İnsan hiç kimse için kendi hislerinin sıhhatini bozmamalı, kendi güzergâhından sapmamalıdır. İnsanları gözünde büyütmeyi bırakmak, bazı kimselerin kalbinde ayırdığın yeri hak edip etmediğini kavramak, birini düşündüğün zamanların sana neler katıp senden neler eksilttiğini anlamak hayat yürüyüşünün kemâl safhalarından biridir. Ömür, kimse için vakti ziyan etmeye, duyguları heba etmeye değmez. İnsan suiniyet, kuruntu ve vehimlerle vakit kaybetmek yerine kendi zanlarını hüsnühâl üzere tutmalıdır.
*Suiniyet esas olarak kabul eden ve bir insanın dürüst, samimi ve namuslu olabileceğine ihtimal vermeyen bir kimseye karşı kendini müdafaa edebilmenin hazin imkansızlığı onun elini kolunu bağlamıştı.
*Kötü niyet
"Âli Paşa'nın ölümünden dört yıl önce bir Fransız ziyaretçisiyle yaptığı konuşmayı hatırlıyorum: 'Fransa da, İngiltere de seçkin temsilciler yolluyor buraya. Seçkin ama mütehakkim. Ellerindeki bütün kuvveti düşüncelerinin emrine veriyorlar. Ama Paris'in veya Londra'nın düşüncesi İstanbul'dakilerle uyuşamıyor. Elçileri aydınlatmaya çalışıyoruz, ama boşuna. Ne yapabiliriz? Zaman kazanmak zorundayız. Siz buna sözünde durmamak diyorsunuz, biz felaketten kaçmak. Kapitülasyonlar elimizi bağlamış, elçiler memlekete bizden daha fazla hâkim. Banka açmalıymışız, Fransız mektebi, Fransız lisesi kurmalıymışız. Ne işimize yarayacak bütün bu müesseseler? Yabancılara mülkiyet hakkı tanımalıymışız. İngiltere'den daha liberal olmamız isteniyor. Bunları kabul etmek, Türkiye'yi parçalamak demek. Tereddüt gösterince suiniyet sahibisiniz diyorlar. İntihar etmek istemiyoruz, o kadar. Türkiye değişmeli, âmenna... Ama bu değişiklik kendi eserimiz olmalı, ağır ağır gerçekleşmeli. Yürümeliyiz, kabul. Acele etmeliyiz, doğru. Ama süratin de bir hududu var. Kazanları patlatmamalıyız."
Dairelerdeki fena memurlardan daima şikayet ediyoruz. Acaba iş başına geldikleri vakit onların hepsi mi suiniyet sahibi, tembel, atlatıcı, müfsit insanlar mıydı?
ekseriya: genellikle
sarahat: belginlik
mübahase: bir konu hakkında iki veya daha çok kişinin karşılıklı konuşması
istidat: yetenek
terakki: ilerleme, yükselme, gelişme
müptedi: başlayıcı
inzibat: sıkı düzen/ gözaltında tutma
vuzuhsuz: belirsiz
suiniyet: kötü niyet
muhtelit: karma
müsterih: bütün kaygılardan kurtulup gönlü rahata kavuşan, içi rahat olan
muvakkat: geçici
iktifa etmek: yetinmek
Suiniyeti esas olarak kabul eden ve bir insanın dürüst, samimi ve namuslu olabileceğine ihtimal vermeyen bir kimseye karşı kendini müdafaa edebilmenin hazin imkansızlığı, onun elini kolunu bağlamıştı.
Suiniyet: kötü niyet
...Dairedeki fena memurlardan daima şikayet ediyoruz. Acaba iş başına geldikleri vakit onların hepsi mi suiniyet sahibi (kötü niyetli), tembel, atlatıcı, müfsit (ara bozan) insanlardı?..