İslâm âlimi Süfyân Sevrî (rah.a.) şöyle demiştir: 1. Nefsânî zevk ve düşkünlüklerin neden olduğu bütün günahların affedilme ümidi vardır. 2. Fakat kibir ve gururun neden olduğu hiçbir günahın affedilme ümidi yoktur. Zîra İblis'in günahının nedeni, kibir ve gurur; Adem'in hatâsının nedeni ise, nefsin özlem ve arzularıdır.
Sobayla konuşan Said
3. Said-i Nursi: 5. Şua’da Atatürk’e “deccal” ve “süfyan” diyen ve Atatürk devrimlerine karşı çıkan Nursi, Kurtuluş Savaşı’nın onurunun Atatürk’e değil Mehmetçiğe ait olduğunu belirterek, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndaki rolünü küçültmek hatta yok etmek için çok şeyler yazıp söylemiştir.
Reklam
Takva: Haramlara düşme korkusuyla şüpheden kaçınmaktır. Süfyan Bin Uyeyne şöyle demiştir: Bir kul, kendisi ile haram arasına helalden bir engel koymadıkça ve günahı ve ona benzeyen şeyleri terk etmedikçe gerçek imana kavuşamaz.
Sufyan Sevri (رحمه اللَّـه) şöyle demiştir: Size nezaketini sayan birine eşlik etmeyin.
Şuabu'l - Îmân (8882)
Selef şöyle demiştir: Ölüm anında en çok pişmanlık duyacak olanlar haddi aşan âlimlerdir. Bilge biri diğer bir bilgeye şöyle bir mektup yazar: "Sana çok güzel bir ilim verilmiş. Sakın ilmini günahın karanlığıyla kirletme. Yoksa âlimlerin ilimlerinin nuruyla koştukları günde karanlıkta kalırsın. Süfyân b. Uyeyne hazretleri şöyle söylemiştir: "Sana bir faydası ol mayan ilim zarar verir. Bu çok doğru, çünkü böyle bir ilim, sahibinin aleyhine delil olur.
Muaviye b. Ebi Süfyân radıyallahu anh, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah kimin iyiliğini dilerse onu dinde fakih (ince anlayış sahibi) yapar."
Sayfa 48 - Buhârî, 71, 3116, 7312; Müslim, 1037Kitabı okuyor
Reklam
Ne yazık ki, onlar ilmi dünyalık elde etmek için öğrendiklerinden...
Süfyan b. Uyeyne der ki: Bize, İbn Abbâs'ın şöyle buyurduğu intikal etti: "Şayet ilim ehli, ilmi hakkıyla alsaydı ve gereğiyle amel etseydi; Allah, melekler ve salih kullar bu ilim ehlini sever, halk da saygı duyardı. Fakat ne yazık ki, onlar ilmi dünyalık elde etmek için öğrendiklerinden, hem Allah'ın buğzuna hem de insanların tahkirine müstehak oldular."
Sayfa 321Kitabı okudu
Süfyan b. Huseyn Västi anlatıyor. "Bir gün üstun zekasıyla tanınan. Basra Kadısı İyas b. Muaviye'nin yanında birisini hiç de hoş olmayan bir şekilde andım. Yüzüme baktı ve şöyle dedi Sen hiç Bizanslılarla savaştın me" "Hayır" dive cevap verdim Peki Hintlerle ve Sindlerle savaştın mı?" Ben yine. "Hayır" deyince. "Demek. Bizanslılar Hintler ve Sintler senden kurtuldu da. Muslüman bir kardeşin kurtulamadı, oyle mi! diye cevap verdi. Bu olaydan sonra başkalarının kusurlarıyla ilgilenmediğim gibi onların giybetini de yapmadım
Sayfa 90
Rivayet işaret eder ki onun sureti, hâkimiyeti zamanında çok şeylerde görüneceği gibi kendisi Yahudiler içinde tevellüd edecek. Garibdir ki onun suretindeki bir çocuğu katledecek derecede ona hiddet ve adâvet eden Hazret-i Ömer radıyallahu anh, o Süfyan'ın en çok beğendiği ve takdir ettiği ve çok defa ondan senakârane bahsettiği bir memduhu olmuş.
Sayfa 488 - [Y]Kitabı okuyor
Bir zaman Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm Hazret-i Ömer radıyallahu anh'a Yahudi çocukları içinde birisini gösterdi "İşte sureti." dedi. Hazret-i Ömer radıyallahu anh "Öyle ise ben bunu öldüreceğim." dedi. Ferman etti: "Eğer bu Süfyan ve İslâm Deccalı olsa sen öldüremezsin, eğer o olmazsa onun suretiyle öldürülmez."
Sayfa 488 - [Y]Kitabı okuyor
Reklam
Amel, muradı yalancı çıkarmamalıdır
Süfyan-el Sevri bir gün arkadaşlarına, "Kalkınız şu bizim Kur'an hocasına gidelim. Ondan uzakta olunca, ruhumu dinlendirecek kimse bulamıyorum," dedi. Süfyan, Rabia'nın yanına gelince, elini kaldırarak : "Allahım, Senden selâmet dilerim!" dedi. Râbia ağlamağa başladı. Süfyan ona, "Niçin ağlıyorsun?" diye sordu. Râbia, "Beni sen ağlattın," dedi. "Seni ben nasıl ağlattım?" "Selâmetin, her şeyi terketmekte olduğunu bilmez misin? Nasıl olup ta sen böyle içinde yüzmektesin?" Râbia bir ders daha öğretiyor. Amel, muradı yalancı çıkarmamalıdır. Bir şeyi murad eden veya bir maksat için dua eden kişi, önce tam edeb sâhibi olmağa çalışmalıdır. Edebin ilk şartı ise hulûs ve doğruluktur.
İnsandan, kendisinin zayıf kaldığı ve başkasının güç yetirebildiği şeylerin istenmemesi gerekir. Çünkü her insan kendine faydalı olanı daha iyi bilir. Râbia(²⁴) şöyle demiştir: “Eğer kalbin fâlûzec yemekle iyi olacaksa onu ye.” ● Müslim, 2957. Cabir (r.anh)'dan rivayet edilmiştir. ● Ebu’l-Hâris (Hicrî 94-175). Yaşadığı çağda hadis ve fıkıh bakımından Mısırlılar’ın imamıydı, meşhur cömertlerden biriydi. ● Süfyan B.Saîd B.Mesrûk el-Kûfî (97-175). Hadis hususunda müminlerin lideri olup ilim ve fetva yönünden çağdaşlarının efendisiydi. Saklanmış olduğu hâlde Basra’da vefat etti. ● Abdurrahman B.Mehdî El-Lü’lüî, Ebu Saîd. Hadis hafızlarının büyüklerinden olup İmam Şafiî Risale kitabını ona yazmış ve demiştir ki, dünyada ona denk birini tanımıyorum. ● Ebu Yezîd es-Sevrî el-Kûfî. Çok ibadet eden ve muhadramûndan olan biriydi. En akıllı adamlardan biri sayılırdı. Hicrî 65 senesinde vefat etmiştir. ● Yani cariyesinin ondan hamile kalmasına izin vermezdi. ● Buharî, 5517, 5518; Müslim, 1268, 1649. Ebu Musa’dan nakledilmiştir. ● Buharî, 4912, 5431. Hz.Âişe’den nakledilmiştir. ● Bu hadisi bulamadım. Ancak Ebu Davud’un (4034) Enes B.Mâlik’ten rivayet ettiğine göre kral Zâyezen, Resûlullah (sav) ipekten bir elbise hediye olarak göndermiş, o da karşılığında otuz üç deve vererek elbiseyi alıp öyle kabul etmişti (hadis zayıftır). Bu konuda Kenzü’l-Ummâl’de (40994-41109; 41802-41806) zikredilenlere bakınız. ● Râbia Binti İsmail El-Adeviyye El-Basriyye. Seksen sene yaşamış ve hicrî 180 senesinde vefat etmiştir.
Sayfa 35 - Tahlil Yayınları
Eğer İslam dinini anlamış olsalardı bilirlerdi ki, şayet bütün dünya tek bir lokma halinde olsa ve o lokmayı Allah adına fetva veren ve O’nun şeriatını anlatan bir âlim yemiş olsa o âlimin tek bir fetvası, yukarıda söz konusu edilen abidin ömür boyu yapmış olduğu ibadetten daha hayırlı olurdu. İbni Abbas (r.anh) şöyle diyor: “Bir tek fakih, İblis için bin abidden daha zorlu ve şiddetlidir.” Bu sözlerimi duyan asla benim ilmiyle amel etmeyenleri övdüğümü zannetmesin! Ben ancak ilmiyle amel edenleri övüyorum. Onlar kendi nefislerinin faydasına olan şeyleri daha iyi bilirler. Onlardan Ahmed B.Hanbel gibi bazıları sert ve kuru ekmeğe razı olur, Süfyan es-Sevrî gibi takva sahibi, Mâlik B.Enes gibi çok dindar ve Şafiî gibi fıkhı kuvvetli olan bazıları da bütün bunlara rağmen ince ve yumuşak ekmek yerlerdi.
Sayfa 35 - Tahlil Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.