Ülke bir uçuruma doğru sürüklenmekte, devlet çürütülmekte... Ülke sis içinde... Hemen hemen herkes, 'Nereye gidiyoruz?' diye kaygı ile birbirlerine soru yöneltmeye başladı... Bütün bunlara koşut olarak, İslam'ı siyasaya araç edenlerin aldıkları yol da korkunç... Bu çevre, demokrasiden söz ederek Atatürk'e, laik cumhuriyete korkusuzca saldırılarını yoğunlaştırmakta. Demokrasiden söz ederek, demokrasiyi kullanmaktalar.
Sayfa 109Kitabı okudu
Bir şair gördüm. Konuşurken zambağa "siz" diyordu. Bir kitap gördüm, kelimeleri billurdan. Bir kağıt gördüm, ilkbahardan. Müze gördüm yeşillikten uzak Cami gördüm sudan uzak. Umutsuz bir fakih gördüm Başucunda sorularla dolu bir testi vardı. Bir katır gördüm yazı ile yüklü Bir deve gördüm nasihat ve misalin boş sepetiyle yüklü Bir arif gördüm "ya hu" ile yüklü..
Sohrab Sepehri
Sohrab Sepehri
Reklam
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Heraklaitos herşeyin merkezine ateşi koyuyor:
Evrende var olan her şey ateşten oluşmuştur, ateş her şeyin ilkesidir ve yine onda çözülür. Her şey yazgıya göre olur ve varlıklar karşıt akımların sayesinde uyum içinde bulunur. Her şey ruh ve Daimonlarla doludur. Ateş, bir öğedir. Her şey seyrelme ve sıkışma yoluyla ateşin değişiminden oluşur (Herakleitos bu oluşuma anlaşılır bir açıklama
Hayatımda bir kere yağmurda yüzdüm. Ekim başında, buz gibi bir gün, bomboş, dalgalı bir denizde. Kaç saat yüzdüğümü hatırlamıyorum. Yüzerken deli gibi ağlıyor­ dum. Dünyanın dörtte üçünün, kendi bedenimin dörtte dördünün su olduğunu, durmadan ağlayarak katı halden sıvı hale geçtiğimi, sudan ayrılmamın artık mümkün ol­madığını düşünüyordum ve boğulmak istiyordum. Çok çabaladım bunun için, yüzdükçe yüzdüm, fırtına çıksay­dı boğulabilirdim ama yağmur birden durdu, deniz du­ruldu, güneş açtı.
372 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
İllüziyalı Reallıq
(Qeyd: Spoyler!) “Kitab yazmaq ikinci dərəcəli işdir. Mən faşizmə qarşı vuruşmağa gəlmişəm!” deyən yazıçının “1984” romanı (370 səhifə) amerikan dərgisi olan “Newsweek”in 2010-cı ildəki “Dünyanın on ən mühüm kitabı” siyahısında “Hərb və sülh” epopeyasından sonra ikinci yeri tutmuşdur. Totalitarizmə hüdudsuz nifrətdən yoğrulmuş bu əsər əsl qiyam
1984
1984George Orwell · Teas Press Nəşriyyatı · 2023165,2bin okunma
296 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.