Resulullah'ın(sav) hayatına bakıp kimsenin ondan daha fazla musibete maruz kalmadığını anlamak önemlidir. Efendimizin (sav) Hz. Fâtima(ra) haricindeki bütün çocukları, kendisi hayattayken vefat etmişti. Böyle bir şeyi hayatında kaç kişi tecrübe etmiştir? O(sav), altı çocuğundan beşinin can vermesine şahit oldu. Babası daha kendisi dünyaya gelmeden, annesi ise o daha küçük bir çocukken vefat etmişti. Daha sonra, ona sahip çıkan dedesinin vefatına şahit oldu. Hakk'a daveti karşısında, kendi milleti ona gaddarca sırtını döndü. Bir zamanlar ona saygı gösterenler artık kendisine ifrita atıyor; ona mecnun, yalancı veya sihirbaz diyorlardı. Onu sinsice izleyip vücudu kan içinde kalana kadar taşlıyorlardı. Onu boykot ediyor ve ona çok ağır hakaretler ediyorlardı. En yakın arkadaşlarını ve Hz. Hamza(ra) gibi yakın akrabalarını kaybetmişti. Yirmi beş yıllık mutlu bir evliliğin ardından, sevgili zevcesi Hz Hatice'yi(ra) en zor zamanlarında kaybetti. Aynı dönemde kendisini koruyan amcası Ebu Tâlib de vefat etti. Resulullah’ın (sav) canina kastedilen on üç suikast girişimi vardı. Kaç kişi ömrü boyunca bu kadar zorlukla karşılaşmıştır? Buna rağmen onun, Allah’a yalvarmak haricinde halinden şikâyetçi olduğunu ifade eden bir tek hadis bile yoktur.
Sayfa 105 - Erkam Yayınları
Sabra ve Şatila katliamı, Ramazan ayında secde ve rükû halindeki oruçlu Müslümanları kurşuna dizdikleri el-Halil katliamı, Lübnan'da işledikleri Kana Katliamı, Kudüs'teki Tünel Katliamı, Mısırlı esirlere yönelik toplu katliamı ve aynı şekilde Mısır topraklarında işlediği Bahru'l-Bakar öğrenci katliamı bu vahşi anlayışı gözler önüne sermektedir. (...) İzak Rabin'in emriyle Fethi Şikâkî ve Yahya Ayyâş'ın şehit edilmesi; Netenyahu döneminde Mossad'ın, Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal'e yönelik suikast girişimi, mantığın gücünün değil, güç mantığının bir ürünüdür. (...) Nazi zulmüne ve çeşitli baskılara uğramış bir halkın, kalkıp başka bir halka zulmetmesi, topraklarına, egemenliğine ve kutsal değerlerine saldırması garip değil midir? Tek suçları vatanlarına sahip çıkmak ve topraklarını müdafaa etmek olan bir halkı yok etmeye çalışması reva mıdır?
Sayfa 88 - Nida YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Sivas Kongresinde Atatürk’e suikast girişimi:
Atatürk Nutuk’ta: “…..Bu İngilizlerin amacı, para İle memleketimizde propaganda yapmak ve Kürtlere Kürdistan kurma sözü vererek aleyhimize ve bize karşı suikast düzenlemeye yöneltmek olduğu anlaşılmış, karşı önlemler alınmıştır.”
Sayfa 214
José Carrasco, Análisis dergisinde çalışan bir gazeteciydi. 1986 yılının baharında bir sabah erkenden onu evinden zorla alıp götürdüler. Birkaç saat önce General Augusto Pinochet'ye karşı bir suikast girişimi olmuştu. Birkaç gün öncesinde de diktatör, "Gözümüz belirli bazı kişilerin üzerindedir," demişti. Santiago'nun eteklerindeki bir duvarın dibinde gazetecinin kafasına on dört kurşun sıktılar.
İsrail'in yakın tarihini, özelde Filistin halkıyla genelde Araplarla olan tarihini, okuyan herkes şiddet ve düşmanlığın aşamalarına da tanık olacaktır. Filistin halkını yurtlarından çıkarıp dünyanın çeşitli yerlerine göç etmeye zorlayan ve bunun için katliamlar yapan İsrail hükümetinin, bütün Filistin topraklarını devletlerine katmak için sürdürdüğü düşmanca eylemler bu anlayışın bir parçasıdır. İsrail, Filistin'deki mevcut yerleşim birimlerine ek olarak Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'de de yeni yerleşim birimleri açmıştır. Sabra ve Şatila katliamı, Ramazan ayında secde ve rüku halindeki oruçlu Müslümanları kurşuna dizdikleri el-Halil katliam:, Lübnan'da işledikleri Kana Katliamı, Kudüs'teki Tünel Katliamı, Mısırlı esirlere yönelik toplu katliamı ve aynı şekilde Mısır topraklarında işlediği Bahru'l-Bakar öğrenci katliamı bu vahşi anlayışı gözler önüne sermektedir. İsrail'in her gün sürdürdüğü tutuklama ve işkenceler, halka uyguladığı toplu yaptırımlar, mücahitlerin ailelerini cezalandırıp yuvalarını başlarına yıkması ve başbakanlarının emriyle direnişin önde gelen isimlerini tasfiye etmesi hiç şüphesiz şiddet ve düşmanlığının bir parçasıdır. İzak Rabin'in emriyle Fethi Şikaki ve Yah­ya Ayyaş'ın şehit edilmesi; Netenyahu döneminde Mossad'ın, Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal'e yönelik suikast girişimi, mantığın gücünün değil, güç mantığının bir ürünüdür. Çünkü, İsrail'in anladığı tek mantık şiddet ve terör mantığıdır.
Sayfa 110Kitabı okudu
Latife Hanımın Mustafa Kemal Atatürk'e Suikast Girişimi öncesi sözleri
"Törenlerde senin yanında olacağım da ölüm tehlikesi karşısında ayrı olmaya razı mı olacağım sanıyorsun! Mutluluksa beraber. Ölümse yine beraber. Hatta atılacak kurşuna ben gögsümü gererek sana canımı siper ederim."
Sayfa 243Kitabı okudu
Reklam
26 Haziran 1980’de Şam'da Hâfız Esed'e el bombasıyla düzenlenen suikast girişimi, rejimin muhaliflere karsı daha da sertleşmesine yol açtı. Ertesi gün, Esed'in kardeşi Rıfat komutasında Tedmur Hapishanesi'ne intikal eden bir askeri birlik, 1152 mahkûmu koğuşlarında makineli tüfeklerle tarayarak öldürdü. Diğer hapishanelerdeki tutuklular da hızlıca infaz edilmeye başladı. 1980-81'de Şam ve diğer kentlerde düzenlenen birkaç bombalı saldırının ardından, rejimin muhaliflere asıl ve kesin cevabı Hama kentini kuşatmak suretiyle geldi. 2 Şubat 1982'de başlayan ve yaklaşık bir ay süren bombardımanda, Hama havadan ve karadan abluka altına alındı. Taş taş üstünde bırakılmayan saldırıların sonunda, en az 30 bin kişinin hayatını kaybettiği bilinmektedir. Hama Katliamı, Hâfız Esed'in ülkedeki İslâmcı muhalefeti tamamen sindirip yok etme projesinin son ve kesin adımını teş- kil etmekteydi. Arap Baharı sürecine kadar, yani yaklaşık 30 yıl boyunca, Suriye'de herhangi bir halk ayaklanması veya toplu kalkışmanın görülmemesinin nedeni, Hama'daki vahşetin hafızalarda bıraktığı derin etki ve korkuydu.
Sayfa 140
İsrail'in yakın tarihini, özelde Filistin halkıyla genelde Araplarla olan tarihini, okuyan herkes şiddet ve düşmanlığın aşamalarına da tanık olacaktır. Filistin halkının yurtlarından çıkarıp dünyanın çeşitli yerlerine göç etmeye zorlanan ve bunun için katliamlar yapan israil hükümetinin, bütün Filistin topraklarını devletlerine katmak için sürdürdüğü düşmanca eylemler bu anlayışın bir parçasıdır. İsrail, Filistin’dekievcut yerleşim birimlerine ek olarak Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'de de yeni yerleşim birimleri açmıştır. Sabra ve Șatila katliamı, Ramazan ayında secde ve rüku halindeki oruçlu müslümanları kurşuna dizdikleri El-Halil katliamı, Lübnan’da işledikleri Kana Katliamı, Kudüs'teki Tünel katliamı, Mısır’lı esirlere yönelik toplu katliamı ve aynı şekilde mısır topraklarında işlediği Bahru'l-Bakar öğrenci katliamı bu vahşi anlayışı gözler önüne sermektedir. İsrail'in hergün sürdürdüğü tutuklama ve işkenceler, halka uyguladığı toplu yaptırımlar, mücahitlerin ailelerini cezalandırır yuvalarını başlarına yıkması ve başbakanlarının emriyle direnişin önde gelen isimlerini tasfiye etmesi hiç şüphesiz şiddet ve düşmanlığının bir parçasıdır. İzak Rabin'in emriyle Fethi Șikaki ve Yahya Ayyaș'ın şehit edilmesi; Netanyahu döneminde Mossad'ın, Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meșal'e yönelik suikast girişimi, mantığın gücünün değil, güç mantığının bir ürünüdür. Çünkü İsrail'in anladığı tek mantık şiddet ve terör mantığıdır.
Sayfa 105 - nida yayıncılıkKitabı okudu
Başarısız bir suikast girişimi gibi sevdim seni... Ne kalbinde olabildim ne kalbimde öldürebildim. Son Cengiz Aydın / Haddimden Bildiriyorum
142 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.