Çekilip sonra kabuğuma küskünlüğün Kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum Kırık dökük izleriyle hayatın. Usul sesli içe değen incecik Bir şarkı büyütüyorum, ömrüme benzeyen… Sabah kadar uçuk, akşam kadar acı Rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı Acemi bir şarkı… Umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum..." Şükrü ERBAŞ
Ben ona dedim ki, bütün kuşlar tünedi. Göğsümdeki tek kanatsın. (Şükrü Erbaş)
Reklam
Bu yaşananlar efsane değil gerçektir ve Çanakkale gerçeğini efsaneler de kıskanmıştır.
Onu, bir Türk yüzbaşının çadırına götürürler. Yüzbaşı, Teğmen İden'in(Esir İngiliz Subayı) elini sıkar, oturması için bir sandalye gösterir. İşaretle anlaşırlar. Bir er üç dilim ekmekle bir tas çorba getirir. Yüzbaşı işaretle Teğmene çorbayı içmesini söyler. Teğmen bunu esir çorbası zanneder ve içer. Ancak Yüzbaşının cebinden çıkardığı kuru peksimeti yediğini gören İden, onun kendisine kendi çorbasını verdiğini anlayacaktır.
Sayfa 159
Bunalıyoruz çocuk, bunalıyoruz Biçim veremediğimiz şeylerin Biçimini alıyoruz. 1982
,,, Gücüm yetse inan, becerebilsem Tenimi bile soyunurum yüreğimden.
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.