İnsandan, kendisinin zayıf kaldığı ve başkasının güç yetirebildiği şeylerin istenmemesi gerekir. Çünkü her insan kendine faydalı olanı daha iyi bilir. Râbia(²⁴) şöyle demiştir: “Eğer kalbin fâlûzec yemekle iyi olacaksa onu ye.” ● Müslim, 2957. Cabir (r.anh)'dan rivayet edilmiştir. ● Ebu’l-Hâris (Hicrî 94-175). Yaşadığı çağda hadis ve fıkıh bakımından Mısırlılar’ın imamıydı, meşhur cömertlerden biriydi. ● Süfyan B.Saîd B.Mesrûk el-Kûfî (97-175). Hadis hususunda müminlerin lideri olup ilim ve fetva yönünden çağdaşlarının efendisiydi. Saklanmış olduğu hâlde Basra’da vefat etti. ● Abdurrahman B.Mehdî El-Lü’lüî, Ebu Saîd. Hadis hafızlarının büyüklerinden olup İmam Şafiî Risale kitabını ona yazmış ve demiştir ki, dünyada ona denk birini tanımıyorum. ● Ebu Yezîd es-Sevrî el-Kûfî. Çok ibadet eden ve muhadramûndan olan biriydi. En akıllı adamlardan biri sayılırdı. Hicrî 65 senesinde vefat etmiştir. ● Yani cariyesinin ondan hamile kalmasına izin vermezdi. ● Buharî, 5517, 5518; Müslim, 1268, 1649. Ebu Musa’dan nakledilmiştir. ● Buharî, 4912, 5431. Hz.Âişe’den nakledilmiştir. ● Bu hadisi bulamadım. Ancak Ebu Davud’un (4034) Enes B.Mâlik’ten rivayet ettiğine göre kral Zâyezen, Resûlullah (sav) ipekten bir elbise hediye olarak göndermiş, o da karşılığında otuz üç deve vererek elbiseyi alıp öyle kabul etmişti (hadis zayıftır). Bu konuda Kenzü’l-Ummâl’de (40994-41109; 41802-41806) zikredilenlere bakınız. ● Râbia Binti İsmail El-Adeviyye El-Basriyye. Seksen sene yaşamış ve hicrî 180 senesinde vefat etmiştir.
Sayfa 35 - Tahlil Yayınları
Müctehid İmam Ebu Amr Abdu’r-Rahman bin Amr el-Evzai’nin İ’tikadi Görüşleri اعْتِقَادُ أَبِي عَمْرٍو عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَمْرٍو الْأَوْزَاعِيِّ 315 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ عُثْمَانَ , قَالَ: أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَمْدَانَ , قَالَ: حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مُوسَى , قَالَ: حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ عَمْرٍو , قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو
Reklam
Yahya b. Saîd el-Kattân (v. 198/813)'ın şöyle dediğini nakletmektedir: "Şu'be ricâl konusunda falanın falandan rivâyetinin durumunu en iyi bilendi, Süfyân ise sâhib-i ebvâb (konularına göre hadîsi en iyi bilen) idi."
Sayfa 213
"Ama o benim kardeşim gibi" diyenlere...
Saîd b. Süfyân anlatıyor: Kardeşim vefat ederken, miras kalan malından yüz dinarını Allah yolunda harcamamı vasiyet etmişti. Bu münasebetle, Mü'minlerin Emîri Osman b. Affân'ın (r.anh) huzuruna çıktım. Yanında biri oturuyordu. Benim üzerimde de o anda, yakası ve kenarları ipek işlemeli bir entari vardı. O adam, beni böyle görünce entarimden tutarak çekmeye başladı. Neredeyse entarimi yırtacaktı. Hz. Osman (r.anh): "Adam bırak!" deyince o da bıraktı ve "Allah Resûlü'nün emirlerini çok çabuk terk ettiniz!" dedi. ... Halife Hz. Osman'ın huzurundan çıkınca yakamdan çeken adamın kim olduğunu sordum, "Ali b. Ebî Tâlib'tir," dediler. Bunun üzerine, Hz. Ali'nin evine gittim ve: "Bana niçin öyle davrandın, neyimi gördün ki?" diye sordum. Şu cevabı verdi: "Ben Hz. Peygamberden (sav) şöyle buyurduğunu işitmiştim: 'Çok sürmeyecek, ümmetim nâmahrem kadınlara yakın durmayı ve ipek giymeyi mübah sayacak.' İpek elbiseyi de, Müslümanlardan ilk defa senin üzerinde görüyorum." Said der ki: Onun bu sözleri üzerine, yanından çıkınca elbisemi hemen sattım.
Sayfa 118Kitabı okudu
Sahr b. Harb Ebu Sufyan Radıyallahu Anh
Abbas radıyallahu anh dedi ki; “Ey Allah’ın Rasulü! Doğrusu Ebu Süfyan, övülmekten hoşlanan bir adamdır. Ona bir pâye versen iyi olmaz mı?” Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurdu; “Evet, Ebu Süfyan’ın evine giren güvendedir. Kapısını kilitlediği kimse güvendedir ve Mescide giren güvendedir.” Zira Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’ye sığındığı zaman Ebu Sufyan’ın evine girmişti. Bunu İbn Sad rivayet etmiştir. Zubeyr b. Bekkar, Said b. Ubeyd es-Sekafi yoluyla rivayet ediyor: “Taif gününde Ebu Sufyan okla gözünden vuruldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve: “Şu gözüm Allah yolunda vuruldu.” dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Dilersen sana dua edeyim gözün sana geri dönsün, ya da cenneti tercih et” buyurdu. Bunun üzerine: “Cenneti isterim” dedi. Yakub b. Sufyan ve İbn Sad sahih isnad ile Said b. El-Museyyeb’den, o da babasından rivayet ediyorlar: dedi ki: “Yermük gününde sesler kesildi, sadece şöyle diyen bir kimsenin sesi geliyordu: “Ey Allah’ın yardımı, yaklaş!” Bir de baktım ki o sesin sahibi; oğlu Yezid’in sancağı altında bulunan Ebu Sufyan’mış.” Gözünü o gün kaybettiği söylenmiştir.
Saîd ibni Zeyd(ra) bizlere Efendimiz'den (sav) kırk sekiz hadis rivayet etmiştir. Bu hadislerin en meşhuru ise şudur: Ebû Süfyân'ın Şam valisi olduğu dönemde Kûfe valisi de Muğîre ibni Şu'be'dir(ra). Saîd ibni Zeyd(ra), Kûfe'de bulunduğu sırada bir gün birisinin sözleri ile isim vermeden Hz. Ali'yi (ra) kötülediğini fark eder. Saîd(ra) bir yerden sonra dayanamaz ve adama: "Böyle konuşarak sen kimi kötülüyorsun?" diye sorar. Kötüleyen kişi: "Ben Ali'yi (ra) kötülüyorum!" deyince Saîd ibni Zeyd(ra) hayret eder ve: "Nasıl bunları söylersin? Sen Resûlullah'ın (sav) ağzından on kişi cennettedir, diye işitmedin mi?" der. Sonra da o isimleri saymaya başlar: "Ebû Bekir fil cenneh, Ömer fil cenneh, Osman fil cenneh, Ali fil cenneh, Talha fil cenneh, Zübeyir fil cenneh, Abdurrahman fil cenneh, Sa'd fil cenneh, Ebû Ubeyde fil cenneh. Onlar cennettedir." İnsanların nazarı kuvvetlidir. Bu durum dikkatlerini çeker. Onun toplamda dokuz isim saydığını hemen fark ederler ve: "Ey Saîd, dokuz isim saydın!" derler. Ondan sonra Saîd b. Zeyd(ra) onuncu kişiyi de ekler ve: "Ebü'l A'ver (Saîd b. Zeyd) fil cenneh. Ebü'l-A'ver cennettedir." der.
Sayfa 42
Reklam
Ebû Ubeyde b. Cerrâh(ra) ise onun bu talebini kabul ederek, Saîd'i (ra) Şam valiliğinden almış ve yerine Yezid b. ebu Süfyân'ı (ra) atamıştır.
Sayfa 39
Abdullah b. Abbas Radıyallahu Anh
Begavi Mucem’inde İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyor: “İbn Ömer, İbn Abbas’a yaklaşır ve şöyle derdi: “Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i, sana dua edip başını meshederken ve ağzına üfleyerek şöyle derken gördüm: “Allah’ım! Onu dinde fâkih kıl ve ona te’vili öğret” Ahmed’in Müsned’inde şöyle rivayet edilmiştir: İbn Abbas
Önemli günlerden birinde istihbarat teşkilatından Efendimiz'e (sav), Ebû Süfyân'in bin develik büyük bir kervanı, kırk süvari ile koruyarak Şam'a doğru götürdüğü haberi gelmiştir. Efendimiz (sav) bu haberi alır almaz 313 sahabeyle birlikte kervanı dönüş yolunda vurmak için Medine'den ayrılır. Efendimiz (sav), Bedir'e
Sayfa 30
Nübüvvetin ilk yıllarında Efendimiz (sav) Kâbe'de ibadet ederken bir arbede yaşanır. Arbedenin sonunda gözü dönmüş müşrikler, Hatice (ra) annemizin ilk eşinden olan oğlu Haris bin Ebî Hâle'yi (ra) öldürürler. Böylece risalet davasının ilk şehidi Peygamber'in (sav) evinden biri olur. Hâris b. Ebî Hâle (ra) öldürülünce Allah Resûlü(sav) zaten bir avuç insandan oluşan ashâbını toplar ve onlara: “Artık toplu bir şekilde namaz kılmayın ve mümkünse namazınızı Mekke'nin içerisinde değil biraz daha dışında kılın.” der. Efendimiz'in (sav) bu isteği üzerine sahâbeler artık küçük gruplar halinde Mekke'nin dışına çıkarlar ve toplu bir şekilde orada ibadet ederler. Yine böyle bir günde Ebû Dübb Vadisi'nde Ammar b. Yasir(ra), Habbâb b. Eret(ra), Sâid b. Zeyd(ra), Abdullah b. Mes'ûd(ra) ve Sa'd b. Ebî Vakkâs (ra) Mekke dışında ibadet ederken Ebû Süfyan'ın da içinde bulunduğu bir grup Mekkeli oradan geçerler ve Müslümanları görürler.
Sayfa 25
Reklam
Zekat
Bize Süfyan b. Uyeyne, ez-Zühri’den, Said b. el-Müseyyib’ten, Ebû Seleme’den Ebû Hureyre’nin Resûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “ Yer altından çıkarılan define ve madenlerin zekâtı beşte biridir.”151 İmamı Şafîî şöyle dedi: Sünnetin delaleti olmasaydı Kur’an’ın zahirinden,bütün mallarını eşit olduğu, bir kırsmını yerine hepsinden zekâtı alınması gerektiği anlaşılırdı.
Sayfa 194 - Buruc yatınlarıKitabı okudu
EBÛ ZER el-GIFÂRÎ أبو ذر الغفاري Ebû Zer Cündeb b. Cünâde b. Süfyân el-Gıfârî (ö. 32/653) Servet terâkümü konusundaki görüş ve mücadelesiyle tanınan sahâbî. Künyesiyle meşhur olduğundan adı âdeta unutulmuştur. Bu sebeple adının Berîr, Büreyr, Yezîd, Yüreyr, babasının adının Seken veya Abdullah olduğu da söylenmektedir. Haram aylarda bile baskın
Sayfa 32 - Test
Bir seferinde Sa'd b. Ebî Vakkas, Ammar, İbn Mes'ûd, Habbâb ile Saîd b. Zeyd namaz kılarlarken, müşriklerden bir grup onları gördü. Onları gören bu müşrikler arasında Ebû Süfyân b. Harb, Ahnes b. Şerik ve başkaları da vardı. Onlara hakaret etmeye, ayıplamaya başladılar ve sonunda kavgaya tutuştular. Sa'd, onlardan birisinin kafasına, bir devenin çene kemiği ile vurarak yardı. Bir kavle göre İslâm Tarihi'nde dökülen ilk kan budur.
Sayfa 46 - ravza yayınları -2 ciltKitabı okuyor
Hadis ve sünneti öğrenmek
"Kim bu dinimizde onda olmayan bir şey çıkarırsa reddedilir, kabul edilmez." Süfyan söyle demiştir: Din sünnetlerden ibarettir. Muhammed b. Sirin şöyle dedi: Onlar, sünnet üzerine oldukları sürece kendilerini (doğru) yolda sayarlardı. Said b. Cübeyr dedi ki: "Bedir Ashabının bilmedikleri, din(den) değildir." Evza'i dedi ki: "İlim, Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve sellem) sahabesinden bizlere aktarilanlar(da)dır. Onlardan nakil olmayan ise ilim sayılmaz.” Şa’bi dedi ki: Sana, Peygamber 'in (sallallahu aleyhi ve sellem) sahabesinden anlatılanlara sımsıkı tutun, kendi rey'lerinden aktarılanlara ise redet. Evza'i dedi ki: İnsanlar seni terk etse de seleften aktarılan eserlere tutun. Sana kişilerin re'yi/aklı güzel gösterilse de ondan sakın. (camiu beyani'l-ilmi)  Sizden kim yaşarsa çok ihtilaflar, ayrılıklar görecek. Sünnetime ve hidayete ermiş Raşid dört halifenin sünnetine sarılın. Bunlara azi dişlerinizle sımsıkı tutunun.” (Ebu davud)
Ahmed b. Hanbel
Ehl-i hadisinin en önemli temsilcilerinden bir olan Ahmed b. Hanbel'in ismi etrafında kurulmuştur. Kendi döneminde fakih kimliğinden çok, muhaddis olarak tanınan Ahmed b. Hanbel 164/780 yılında Bağdat'ta doğmuş, orada yetişmiş, hadis tahsilini tamamlamak üzere Kufe, Basra, Mekke, Medine, Suriye ve Yemen'de uzun süre kalmış, halife Me'mun ve Mu'tasım dönemlerinde "Halku'l-Kur'an" tartışması dolayısıyla yaşanan olaylarda (mihne) uzun süre hapsedilip işkence görmüş ve 241/855 yılında Bağdat'ta vefat etmiştir. Huşeym b. Beşir, Süfyan b. Uyeyne, Yahya b. Said el-Kattan, Abdurrahman b. Mehdi, Ebu Yusuf, Şafii, Veki b. Cerrah ve Abdurrazzak b. Hemmam başta olmak üzere birçok hocadan hadis ve fıkıh öğrenmiştir. Neredeyse bütün mesaisini hadis-sünnet rivayetlerini öğrenme, ezberleme, anlama ve nakletmeye veren Ahmed b. Hanbel'in bizzat kaleme aldığı veya yazdırdığı kapsamlı bir fıkıh eseri yoktur. Kaldı ki o, ictihad üriinü olan fıkıh hükümlerinin Kitap ve Sünnet'in yerine geçeceği endişesiyle kendisinden fetva nakledilmesine de ısrarla karşı çıkmıştır. Ömrünün sonlarında bu katı tutumu esneyince göriişleri, öğrencileri ve oğulları tarafından Mesail isimli kitaplarda derlenmeye başlamıştır. Bu derlemeler vefatından sonra da devam etmiş ve adı etrafında oluşturulan kolektif fıkhı birikim Hanbeli mezhebi olarak isimlendirilmiştir.
Sayfa 95 - Sünni Mezhepler. IV Hanbeli Mezhebi.Kitabı okuyor
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.