Mevlâna'm sana Süfyan-ı Sevrî'yi anlatayım. Süfyân-ı Sevrî hazretlerinin gençliğinde sırtı kamburlaşmıştı. Sebebini sorduklarında; "Üç üstada talebelik yaptım. Hepsi de zamanının en âlimleriydi. Ölüm zamanında üçü de dünyadan imansız gittiler. Ben onların halini görünce korkudan omurga kemiğim eğrildi buyurmuştur.
Süfyan-ı Sevri hz.:
Evleneceği kadının,mal ve mülkünden nesi var,diye araştıran eşkiyadır.
Reklam
Süfyan-ı Sevrî dedi ki: "Helal kazanmak için Kahramanlar gibi çalış."
Sayfa 117 - Fecr Yayınları 110Kitabı okudu
"Tevekkül kaderin hücumu karşısında sakin olmaktır." (Süfyan-ı Sevri)
164 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
366 günde okudu
Konfüçyüs, Lokman Hekim , Rabia el-Adeviyye, Süfyan-ı Sevri, Bişr el- Hafi, Bâyezîd-i Bistâmî, Hallâc-ı Mansûr, Firdevsî, Yusuf Has Hacib, Abdülkadir-i Geylani , Şems-i Tebrizi, Hacı Bektaş-ı Veli, Nasrettin Hoca, Dante Alighieri, Hafız-ı Şîrazî, Hacı Bayram-ı Veli, Uluğ Bey, Leonardo da Vinci, Machiavelli , Pirî Reis, Fuzuli, Michelangelo, Kınalızâde, Mimar Sinan, Francis Bacon, René Descartes, Evliya Çelebi , John Locke, Buhûrîzâde, Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Denis Diderot, Immanuel Kant, Nietzsche, Henrik Ibsen, Franz Kafka, Mahatma Gandhi, Hermann Hesse, Malcolm, Martin Luther King, Pablo Neruda... Yazdıklarım gibi tüm farklı dev ismi birkaç sayfa da, özellikle de Ali Ural'ın edebi kaleminden okumak çok güzeldi. Okurken, farklı özellikleri ile zirve olmuş, peşlerinden birçok insanı sürüklemiş ya da kendine hayran bırakmış şahsiyetleri tanıma imkanı buluyorsunuz. Oldukça güzeldi, mutlaka okumalısınız arkadaşlar. :)
Satranç Oynayan Derviş
Satranç Oynayan DervişA. Ali Ural · Şule Yayınları · 20231,465 okunma
Süfyan-i Sevri, Mescid-i haramda oturmakta olan bir grup Müslümanı görünce "Niye oturuyorsunuz?" dedi. Dediler ki: "Ne yapalım?". Dedi ki: "Kalkın ve Allahın fazlını ve rızkını talep edin ve çabalayın. Müslümanlara yük olmayın"
Sayfa 118 - Fecr YayıneviKitabı okudu
Reklam
AŞKA DAİR II Sevgili'ye Muhalefet... Abdulvahid b. Amir (Zeyd) anlatıyor: Süfyan-ı Sevri ile birlikte hasta olan Râbia'yı ziyaret etmiştim. Râbia'daki heybet sebebiyle dilimiz tutulmuş ve hiçbir şey söylememiştik. Süfyan'a: 'Bir şey söyle!' diye rica edildi. Bunun üzerine dedi ki: -Ya Râbia! Dua et de Hakk Teâlâ bu ızdırabı hafifletsin. -Ey Süfyan! Bilmez misin ki ızdırap çekmemi Hakk Teâlâ irade etmiştir. -Evet biliyorum. -Bunu bildiğine göre O'ndan, O'nun irade ettiği şeyin aksini dilememi mi emrediyorsun bana? Sevgilinin iradesine muhafelet etmek reva mıdır?. Sonra Süfyan sordu: -Ya Râbia! Arzu ettiğin şey nedir? O cevap verdi: -Ey Süfyan! Sen bir ilim adamı olarak niçin bu şekilde konuşuyorsun? Hakk'ın izzetine andolsun ki on iki yıldır canım taze hurma yemeyi arzu etmektedir. Henüz yemiş değilim ve Basra'da hadsiz ve hesapsız miktarda hurma bulunduğunu da bilirsin. Çünkü ben bir kulum, kulun arzu ile işi ne? Eğer ben irade edecek ama Allah irade etmeyecek olursa, küfür olmaz mı? -Senin hakkında konuşmak benim için mümkün değil, bari sen benim hakkımda konuş, ey Râbia! -Şayet dünyayı seven bir kişi olmasan ne iyi bir adam olurdun! -Ne yapmışım da dünyayı sevmişim? -Hadis rivayet ediyorsun. Demek isterim ki bu da (dünya sevgisinden hasıl olan maddi bir itibar ve fanî) bir mevkidir. Süfyan diyor ki: "Bu söz rikkatime dokundu ve, 'Ya Rabb! Benden râzı ol.' dedim. Bunun üzerine Râbia dedi ki: -Kendisinden râzı olmadığın bir Zat'ın senden râzı olmasını dilerken hiç utanmaz mısın?
Bir adam hazrete gelip: "ben, hanımım benimle konuşuncaya kadar onunla konuşmayacağıma yemin ettim. sonra o da ben önce konuşmadıkça benimle konuşmayacağına yemin etti. ne yapalım?" diye sordu. Hazret, "beis yok, onunla konuşabilirsin. yemininizi bozmuş olmazsınız" dedi. Süfyân-ı sevri hazret bunu duyunca, "bu hükme nasıl vardınız?" diye sordu. ebu hanife şöyle cevapladı: "madem ki kocanın yemininden sonra karısı -yemin cümlesiyle de olsa- kocasıyla konuşmuştur, böylelikle kocanın yemini yerini bulmuş olur. bundan sonra kocası konuşunca hanımının da yemini yerini bulacağından bir şey lazım gelmez."
Sayfa 194Kitabı okudu
-Nasıl dua edeyim? -Günahları terk etmekten daha güzel dua mı var! (Süfyan-ı Sevri)
Abdulvahid b. Amir (Zeyd) anlatıyor: Süfyan-ı Sevri ile birlikte hasta olan Râbia'yı ziyaret etmiştim. Râbia'daki heybet sebebiyle dilimiz tutulmuş ve hiçbir şey söylememiştik. Süfyan'a: 'Bir şey söyle!' diye rica edildi. Bunun üzerine dedi ki: -Ya Râbia! Dua et de Hakk Teâlâ bu ızdırabı hafifletsin. -Ey Süfyan! Bilmez misin ki ızdırap çekmemi Hakk Teâlâ irade etmiştir. -Evet biliyorum. -Bunu bildiğine göre O'ndan, O'nun irade ettiği şeyin aksini dilememi mi emrediyorsun bana? Sevgilinin iradesine muhafelet etmek reva mıdır?. Sonra Süfyan sordu: -Ya Râbia! Arzu ettiğin şey nedir? O cevap verdi: -Ey Süfyan! Sen bir ilim adamı olarak niçin bu şekilde konuşuyorsun? Hakk'ın izzetine andolsun ki on iki yıldır canım taze hurma yemeyi arzu etmektedir. Henüz yemiş değilim ve Basra'da hadsiz ve hesapsız miktarda hurma bulunduğunu da bilirsin. Çünkü ben bir kulum, kulun arzu ile işi ne? Eğer ben irade edecek ama Allah irade etmeyecek olursa, küfür olmaz mı? -Senin hakkında konuşmak benim için mümkün değil, bari sen benim hakkımda konuş, ey Râbia! -Şayet dünyayı seven bir kişi olmasan ne iyi bir adam olurdun! -Ne yapmışım da dünyayı sevmişim? -Hadis rivayet ediyorsun. Demek isterim ki bu da (dünya sevgisinden hasıl olan maddi bir itibar ve fanî) bir mevkidir. Süfyan diyor ki: "Bu söz rikkatime dokundu ve, 'Ya Rabb! Benden râzı ol.' dedim. Bunun üzerine Râbia dedi ki: -Kendisinden râzı olmadığın bir Zat'ın senden râzı olmasını dilerken hiç utanmaz mısın?
Reklam
''Eski insanlar birer ilaçtı. Günümüz insanları ise devasız birer dert!'' Süfyân-ı Sevrî
"Sufyân es-Sevrî diyor: Allah, hiçkimseye -büyük birisi olsa dahi- ayrıcalık tanımaz.Âdem'i bir zelle ile Cennet'ten çıkardı.Sense utanmadan, aldırmadan büyük günahlar işliyor ve O'nun seni Cennet'e koymasını umuyorsun. Neyine güveniyorsun?" [el-Muntekâ min 'İsmeti'l-Enbiyâ]
Resim