Halid Meşale yapılan suikast girişiminden sonra kendisine soruluyor: Bu suikast girişimi sizde korkuya ve çekingenliğe yol açar mı? - Doğal olarak böyle bir suikastın olabileceğini düşünüyordum. Bu, ALLAH yolunda çalışma yapmanın vergisidir. Fakat bu bende en ufak bir çekingenliğe yol açmayacaktır. Biz ölümden korkmayan bir topluluğuz. Ölümü isteyene hayat bahş edilir.
7 Mart 1927'de, Türkiye'de İstiklal Mahkemeleri'nin kaldırıldığını öğrendiğinde çok mutlu oldu Suat. Geriye doğru gitti ve Almanya'ya gelmeden önce izlediği mir Suikastı Davası'nı ve bu suikast girişimi nedeniyle başlatılan cadı avını dehşet içinde hatırladı. Ardından, Takrir-i Sükûn Kanunu geldi aklına. Ülkenin en önemli beyinleri, çıkartılan bir kanunla konuşamaz hale getirilmişlerdi. "Demek..." diye düşündü Suat. "Nihayet, İstiklal Mahkemeleri kaldırılıyor." Bu iyi haberdi! Kim bilir, belki de Türkiye, Mussolini'nin İtalya'sı gibi diktatörlükle yönetilen bir ülke olma yoluna girmeyecek, demokrasinin uygulandığı ülkeler arasında yer alacaktı... Öte yandan, acaba dünyanın gidişatı izin verecek miydi buna?
Sayfa 144 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
II. Abdülhamid’e Suikast Girişimi Önlenemedi
Bir yığın ihbara rağmen bu suikast, yine de önlenememiştir. Suikast, Singer Fabrikası memurlarından Belçikalı anarşist Edward Jorris, Kafkasya Ermenilerinden Taşnak Cemiyeti üyesi Simoil Kayın, Rusya Ermenilerinden Konstantin Kabulyan ve Simoil Kayın'ın kızı Robina Kayın'ın oluşturduğu “suikast ekibi tarafından planlanmıştı. Suikast 21 Temmuz 1905 günü, II. Abdülhamid'in Cuma namazını kıldığı Yıldız Camii önünde, padişahın tam camiden çıkışı sırasında 100 kiloluk patlayıcı yüklü arabanın infilak ettirilmesi suretiyle gerçekleştirilmiş, 23 kişinin ölümüyle sonuçlanan suikasttan Sultan Abdülhamid yara almadan kurtulmuştu.”
Sayfa 89 - Ötüken Neşriyat, 2. Basım, Mart 2016, İstanbulKitabı okudu
14 Haziran' da, Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya İzmir'de bir suikast planı ortaya çıkarıldı. Gazi, Anadolu Ajansı'na suikast girişimi üzerine 18 Haziran'da şunları söyledi: "Benim naciz vücudum bir gün elbet toprak olacakar, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar [sonsunza değin ölümsüz] kalacaktır.")
Rauf Bey'in tedavi olmak ve çeşitli ziyaretler için yurtdışına çıktığı bir dönemde Mustafa Kemal'e yönelik suikast girişimi ortaya çıkarıldı. Görülen davada o da gıyaben yargılandı; 10 yıl kalebent­liğine, medeni haklardan mahrum edilmesine ve mallarının haczine karar verildi.
Ayrıca Mustafa Kemal'in, 1923-1925 dönemindeki hadiselere hayli geniş yer vermiş olmasına rağmen suçsuz olmalarına rağmen 17 kişinin idam edildiği İzmir suikastından hiç bahsetmemesi düşündürücüdür. Suikast ve davalara Nutuk'un sonunda çok kısa bir pasajda ancak yer verilmektedir.⁶⁹⁵ Nutuk büyük temizlik harekâtından (İzmir suikastı
Sayfa 279 - Genç BirikimKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal'e suikast girişiminin esas olarak Ziya Hurşid, eski Ankara Valisi Abdülkadir ve İzmit Milletvekili Ahmet Şükrü'nün planı olduğu yolunda. Ankara, suikastçılar arasına sızdırdığı Giritli Şevki, Sarı Efe Edip, Naciye Nimet gibi adamları aracılığıyla her şeyden haberdar olduğu halde girişimi kasten engellememişti. Daha ileri gidip, böyle bir suikast girişiminin aslında olmadığı, bu işin Milli Mücadele Paşalarının ve İttihatçıların Mustafa Kemal'e biat etmeye yanaşmayan kesimlerini tasfiye etmek için özel olarak örgütlendiğini iddia edenler de var. Bu görüşe yakın durduğu anlaşılan Kemal Tahir, Kurt Kanunu adlı romanında Ziya Hurşid'in İstiklal Mahkemesi Başkanı Kel Ali'den Kılıç Ali vasıtasıyla 3 bin lira aldığını söyler ve devam eder: "Midem bulandı benim, bu üç bin liradan... Ne demek üç bin lira... Ziya Hurşid gibilerinden yüz serserinin kan pahası... Neden çıkarır verirler? Delirdiler mi? Bu herif bir yıldır 'suikast' diye bağırarak geziyor. Bursa'daki Sağır Sultan duydu. Ankara'daki Sağır Paşa duymaz mı?"
Sayfa 197 - Genç BirikimKitabı okudu
İhvân’a iftira
Abdunnâsır, Mısır yönetimindeki yerini sağlamlaştırdığında, ihvân'daki muhalefet potansiyelini keşfetmekte gecikmedi. 1954 Temmuz'unda, Abdunnâsır'a Iskenderiye kentinde düzenlenen başarısız bir suikast girişimi bahane edilerek, İhvân yasaklandı, terör örgütü ilan edildi ve basın-yayın yoluyla büyük bir karalama kampanyasının hedefi haline getirildi.
Sayfa 11 - KetebeKitabı okudu
"İspanya Kralı II.Felipe'nin, Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasından bin yıl sonra, 1584'te Hollandalı Oranj Prensi I.William'a suikast düzenlemesini teşvik etmesine kadar Batı'daki hiçbir suikast girişimi başarılı olamamıştı."
Sayfa 97 - Kronik KitapKitabı okudu
Yalnızlık Allah'a mahsus derler ,lakin devir ve yaşananlar Sultanımın yalnızlığını her geçen gün daha da artırıyordu.Onca suikast girişimi ,onca satılık insan vardı ki çevresinde ,sarayın içine çekilerek dış dünyayla doğrudan munasebetini mümkün olduğunca aza indirmişti.Ne kadar da zor bir hayattı onunkisi.
Sayfa 69 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tzvetan Todorov il­ginç bir yazısında üç tür dedektif romanı ayırır. Birincisi whodunit (kim yaptı) adını alan ve bir cinayetin çözümü­nü anlatan türdür. Bundan ötürü iki öykü yer alır bu tür­de; cinayetin öyküsü ve çözümün (soruşturmanın) öykü­sü. İkinci öyküde eylem azdır genellikle, çünkü bu öykü, mantığını kullanan dedektifin ipuçlarını
İzmir’den önce Ankara’da suikast girişimi
Suikast girişiminin gerçek faili Ziya Hurşid, Gürcü Yusuf ve Laz İsmail isimli iki tetikçiyi yanına alarak Ankara'ya gelmiştir. Tetikçileri Karadeniz oteline yerleştir­miş kendisi Terakkiperver Fırka klubüne inmiştir. Ağabeyi Faik Bey (Günday) Ordu mebusu idi. Terakkiperver Fırka üyesi muhalifler toplu halde fırkanın klüp olarak kullandığı binada kalıyorlardı. İzmit mebusu Şükrü Bey'in İstanbul'daki evinde hazırlanan plana göre, M. Kemal ya Çankaya yolunda pusu kurularak veya Mecliste öldürülecekti. On gün kadar Ankara'da kalan tetikçiler İzmit Mebusu Şükrü ve Eskişehir mebusu Arif Bey'in (Ayıcı) evinde planı görüştüler. Çankaya yolu ve Mecliste keşifler yapıp pusu yeri aradılar. İçkili bir akşam sofrasında Şükrü Bey, yakında gerçekleşecek suikasti Erzincan mebusu Sabit Bey'e ağzından kaçırdı. Sabit Bey durumu Rauf Bey'e bildirdi. Telaşa kapılan Rauf Bey, sabah erkenden Faik Bey'i uyandırarak Ziya Hurşid'i bulup suikasti önlemesini istedi. Beraber sokağa çıktılar. Faik Bey kardeşini, Arif ve Şükrü Beyleri bulup hükümete ihbar edeceği tehdidiyle vazgeçirdi. Tetikçiler de Ankara'dan ayrıldılar.
Suikast girişimi
Kendisini ziyaret eden İzmirlilere karşı da sözleri açıktır: “Ben ölürsem milletimizin, beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim. Bununla müsterihim. Hasımlarımızın mezbuhâne hareketleri, bizim İnkılap ateşimizi söndüremez... ”
Sayfa 258Kitabı okudu
Suikast girişimi 18 Haziran günü Reisicumhur tarafından Anadolu Ajansı’na açıklandı. “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü de bu açıklamanın içinde yer aldı.
Sayfa 506 - III - CUMHURİYET ve SONRASI - 59. BÖLÜM - İzmir Suikast Girişimi - “Benim naçiz vücudum...” - Yapı Kredi Yayınları - 1. Baskı: İstanbul, Eylül 2018Kitabı okudu
Ocak 1960'ın başında Genelkurmay İstihbarat Birimi Başkanı Tümgeneral Haim Herzog, o dönem askeri istihbarata bağlı Birim 188'in başkanı aynı zamanda Arap ülkelerine gönde­rilen "savaşçıları" teşkilata kazandıran Albay Yosef (Yoske) Yariv ile görüştü. Toplantının konusu, Şubat 1958'de Mısır ile birleşe­rek Birleşik Arap
134 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.