Deneyimlediği acı tecrübelerden ötürü kadınlara dilediği gibi seslenebileceğini düşünüyordu. Ama yine de "aşağı sınıf" olmadan iki gün dahi geçiremiyordu.
Bir Fransız bir hakarete, gözünü bile kırpmadan katlanabilir fakat burnuna atılan ufak bir fiskeye katlanamaz. Çünkü bu hareket genel gördü ve terbiye kurallarına uymaz.
Babalar arasında Yarbay en heybetli görüneniydi. Babası çift koşumlu arabasıyla aşağıya gelip, hafifçe şıkırdayan mahmuzlarıyla arabadan çevik bir şekilde atladığında, Clarissa diğer kızların kendisine imrenerek baktığını hissederdi. Diğerleri farkında olmadan ona yol verir, kenara çekilir ve bir tür geçit töreni oluştururken, cadde ve kışlada sıraya girmiş insanların arasından geçmeyi bir saygı işareti olarak görmeye alışmış babası da omuzları dimdik, son derece kendinden emin bir şekilde aralarından geçerdi. Şık siyah bir palto ya da çiftçilerin özel günlerde giydikleri temiz kıyafetleriyle kıyaslandığında babasının bedenine tam oturan masmavi üniforması bulutlu bir günde yazdan kalma gökyüzü gibi parlar ve bu parıltı heybetli yürüyüşüyle bile gölgelenemezdi.