Ziya-yı şemse kapanmış bütün deriçeleri
Bir öyle hücreye benzer ki ömrümün kederi.
Gubar-ı ye's ü fena sinmiş orda elvana
Emel, heves bırakılmış sükut u nisyana.
Bütün hadayık-ı histen o toplanan ezhar
Uyur mekaabir-i minada bi-ümid-i bahar.
Bu penbe gül, bu gül ağır ağır erimiş
Üzerlerinde değiştikçe her mükedder kış.
Ocak harab ü tehi, lamba kimsesiz, a'ma
Bu samt-ı haste eder hüzn ü uzleti ima.
Soluk cidara asılmış, durur garik-i melal
O çehreler ki uyur gözlerinde eski hayal...
O eski hücreye benzer ki ömrümün kederi
Çekilmiş ufk-ı teselliye karşı perdeleri...
Hayal kırıklığı anlamında kullandığımız, sıklıkla "sükût-u hayal" olarak yanlış kullanılan tamlamanın doğrusu, sukut-u hayal'dir. Eş anlamlısı inkisar-ı hayal gibi.
Çünkü sükût, sessizlik anlamında, sukut ise kırılmak, parçalanmak anlamında.
Tino Rossi, Les pecherus de perles
youtube.com/watch?v=3OP9yKv...
Döşemeleri sökülmüş, çürümüş, dökülmüş bu eski malikanenin her bir yeri vampirlerle dolu. Baş vampirin yanında Bolşevik İhtilali’nin ardından sürülmüş bir Beyaz Rus uşak, bir rahibe ve beş evlat var, General Augusto Pinochet’nin beş veledi. Bu beş evlat, burada, bu
O Belde / Ahmet Haşim
Denizlerden
Esen bu ince hava saçlarınla eğlensin.
Bilsen
Melal-i hasret ü gurbetle ufk-ı şama bakan
Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِنَّ اللّٰهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ
Nefis ve malını Cenab-ı Hakk'a satmak ve ona abd olmak ve asker olmak; ne kadar kârlı bir ticaret, ne kadar şerefli bir rütbe olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciği dinle:
Bir zaman bir
Say ki onca yol yürümüşsün, vardığın yer yerle bir. Olsun. Sen yürürken güzeldi her şey. Varacağın yer hep bir sükut-u hayal olacak çünkü. Evrenin sarsılmaz gerçeğidir bu: Kendini tamamlayan dağılır, yıkılır.
Her bir öyküden ayrı ayrı keyif alarak okudum.
İlk öyküden çokça etkilendim. Canım babamla buluştum sanki, ben dizinin dibine oturdum , o anlattı eskilerin masallarını. Ve ben yüreğimi bıraktım bu öyküde...
Sonra ~ Habil ile Kabil~ e eşlik ettim . Ölen ile öldüren, iyi ile kötü arasında sınandım...
Yolum ~Kiracı~nın kalbinde kaldı. Düş ile gerçek arasında kaldım bende...
Yüreğim , genç delikanlınım yüreğine eşlik etti ~Şehrin en yüksek yeri ~ne çıktı ve haykırdı. O haykırışları duyan tek kişiydim...
~Kulübe~ ile yüreğim sükut'u seçti ,martı olmayı seçtim bende...
~ Hayal Kırıklıkları~na zaman ayırdım yüreğimle...
Ve nihayet geldim kitaba ismini veren ama her öyküde rastladığım ~ Yorgunum Mitral ~ öyküsüne. Beyin yorgun, kalp atmakta ısrarcı, kalbide yanında götürmek istedi,ama kalp yaşamayı seçti. Beyin yorgundu artık, kolay değildi tabi bütün komuta ondaydı ve artık yorgunum mitral diyip ayrılma vakti gelmişti...
Diğer öykülerde okuyucusuna kalsın. On yedi öykü yer alıyor kitabımızda. Kalemine aşina olduğum ve bir okadar da hayran olduğum saygı değer yazarımızın kalemine sığınmış bu kısa ama özünde çok uzun ve derin öykülerle muhakak tanışmanızı isterim ...